Suriye nasıl kurtulur?

Eğer ABD, Suriye’nin petrol ve doğalgaz kaynakları üzerindeki hakimiyet hevesinden, bölgeyi kontrol saplantısından, İsrail’e “Davut Koridoru”nu açma niyetinden vazgeçer ve bu nedenle PKK/YPG’den desteğini çekerse…

Eğer Suriye’deki çeşitli etnik, dini ve mezhepsel gruplar birbirileriyle didişeceklerine ‘millet olma’ bilinci geliştirir ve ülkelerine sahip çıkarlarsa…

Eğer Suriye’de devlet mekanizması yeniden inşa edilir, ülkenin ekonomik düzeni sağlanır, halkın refah seviyesi yükseltilirse….

Eğer düzensiz göçmenler ülkelerine döndüklerinde onları bir ‘ülkü birliği’nde buluşturacak motivasyonu bulursa…

Eğer Suriye halkı, Batı’nın ülkeyi dörde bölüp federatif devlet kurma planını suya düşürürse…

Eğer PKK/YPG/PYD ve bunların bilumum yandaşı silah bırakmayı kabul ederse…

Eğer HTŞ, bölünmeci ve hakimiyetini diğer muhalif gruplara zorla ‘dikte’ edici bir tavır içine girmez, geçmiş günahlarıyla arasına mesafe koyar ve bir ‘iç savaş’a neden olmazsa…

Eğer İsrail, ‘vadedilmiş topraklar’ zırvalığını bir ideal olarak hayata geçirmek için başlattığı katliamlara ve yayılmacı politikasına bir son verir ya da Suriye buna direnebilecek dirayeti gösterebilirse…

Eğer Amerika Birleşik Şirketleri “Suriye’de olanlar bizi ilgilendirmez; bu, onların meselesidir” tezini Trump’a yalatıp, ona bölgede saldırgan politikalara yönelmeyi telkin etmezlerse…

Eğer Orta Doğu’nun son kaybedeni İran ortalığı karıştırarak varlığını kanıtlamanın peşine düşmezse…

Eğer Esad’ı bağrına basan Rusya, bölgede yeni emperyal amaçlar gütmezse…

Ve eğer Türkiye, muhalefetin abuk sabuk tekliflerine aldırış etmemeye ve Libya’da, Azerbaycan’da, Doğu Akdeniz’de, Afrika’da uyguladığı politikalardan, masum ve mazlumdan yana olma duyarlılığından vazgeçmemeye devam ederse…

O zaman Suriye bağımsız, bölünmez bütünlüğe sahip ve Türkiye ile iyi ilişkileri olan dost bir ülke kabul edilir… Ve Suriye, o zaman kurtulur…

Konu yönetimi ve itibar

Orta Doğu, Türkiye ve Afrika bölgesindeki çocukların yarısından fazlası (%52) internette şiddetle karşılaşıyormuş.

“Çevrim içi Büyümek” adlı çalışmaya Türkiye, Güney Afrika, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’den çocukları 3 -17 yaş arasındaki 10 bin kişi katılmış.

Kaspersky’nin, Toluna araştırma ajansıyla birlikte düzenlediği ankete göre, ebeveynlerin %13’ü tanımadıkları yetişkinlerin dijital ortamda çocuklarıyla arkadaş olmaya çalışması gibi endişe verici durumlarla karşılaştığını söylemiş. %22’lik kesim ise çocuklarının, yanlışlıkla ücretli oyun indirme, izin istemeden çevrim içi bir şey satın alma veya çevrim içi dolandırıcılığa maruz kalma gibi durumlar sonucunda para kaybettiğini ifade etmiş.

Türkiye’deki ebeveynlerin %84’ü çocuklarının çevrim içi faaliyetleri üzerinde tam kontrol sahibi olmaya çalışırken, çocuklarının dijital yaşamına hiç dahil olmama eğilimindekilerin oranı ise %4 imiş.

Bu çalışma iki boyutta ele alınabilir. İlki “Türkiye gerçekleri”… Sadece ailelerin değil, toplumun ve devletin koruma, sağlıkla büyüyecekleri ortamı sağlama yükümlüğü bulunan çocuklarımızın, çevrim içi dünyada her türlü istismara açık olma durumları…

Ulaştırma Bakanı ve BTK yetkilileri özellikle çocukların korunması için yeni düzenlemelerin yolda olduğunu açıkladılar. Bu olumlu bir gelişme olsa da sorunu yalnızca yasalarla çözebileceğimizi düşünmek hata olur. O nedenle RTÜK’ün ebeveynler için hazırladığı önerilere de göz atmakta fayda var: https://www.rtuk.gov.tr/ebeveynler-icin-oneriler/187

İkinci boyut, siber güvenlik şirketi Kaspersky’nin iletişimi… Markanın dijital araç ve uygulamalar üzerine pek çok çalışmasına, araştırmasına rastlıyoruz. Bu alanı yalnızca ürün ve hizmet sunma anlamında değil, sorunlara çözüm önerme, kamuoyu ve paydaşları aydınlatma gibi sorumlulukları da üstlenerek sahipleniyorlar. İletişim çalışmaları bağlamında bu türden aksiyonlar “Konu Yönetimi” başlığı altında ele alınır. Firmaların, söz konusu alanda ‘bilirkişi’ olduğu algılamasını inşa ederek itibarlarına olumlu katkılar sağlar.

Dijital habercilik eğitimi üzerine…

Google, dijital habercilik becerilerini geliştirmek üzere gazetecilere yönelik özel bir eğitim programı düzenleyecekmiş. Özellikle haber oluşturma, doğrulama ve dijital araçları kullanma konularına odaklanılacakmış.

Eğitim kapsamında dijital araştırma araçlarıyla büyük veri ve belgeleri analiz ederek haberleştirme, yanlış bilgiyle mücadeleye yönelik yeni stratejiler geliştirme ve farklı ekiplerle iş birliği içinde dijital habercilik süreçlerini güçlendirme üzerine uygulamalar yapılacakmış.

Harika! Özellikle de internette gördükleri yalan içeriklerin üzerine atlayıp haber yapan, kendilerini rezil ettikleri gibi insanları yanıltan ve gazeteciliğin itibarını yerle bir eden pek çok vakaya şahit olduğumuz şu dönemde…

Tabii Google bunu yalnızca gazetecilik etiği ve başarısı için yapmıyor. Markası yararına da bazı hedefleri var. Örneğin; eğitimde kendisine ya da paydaşlarına ait dijital ürünlerin kullanımına dair de bilgiler verilecekmiş.

Hemen altında bir hinlik aramaya başlamayalım… Firmaların görevi, kendi ürün ve hizmetlerini tanıtmak, kullanımlarını yaygınlaştırmak, ayrıca bunun gibi etkinliklerle itibarlarını artırmaktır…

Biz kullanıcılara ve düzenleyici makamlar düşen, bilgiyi tek kaynaktan edinmenin sakıncaları konusunda uyanık olmak, alternatiflerin de farkında olarak tekelciliğe müsaade etmemektir… Keza Rekabet Kurulu’nun, Google’a kestiği 2,6 milyar lira idari para cezası, ülkemizde rekabet kurallarının ‘ihlali’ne müsaade edilmediğini gösterdi.