CHP’nin yeni cumhurbaşkanı adayı(!)

Bu köşede 5 Nisan Cumartesi günü şöyle yazmışız: “Sonuç, Özgür Özel siyasi iletişimde, her ne kadar fikriyatın, ideolojinin, projenin, gelecek tasarımına yönelik görüşlerin zerresini içermese de kısa dönemde başarılı olabilen provokasyona, siyasi söyleme, retoriğe dayalı yaklaşımıyla bu Kongre’den sonra bir taşla pek çok kuşu birden vurmuş olacak: İmamoğlu’nun adaylığı ve Özel’in üzerindeki vesayeti kalkacak; Kemal Kılıçdaroğlu ekarte edilecek; DEM Parti konusunda aldığı milliyetçi tavırlarıyla DEM’den veto yeme ihtimali artan Mansur Yavaş belediyesine dönecek ve Cumhurbaşkanlığı yolu Özgür Özel’e açılacak…”

Peki, Özgür Bey Halk TV’de 11 Nisan günü, yani bizim yazının mürekkebi henüz kurumadan, İsmail Küçükkaya’nın programına çıkıp ne demişti: "Ekrem Bey içerideyse, en yüksek oyu kim alırsa o aday olur".

CHP’liler Özgür Bey’in garip çıkışlarına ne kadar alıştılar bilinmez. Bazen yenilir yutulur olmuyorlar doğrusu. Hani bir seferinde HaberTürk’te Mehmet Akif Ersoy’un programında Merkez Bankası’nda altın rezervlerini kaynak göstererek, bir de kart çıkartıp ortaya koyup “Herkese birer tam altın vereceğiz” dememiş miydi? Ersoy da dayanamamış, “Hazineyi mi boşaltacaksınız?” diye reaksiyon göstermişti.

Mitinglerden birinde otobüsün üstünde konuşma yaparken bir ara kendisine ‘kal’ gelip “Ben ne diyordum? Nerde kalmıştım? Unuttum!” demesini yorgunluğuna verip affetmişlerdi.

Boykotlar konusunda geri basmasını ise CHP yönetimi belki içine sindirdi ama, gençler kendilerini iyice boşlukta hissettiler. Espressolab’in sahiplerinin CHP’ye hiç de uzak olmayan, hatırlı kişiler olduğunu fark edince, “Biz boykot istemiyorduk aslında. Gençler bastırınca mecburen destekledik” benzeri bahaneler ile zülfüyârı kurtarmaya çalışıp durdu.

Allah encamını hayreylesin…

Anlatmak yapmak kadar önemlidir

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı uzunca bir süredir “Devlet Desteği” başlığı altında halkın doğal gaz harcamalarına yardım sağlıyordu. Biz de bu sütunlarda sürekli diyorduk ki, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapılan yardımın, verilen desteğin algılanmasını sağlamak için daha farklı iletişim adımları atmalı. Arada kaynayıp gidiyor sanki.”

Bakanlık bu iletişim meselesini çözmek için olağan üstü bir yöntem bulmuş. Artık faturalarda çok net ve hiç atlanmayacak bir şekilde harcanan doğal gazın bedelini ne kadar olduğu, devletin ne kadarlık bir katkı sağladığı, destek olduğu sonuçta tüketicinin ne kadarlık bir ödeme yapacağı açık seçik yazılmış durumda. Bakanlığı kutluyoruz.

Benzer bir açıklığı da Gaziantep’in Şahinbey İlçesinin başarılı Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu hayata geçirmiş.

Belediye Aile Yılı vesilesi ile yeni evlenecek çiftlere 40’ar bin lira, çocuk sahibi olan ailelere çocuk bezi ve nakdi destek sağlarken şimdi de yıllarına göre evli çiftlere destek de olma kararı almış. Hanede yaşayan her bir çocuk için ise 1000 lira ek nakdi destek verilecekmiş.

Tahmazoğlu açıklamasında: "Uzun evliliği ve çocuk sayısını teşvik etmek amacıyla 10 yıl ve üzeri evli çiftlerimizi özellikle destekleyeceğiz. En çok talep edilen nakdi yardım, kültürel geziler ve ev sahibi olma isteği oldu. 10 yıllık evlilere 5 bin, 15 yıllıklara 7 bin 500, 20 yıl evli olanlara 10 bin, 50 yıllıklara 25 bin lira desteğe başlıyoruz."

Şahinbey Belediyesi ya da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı gibi halkımıza ciddi ekonomik destek sağlayan kuruluşların bu örneklerden yola çıkarak kendilerini, amaçlarını, hedeflerini daha iyi anlatmalarında yarar var.

Kayıp

Duymayan kalmadı. Etkilenilmeyecek gibi değil. Milyonlarca taraftarı olan devasa bir spor kulübünün en üst makamı olan Divan Kurulu’nun Başkanı bir önceki başkanıyla atışıyor. Sonra korumaları ile beraber o eski başkana saldırıyor. Suratına bir de yumruk geçiriyor.

Olayın kahramanları Beşiktaş kulübünün bir önceki başkanı, saygın spor ve iş insanı, Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyesi Hasan Arat ve Divan Kurulu Başkanı ünlü iş insanı Tevfik Yamantürk.

İnsanları futboldan soğutmak, Beşiktaş’ın itibarına zarar vermek, seyirciyi ve sponsorları kaçırmak ve nihayetinde futbolumuzun sadece Türkiye’de değil uluslararası düzeyde de yara almasını sağlamak için başka ne yapılabilirdi acaba?

Bu çelişkiden Hasan Arat sakin ve vakur tavrıyla güçlenerek çıkmıştır. Sayın Yamantürk’ün önünde ise ilişki ve iletişim yönetimi konusunda gideceği hayli uzun bir yol bulunmaktadır.

Kaybeden ise Türk futbolu olmuştur.