Suistimal, hırsızlık, irtikap, rüşvet… Bu kavramların hepsi ve daha nice olumsuz tespit bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi CHP ile yan yana gelmekte… Ne kadar vahim.
İhbar edenler kim? CHP’lilerin kendisi. Yargı ne yapsın? Gerekeni yapıyor. CHP ne yapıyor? Daha doğrusu Özgür Özel ne yapıyor? Yapmaması gereken 10 kusurlu hareketin 10’nu yapıyor. Cumartesi günü yaptığı açıklamalarla, daha doğrusu tehditlerle bu kez tüy dikti.
Herhalde son Avrupa Birliği toplantısına katılıp biatini bildirdikten sonra onu iyi gaza getirmiş olmalılar. Türkiye’nin ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Batı’nın tabiriyle “Bölgeler üstü liderlik” sergileyerek, teslimiyet duygusundan tamamen uzak, eşit göz seviyesinde dünyayla kurduğu olumlu ilişkiler karşısında panikleyen Özel, AB’ye ülkenin anahtarını teslim etmeyi ve onların desteğini almayı hedeflemiş gibi.
Seçimlere daha üç yıl var… 15 Temmuz’a on gün kala yaptığı ve “Ama bana bu milleti sokağa davet ettirme. Televizyondan izlersiniz meydanları, Mısır’daki gibi” sözleri dile getirdiği konuşmasıyla adeta bir FETÖ operasyonunu çağrıştırıyor ve alenen halkı birbirine düşürüp, sokak çatışmalarını tetikleyebileceğini ima ediyordu. “2 Kasım’da seçim, 3 Kasım’da değişim!” diye ısrarın sebebi hükümetin enflasyonu iyice düşürmesine, CHP’li belediye başkanlarının hüküm giymelerinin gerçekleşmesine mahal vermemek olmalı.
Mısır’da ne olmuştu hatırlayalım. Wikipedia şöyle diyor: “2013 Mısır Askerî Darbesi, Genelkurmay Başkanı Abdülfettah es-Sisi komutasındaki Mısır Silahlı Kuvvetlerinin ülkede devam eden protestolar sırasında hükûmet ve eylemcilere verdiği 48 saatlik uzlaşma süresinin dolması üzerine 3 Temmuz 2013 tarihinde ülke yönetimine yaptığı askerî darbedir.“
Özel’in çatışma odaklı sokak davetinin nelere mâl olabileceğini Türkiye’de akil baliğ olan herkes bilir. CHP’nin yönettiği belediyeler vasıtasıyla kendisine yönelinen en aşağılayıcı suçlamaları bertaraf etmek için kendi yandaşlarıyla milletin sağ duyu sahibi, memleket sevdasıyla yüklü, millî bağımsızlık bölünmez bütünlükten yana evlatlarını çatıştırma fikriyatı CHP genel başkanı tarafından ilk defa bu kadar açık seçik ifade ediliyordu.
Halkın geniş kesimlerince hayranlık duyulan Cumhurbaşkanı’na “Allah’ın korkağı, birinci parti olsan perende atarak sandığa gidersin” gibi sözlerle saldırmanın doğuracağı sonuçları Özel’in kestiremeyecek olması düşünülebilir mi?
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in: “Cumhurbaşkanımızın siyasi zaferlerinin hepsi sandık yoluyla gerçekleşmiştir. Özgür Özel’in ait olduğu siyasi geleneğin ise çok partili hayatımızda sandığa dönük saldırganlığı marka olmuştur” şeklindeki sözlerine katılmamak mümkün mü?
CHP Genel Başkanı, THS Haber X hesabından yayınlanan videosunda şöyle demiş: “Arkadaşlarımız için üzgünüz. Mesele düşman hukukudur. Onlar artık esirdir. Atatürkçülerin iktidarına karşı yapılan darbede esir düştüler. CHP iktidarında esirlerimizi geri alacağız.”
Allah Türkiye’yi ikinci bir 15 Temmuz darbe girişiminden korusun.
İklim kanunu gelişecektir
Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu Teklifi”, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum demiş ki:
“2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedefinin en kritik eşiği olan kanunla; birçok yeni teknolojiyi geliştirme konusunda hiçbir ülkenin tesirinde kalmadan daha özgür bir araştırma geliştirme ortamı sağlayacağız. Hem ticarette, sanayide, üretimde en güçlü şekilde en güçlü noktaya koşacağız hem de memleketimizi her türlü çevre felaketinden ve iklim krizinin getirdiği olumsuz etkilerden koruyacağız.”
Yasayı yetersiz bulanlar da var. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, yasanın Paris Anlaşması’nın ruhuyla da çeliştiğine işaret ederek şöyle konuşmuş:
“Toplumun ve doğanın geleceğini ilgilendiren böylesine kritik bir yasanın hazırlık sürecinde, ne yazık ki katılımcı ve şeffaf bir süreç işletilmedi. İklim krizinin olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik bütüncül ve bilim temelli bir çözüm haritası yerine, ekonomik kaygıları önceleyen dar bir çerçeve sunuldu.”
Anlaşılan o ki, hükümet önemli ancak tüm tarafları tam olarak tatmin ettiği iddia edilemeyen bir adım atmış. İlk kez atılan bu adım zaman içinde geliştirilerek, mükemmelleştirilecektir. Sürdürülebilirlik ya da çevre dostu uygulamaların tüketici davranışları üzerindeki etkilerine hep biraz şüpheyle yaklaşmışızdır… Tabii ki iyi bir şeydir. Ancak bilindiği gibi “İyi, daha iyinin düşmanıdır.” Öyle ya; “Çevrenin korunmasını önemsiyor musunuz?” sorusuna “Hayır” cevabını verecek kaç babayiğit vardır?
İnovasyon ve İstikrar
Kadın ve Demokrasi Vakfı’nın (KADEM) yürütücüsü olduğu ve İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle hayata geçirilen İnovasyonda Kadın Programı Projesi, bu yıl dokuzuncu kez düzenleniyormuş. Bu tür projelerde bir numaralı kritik başarı faktörü istikrar ve süreklilik, aynı yere ateş edebilme kabiliyetidir. KADEM, bu projede kritik başarı faktörünü elde etmiş gibi gözüküyor.
Girişimcilik Kampı’na başvurular, 1 Eylül 2025 tarihine kadar www.kadem.org.tr web adresi üzerinden alınacakmış. Program; yatırım, büyüme ve iş birliği olanaklarıyla girişimcilerin yanında yer almakta ve teknoloji, sağlık, tarım, iklim, sürdürülebilirlik gibi farklı alanlarda yenilikçi iş fikirlerine sahip kadın girişimcileri desteklemeyi amaçlıyormuş.
Katılımcılarına iş dünyasına güçlü bir adım atma fırsatı sunduğu iddia edilen projenin bir de ödül programı bulunuyor. Kampın sonunda ön kuluçka ve kuluçka kategorilerinde değerlendirilecek finalistler arasından her kategoride ilk üçe giren girişimcilere para ödüllerinin dağıtılacağı bildiriliyor.