Sorun CHP değil, rejim sorunudur!

CHP, bütün eksikleri, yanlışları ve doğrularıyla, Anayasa’mızda “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” olarak tanımlanan “Cumhuriyet Rejimi”ni savunan, en büyük Partidir.

Bu niteliği ile İktidarın tek kişiye dayalı olarak kurduğu “Şahsım Devleti Rejimi”ni düzeltmek ve “Parlamenter Demokratik Cumhuriyet Rejimi”ne geri dönmek konusunda siyaseten öncülük yapabilecek “Ana Muhalefet” partisidir.

***

Elbette birçok yanlışı, birçok da eksiği vardır.

Bu sütunda 2023 seçimleri öncesinde pek çok kez, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapılan yanlışları, özellikle Parti’nin sağa kaydırılmasındaki tehlikeler bağlamında belirtmiş ve yine de Genel Seçimlerde “Demokratik Rejimi” kurtarmak uğruna, yanlışlarına rağmen onun desteklenmesi gerektiğini savunmuştum.

Ama hem sağa kayma politikalarıyla yitirdiği çekirdek CHP oylarından hem de sandıklara yeterince hâkim olunamamasından dolayı, kendisine verilen bütün desteklere rağmen, seçimleri kaybettiği ilan edildi.

Genel Seçimlerden yaklaşık on ay sonra yapılan ve bir anlamda Genel Seçimlerin bir sağlaması sayılan Yerel Seçimlerden ise Liderliği yenileyen CHP, birinci parti olarak zaferle çıktı.

***

Hiç kuşkusuz, bu sonuçta, Parti içindeki liderliğin değiştirilmesi etkili olmuştu ama asıl neden İktidar’ın ve Rejim’in çok yıpranmış ve seçmen desteğini yitirmiş olmasıydı.

İktidar 23 yılda, Toplumu tam anlamıyla, “Ortaçağ değerlerine geri götürerek” dönüştürememiş olsa da özellikle yargı erkini emrine alarak, “Cumhuriyet Rejimini”, “Şahsım Devleti” haline getirmişti.

Dolayısıyla, egemenliğini yitirmemek için, kendisine rakip gördüğü CHP’yi sınırlayarak ve kısıtlayarak, ortadan kaldırmaya yöneldi.

Oysa CHP, İktidarın “Doğu Despotizmi” veya “NeoPatrimonyal Sultanizm” denilen “Şahsım Devleti Rejimine” karşı. “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ne dayalı “Cumhuriyet Rejimi” seçeneğini temsil eden bir Siyasal Partidir.

Dolayısıyla, sınırlanması, kısıtlanması veya yok edilmesi, doğrudan doğruya Atatürk’ün kurduğu “Cumhuriyet Rejimi” idealinin ve “Demokratik, Laik ve Sosyal, Hukuk Devleti” yapısının bir seçenek olarak toplumun önünden kaldırılması anlamına gelecektir.

Bu anlamda CHP’ye karşı yapılan saldırı:

Cumhuriyet rejimine ve bu rejimi “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan Anayasa’ya karşı yapılan bir saldırı niteliğindedir.