Ali Saydam

Bugün seçim olsa…

Araştırma ve danışmanlık şirketi GENAR, 9-12 Nisan tarihlerinde Türkiye geneline yönelik ‘seçim anketi’ yapmış. Soru malum; “Bugün seçim olsa kime oy verirdiniz?..” Sonuçlar şöyle: Yüzde 35,8 AK Parti, yüzde 35,6 CHP, yüzde 9,0 DEM Parti, yüzde 8,8 MHP, yüzde 2,5 Zafer Partisi, yüzde 2,4 Yeniden Refah, yüzde 2,3 İYİ Parti, yüzde 1,2 Anahtar Parti, yüzde 1,0 TİP, yüzde 1,4 Diğer…BETİMAR da aynı sorunun cevabını arayan başka bir anket yapmış; onlarda ise sonuçlar şöyle çıkmış: CHP: Yüzde 32,5, AK Parti: Yüzde 30,6, MHP: Yüzde 10,1, DEM Parti: Yüzde 9,4, Zafer Partisi: Yüzde 4,3, İYİ Parti: Yüzde 3,6, Yeniden Refah: Yüzde 3, TİP: Yüzde 2, Memleket Partisi: Yüzde 1,1, BBP: Yüzde 1,1, Anahtar Parti: Yüzde 1,1, Diğer: Yüzde 1,3…İstatistik, aslında bilimsel bir olaydır ve eninde sonunda gelir, matematiğe dayanır… O nedenle, iki anket arasında fark olmaması gerekir…Oysa hükûmete yakın ve hükûmete muhalif olduğu düşünülen şirketlerin yaptığı anketler arasında mutlaka bir fark olur… Neden?Fark, kararsızların dağıtılma biçiminden kaynaklanıyor… Burada tek bir yöntem yok… Ya önceki seçimde partilerin kararsızlardan aldığı paylar baz alınıyor ya da son yapılan ankette partilerin aldıkları oylarla doğru orantılı bir paylaşım kararsızlar için yapılıp sonuca ekleniyor… Bir de üçüncü şık var ki; onu düşünmek bile istemiyoruz: Seçmeni maniple etmek için ‘kafaya göre’ dağılım yapılması…Her iki araştırma şirketinin çalışmasından anlaşılması gerek ortak sonuç ise şu: Önceleri, kendi ifadeleriyle, yüzde 60’ları bulan CHP oylarının giderek eridiği… Ancak, AK Parti oylarında da aynı oranda bir yükseliş olmadığı…Siyasi iletişime stratejik boyutta bakanlar, ikna süreçlerinin yönetilmesinde bir değişimi tetiklemeleri gerektiğini inşallah fark ediyorlardır… Aksi hâlde, çok dramatik sonuçların ortaya çıkacağı, birkaç binlik, kıl payı farklarla seçim kaybedilebileceği göz önünde bulundurulmalı…“Normal doğum” kampanyasında 3 yanlışHaftada en az bir kez dile getiriyoruz: İletişim, sonuç odaklı bir iştir… Bunun gerçekliğini ve sonucun hiç de istenmediği bir şekilde tecelli ettiğini geçen hafta tekrar yaşadık…Bir hatalar zinciri sonucu kadınları ve de özellikle hekimleri ikna etmesi gereken bir mesaj, tam tersine çalıştı…Sivasspor-Fenerbahçe maçı öncesinde ev sahibi takım, sahaya “Doğal olan normal doğum” yazılı pankartla çıktı… Ortalık karıştı…Benzer bir durum ekim ayında Sağlık Bakanlığı tarafından aynı mesajla yayınlanan kamu spotundan sonra da yaşanmıştı… İtirazlar, videonun sezaryen doğum yapan anne ve anne adaylarını “yetersiz” hissettirdiği hususunda yoğunlaşıyordu…Hepsinden önce “normal” ifadesi bilimsel olmadığı, tıbbi terminolojide yer almadığı gibi ‘anormal’i de çağrıştırdığı için ayrıştırıcı, hatta yaftalayıcı bir algılamaya sebep oluyor… Yani daha en başından; mesaj yanlış kurgulanmış…Konunun neden gündeme geldiği ise belli: Sezaryen konusunda ülkemizdeki durum olağandışı boyutlara ulaşmış.
Ali Saydam

Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…

Dün 24 Nisan’dı… Dünyadaki Ermeni diasporası, sözde Ermeni Soykırımı’nı anma günü olarak sahiplenilmesi için uğraşır durur… Peşine de özellikle Batı’daki pek çok ülkenin resmî ve sivil örgütlerini takar… Etkileri giderek azalsa da, insanları kamu diplomasisi yöntemleriyle endokrine etmek üzere büyük çaba harcarlar…Olay aslında, 1915 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’yı sırtından vurmaya çalışan Ermeni silahlı gruplarını engellemek üzere bazı yerleşim bölgelerinin boşaltılması ve oralarda yaşayan Ermeni nüfusun göçe zorlanması (tehcir) harekâtıdır… Ermeni diasporasının dünya çapında yürüttüğü kara propagandanın amacı, göç sırasında yaşanan bazı olumsuz olayları tertipli bir soykırım girişimiymiş gibi sunmak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sorumlu tutarak akıl almaz tazminatlar ödenmesini sağlamaktır…İşin garip yanı ise -Türk futbolunun ünlü ismi Mustafa Denizli’nin tarihe geçmiş ifadesiyle- “İçimizdeki İrlandalılar”ın Ermeni diasporasını desteklemeleri, tezlerini onaylamaları ve sahiplenmeleridir…“1 Milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürdük” diyerek, aldığı Nobel Ödülü’nden çok daha büyük bir mürekkep payıyla tüm dünyada kendisinden söz ettiren roman yazarı Orhan Pamuk ile uzun yıllar Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yürüttükten sonra köşe yazarlığını sürdüren “1915: Ermeni Soykırımı” adlı kitabın yazarı, 24 Nisan 2020’de “Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını paylaşıyorum” diye tweet atan usta gazeteci Hasan Cemal sadece iki örnek…Dün hem sosyal hem de dijital medyaya düşen bir haberi okuyunca bizim soykırım savunucuları geliverdi aklıma.
41 record, 1 listed on page..