Gündem tokat gibi değişiverdi, değil mi?!..
Kıbrıs’taki ‘büyük buluşma’ ve yatırımlar, DEM İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in vefatı, enflasyonun düşüyor olması, ABD-Ukrayna anlaşması, YPG’nin Suriye stratejisi, doğalgaz ve petrol üretiminde rekor çalışmalar, turizmde rekor gelir ve yükselen kişi başı harcamalar, Hindistan-Pakistan çatışması, Çin-ABD çelişkisi…
Özgür Özel’e bir meczubun saldırması bütün diğer çelişkileri gölgede bıraktı… Yok örgütlüymüş, yok değilmiş… Adamı CHP kendi tutup getirmiş, sansasyon olsun diye… Yok yok asıl AK Parti ayarlamış… Bunlar yetmezse, hadi beden dilini analiz edelim…
Bu gibi işlerde, sonuca, kimin ne kazandığına, hangi amaca ulaştığına bakılır…
Bir: Olay, Özel’in ya da CHP’nin işine yaramaz. Çünkü toplumumuzda ‘dayak yemiş siyasetçi’ pek muteber değildir…
İki: Bu olay AK Parti’nin de işine yaramaz. Özel adına mağduriyet yaratmıştır ki mağduriyeti ondan iyi kullanan siyasetçi memleketimizde az bulunur…
Üç: Bu olay, iktidar ile muhalefet arasındaki çatışmayı artırmayı, kaos çıkarmayı, ülkenin yönetilemediği algısını pekiştirmeyi hedefleyen çevrelerin de işine yaramamıştır… Çünkü başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere devlet erkânı anında ve etkili reaksiyon göstermişlerdir…
Hiç kazananı, kârlı çıkanı yoksa, bu olay meczubun bireysel eylemi midir yani? İnanması zor… “Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” misali, nasılsa bir gün öğreniriz…
Olayın ardından verilen reaksiyonlar bütün hesabı kitabı yerle bir etmiştir… Bundan sonra CHP de ‘birlik’ mesajlarını bozmaz, aynı duyguda ve mesajda birleşmeyi başarabilirse kazanan, Türkiye demokrasisi, siyaseti olur… Sayın Özel’e geçmiş olsun dileklerimizle…
41 kere maşallah!
Dünyadaki ilk kişisel bilgisayarın üretilmesinin üzerinden 44 yıl geçmiş. Bu teknoloji, yıllar içinde gerek donanımı gerekse de yazılımlarıyla dünyanın sinir ağları gibi çalışarak insanları, kurumları, sektörleri, ülkeleri birbirine her geçen gün daha sıkı bağlarla bağlamaya devam ediyor…
Pek çok konuda ‘geç kaldığı’ iddia edilen Türkiye’de ise 40. yılını kutlayan yazılım firmaları var… Tuğrul Tekbulut kardeşimizin, 1984 yılında 8 kişilik ekibiyle kurduğu Logo Yazılım gibi…
Önceleri yalın bir muhasebe yazılımı hizmeti sunan Firma sonradan çalışma alanını bir hayli genişletmiş: Kurumsal kaynak planlama, bordro, insan kaynakları yönetimi, iş analitiği, müşteri ilişkileri yönetimi, depo yönetimi sistemleri, saha satış yönetimi, iş akış yönetimi, belge yönetimi, hazine yönetimi, B2B yönetimi, perakende, e-dönüşüm ve fintek çözümleri gibi hizmetler geliştirilirken, dijital dönüşüm danışmanlığı ve özel proje yönetimi Logo Yazılım’ın uzmanlıkları arasına alınmış.
Dört ülkede, 13 farklı noktada, 1.500’den fazla çalışanı ve 1.000’i aşkın iş ortağıyla yoluna devam eden Şirket, 40 yılın öyküsünü “Hayalden Gerçeğe” adlı bir sergiyle anlatmış. MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde 6 Haziran’a kadar görülebilecek sergi, yalnızca bilişim sektöründekilerin değil, iş dünyasında istikrarı ve büyümeyi mümkün kılan unsurları merak edenlerin de ilgisini çekebilir.
Derimod ve yarım asırlık deneyim
Kadın istihdamı ve kız çocukları ile ilgili projeleri hayata geçirmek üzere Derimod tarafından kurulan Derimod Eğitim ve Kültür Vakfı (DEREV), Su Espadril ile iş birliği yaparak Kastamonulu kadınların el emeğiyle üretilmiş bir koleksiyon hazırlamış.
Coğrafi işaret özelliğine sahip “Kastamonu Taş Baskı” koleksiyonuyla kadın istihdamı sağlamasının yanı sıra el sanatlarının yaşatılması ve kültürel mirasın korunması da amaçlanıyormuş. Kastamonu dokuması ve geleneksel baskısını yorumlayarak sektöre bir bakış açısı kazandırmaya çalışan Mimar Aslı Demirilyas’ın danışmanlığında yürütülen Proje için Kastamonu’daki iki usta baskı eğitmeni ve iki ayrı kadın kooperatifiyle çalışılmış.
İstanbul Erkek Lisesi’nde bir ön sırada oturan sınıf arkadaşım Ümit Zaim, kız kardeşi Zerrin Hanım ve ailenin genç kuşağının yönettiği Derimod, 50 yıllık, ülkemizin köklü firmalarındandır… O nedenle yetişmiş insan gücü, kaynak ve tecrübeye erişimi konusundaki becerisi değerlidir… Tabii daha da değerli olan bu beceriyi paylaşma konusundaki çabalarıdır… Kutlarız…
Varlık ve değerlerimiz için kritik bir konu
Bilindiği üzere, 2025 senesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Aile Yılı” ilan edildi… Bu doğrultuda “Aile ve Gençlik Fonu” oluşturuldu… Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş şimdiye kadar 98 bin çiftin projeye başvurduğu “Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesi”nin 81 ilde yaygınlaştırılacağını duyurdu…
Yine bu kapsamda 55 bin 296 gencimize ‘sağlıklı ve güçlü aileler’ kurmaları için eğitim ve aile danışmanlığı hizmeti sunulmuş… Aile ve Gençlik Fonu’ndan faydalanan 15 bin 304 gence bugüne kadar 1 milyar 147 milyon lira kredi ödenmiş…
Aile Yılı için atılan son adımlardan biri de “İndirim Protokolleri” olmuş. Bu kapsamda, evlenecek gençlere özel indirimler sunulması için şu 20 firmayla anlaşılmış: Vestel, Bellona, İstikbal, Mondihome, Arçelik, Beko, Hepsiburada, Kütahya Porselen, Modalife, Karaca, Kelebek, Doğtaş, Lova Yatak, English Home, Fakir, Adore, Hatemoğlu, Tümbir, Damat-Tween, Kip.
Firmaları da başta Bakanlık olmak üzere projeye emeği geçenleri de tebrik ederiz. Aile Yılı, ülkemizin geleceği, toplumumuzun huzuru, bireylerin iyi oluş hâlleri dahil pek çok hususu birlikte barındıran son derece önemli bir konu…
Ancak bu önemin ve yapılanların hedef kitle tarafından algılanmasının sağlanması mümkün olmadan başarılı sonuçlardan pek de söz edilemez… Orada da dikkat edilmesi gereken, hedef kitlenin “Bu beni neden ilgilendirsin” sorusunun cevaplanması olmalıdır… İndirim protokolleri bu bağlamda gayet etkili bir uygulama olabilir.
Ezcümle, genç nüfusumuzun azalması, başka bir deyişle doğum oranlarının düşmesi konusu da dahil olmak üzere millî-manevi varlıklarımızı ve değerlerimizi sağlamlaştıracak Aile Yılı uygulamaları hepimizi yakından ilgilendirmeli…