Suriye’de ne oluyor; bir bir anlattım…

Ne zaman fırsatını bulsam, kaçamak yaparım… Dün de yolum oralara düştü, Kuzguncuk’ta Kadir Usta’nın Klas Köfteci’sine uğradım. Nefis köfteleri afiyetle yerken Kadir Usta dönüp sormaz mı; “Ali Abi, ne oluyor bu Suriye’de?! Bize buradan ekmek ya da sorun çıkar mı?”

Şu anda televizyondaki yorumcuların yaptığı gibi “Bakmak lazım… Görmek lazım… Gelişmeleri birlikte izleyeceğiz” türünden dinleyip dinleyip hiçbir sonuç çıkaramadığımız açıklamalarla olayı geçiştirmeye hiç çalışmadan ‘kitabın ortasından’ başladım konuşmaya:

“Vallahi bilmiyorum Kadir Usta… ‘Muhalifler’ denen, başını HTŞ’nin çektiği grubun kaç bileşeni olduğunu, bunları kimin desteklediğini -ki bazılarına göre ABD destekliyormuş-, PKK/YPG/PYD/SDG/ÖSO konusunda ‘muhaliflerin’ tutumunun ne olduğunu, bir zamanlar çok aktif olan Haşdi Şabi (Türkçe adıyla Halk Seferberlik Güçleri) ile El-Nusra Cephesi’nin şu sıra ne işler karıştırdığını açıkça bilmiyorum.

Bir de SMO var, Suriye Millî Ordusu; sözde Rusya ve İran destekliymiş… Oysa bu ülkeler PKK/YPG’yi desteklemiyorlar mı?.. Öyleyse SMO nasıl oluyor da güneye doğru hareket etmeye çalışan PKK türevlerinin yolunu kesip, bunları durduruyor…

Anlayacağın işler karışık… Her ‘biliyorum’ diyene de inanmamak lazım… Ancak genel kanaate göre; bu durum Türkiye’nin bölgeyi PKK teröründen temizlemesi için önemli bir fırsat doğuruyor…”

Kadir Usta “Hımm anladım” dedi. Onun da benim gibi pek bir şeyden anlamadığına adım gibi eminim…

Peki, bu kadar önemli, bu denli kaotik bir ortamı halka anlatmak, Türkiye’nin aldığı ve alacağı pozisyonu tarihi perspektife oturtarak belirsizliği yok etmek kimin görevi?..

Medyanın mı; hükûmet ve bağlı kuruluşların mı?..

Sosyal medya çocuklarımızın posasını çıkarmadan önce…

Avustralya’da parlamentonun alt kanadında büyük çoğunlukla kabul edilen ve Senato’dan da onay alan 16 yaşından küçüklerin sosyal medyaya erişimini engelleyen “Çevrimiçi Güvenlik Değişikliği (Sosyal Medya Asgari Yaşı) Yasa Tasarısı” bir yıl içinde yürürlüğe girecekmiş. Buna göre sosyal medya şirketlerinden “yaş doğrulama için makul adımlar atması” istenirken, yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve sistemli ihlallerde bulunanlara 49,5 milyon Avustralya doları ceza verilebilecekmiş.

İngiltere’deki medya denetleme kurumu Ofcom’un anketine göre, 8-17 yaş arasındakilerin yüzde 22’si sosyal medyada 18 yaşın üzerinde oldukları yalanını söylüyorlarmış. Ofcom, sosyal medya şirketlerinin, çocukların internette yetişkin taklidi yapması sorunu konusunda adım atmazlarsa, cezalandırılacaklarını belirtmiş. İngiltere’deki “Çevrimiçi Güvenlik Yasası”, 2025 ortasına dek yaş doğrulama sistemlerini güçlendirmeyen sosyal medya firmalarının küresel gelirlerinin yüzde 10’una kadar cezalandırılabilmelerini öngörüyormuş.

TBMM Akran Zorbalığı Alt Komisyonu’na bilgi veren BTK Başkan Yardımcısı Abdülkerim Gün, ABD’nin Florida eyaletinde 13 yaş altı çocukların sosyal medya kullanımının yasak olduğunu belirtmiş. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 13 yaş altına sosyal medya platformlarının yasaklanması konusunun Türkiye için tartışıldığını, kişisel yaklaşımının ise yaş sınırın 16’ya çekilmesi olduğunu belirtmiş. Bakanlıklar, ilgili kurumlar ve STK’larla görüşülecekmiş.

Siber güvenlik ve dijital gizlilik şirketi Kaspersky’nin anketine göre, Türkiye’deki ebeveynlerin yüzde 31’i çocuklarının çevrimiçi yaşamı nedeniyle onlarla çatışma yaşadıklarını bildirmiş.

Sosyal medya denilen ‘sınırsız sorumsuz’ ortamda hareket edilmesini bir “özgürlük” olarak görmenin akıllı ve mesuliyet sahibi bir davranış olmadığını, başta ve en çok çocuklarımız olmak toplumun çeşitli kesimlerine zarar verdiğini bir anlayabilsek!..

Trump’ın ‘dolar’ oyunu

Avrupa’nın en etkili dergisi Alman Der Spiegel’in son sayısından üç küçük haberle mini bir ‘ufuk turu’ atalım… Kapakta dev puntolarla yazılmış bir soru var: “Güvende miyiz?” ve bunu ortadan ikiye bölmüş bir bıçak… Şef bıçağı türünden; büyük ve keskin… Açıkça “Tehdit büyük, güvende değiliz” diyorlar… Yaptıkları araştırmaya göre; belli bir saatten sonra Almanya’daki büyükşehirlerin bazı sokaklarında, ana caddelerinde bir kadının tek başına dolaması mümkün değilmiş. Suç oranları artmış, terör tehdidi ciddi bir korku olarak toplumda yayılmaktaymış… Türkiye’yi bu konuda yerden yere çalanların dikkatine sunulur…

Gelelim ikincisine… Türkiye’de olduğu gibi Almanya’da da dermatolog doktorların işleri giderek açılıyormuş. Özellikle de ‘CO2 lazer’ uygulaması yapanların yıldızı parlıyormuş. İçlerinden biri var ki hepsini sollamış, Der Spiegel’e beş sayfayla girmiş; Dr. Emi Arpa… Kendisi bir Türk… Asıl adı; Emine Arpa… Bu işi yapan bütün dermatolog hanımlar gibi gayet bakımlı ve çekici… Türkiye’dekiler gibi Instagram sayfası da bolca kendi fotoğraflarıyla dolu… ‘CO2 lazer’ uygulaması konusunda ciddi tartışmalar var. Aman dikkat!..

Dergi’de bir de analiz yayınlamışlar… İddiaya göre; Donald Trump başkanlık koltuğuna oturur oturmaz doları zayıflatacak, bu şekilde de Avrupa’dan ABD’ye ithalatı azaltırken, ABD’den Avrupa’ya ihracatı hızla artıracak ve piyasadaki ‘para bolluğu’nu tetikleyecekmiş. Her ne kadar güçlü bir şekilde iktidara gelerek doların değer kazanmasına neden olduysa da seçilmiş Başkan, asla bu stratejiden vazgeçmeyi düşünmüyormuş. Dolara bel bağlayanların dikkatine!..