CHP üzerinde fırtına

23 yılın sonunda siyasal ömrü bitmiş olan İktidar, umudunu Ana Muhalefet Partisi olan CHP’nin güçsüzleştirilmesine, olanaklı ise yok edilmesine ve Kürt Vatandaşlarla, Arap sığınmacılara bağlamış “görünüyor”.

Sevgili okurlarım, sakın bu “görüntüyü” benim gözlemlerime bağlamayın:

Bunu bizzat Tayyip Erdoğan söylüyor:

“Tarih; Türk, Kürt ve Arap, bir ve beraber olduğumuzda, birbirimizi Allah için sevdiğimizde, ortak hedeflere doğru hep birlikte yürüdüğümüzde, içeride ve dışarıda hangi başarılara imza attığımızın sayısız örnekleriyle doludur.”

CHP’nin “güçsüzleştirilmesi, olanaklı ise yok edilmesi kampanyasını ise Özgür Özel “19 Mart Darbesi” söylemiyle dile getiriyor.

Özel’in mitinglerde belgeler göstererek yaptığı açıklamalara göre:

İktidar yargıyı kullanarak kendisinin yıllardır yaptığı iddia edilen yolsuzluk iddialarını, CHP’li belediyelere yansıtıyor...

Yine Özgür Özel’in açıklamalarına göre, bunu yapmak için, kendi belediyelerinden ihale alan bir iş insanını kullanarak CHP’li belediyeler aleyhine iddialar oluşturuyor ve tutuklattığı belediye çalışanlarını da arkadaşlarına iftira atmaya zorluyor.

Bu kampanyaya karşı, Özgür Özel, TBMM’de Adalet Bakanı’na bazı sorular sordu:

Cumhuriyet’in dünkü sayısında ve benim www. kongar.org adresli internet sitemdeki GÜNCEL yazımda bu 7 soru ayrıntılı olarak yayımlandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu soruları esas olarak Türkiye’de Hukuk’un CHP’lilere farklı, İktidar mensuplarına farklı uygulandığı ve bu nedenle, hem usule hem de esasa ilişkin çok önemli haksızlıklar, hukuksuzluklar ve adaletsizlikler yapıldığı konusunda.

Daha önce mitinglerde açıklanan bu iddiaların TBMM’de soru önergesi haline getirilerek belgelenmesi bence çok önemli.

***

Özgür Özel, “19 Mart Darbesi” adını verdiği, Ekrem İmamoğlu ve belediyeler üzerinden CHP’ye karşı girişilen, hukuka uygunluğu çok tartışılan ve kamuoyunda, haksızlık yapıldığı duygusu uyandıran İktidarın bu kampanyasına karşı, bir dizi miting ile enerjik olarak direniyor.

Ama mevcut sorun çok daha karmaşık:

Kucağımızda bir de bir “Süreç” ve bir “Komisyon” var!

***

Dışta, Emperyalizmle birlikte Ortadoğu Savaşı’na girişmiş olan İktidar, içte de bu bağlamda (hatta bu savaşın bir uzantısı olarak) Kürt Terör Örgütü PKK üzerinden bir “Süreci”, CHP karşıtı kampanya ile eşzamanlı ve bence kasıtlı bir biçimde bağlantılı olarak başlatmıştır.

“Süreç” bağlamında, Emperyalizmin gücünü arkasına alan İktidar’ın etkisiyle (kandırmasıyla mı, korkusuyla mı?) ve muhtemelen yine Emperyalizmin kışkırtmalarıyla, İktidara destek veren Kürt Partisi DEM, hem kendi belediyelerine ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere, kendi politikacılarına yapılan haksızlık ve hukuksuzlukları sineye çekmekte hem de CHP’in yok edilmesi üzerinden “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”nin bütünüyle tahrip edilmesine ortak olmaktadır.

***

Tevfik Fikret’i nasıl anımsamam:

Bir devr-i şeamet, yine çiğnendi yeminler;

Çiğnendi, yazık, milletin ümmid-i bülendi!

Kanun diye topraklara sürtündü cebinler;

Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi...

Keşke şair olsaydım:

“Barış diye Barış diye Barış tepelendi” başlığıyla bir şiir yazardım!