Seçmeni kazanamıyorsan, seçileni kazan. Ya da Seçmenin oyunu alamamışsan, o seçmenin başka partiden oyunu almış olanı ister teşvik ister tehdit ya da iknayla transfer et. Ya da medya kampanyalarıyla soruşturmalara, tutuklamalara zemin hazırlanmasını sağla, yerine kayyım ata; yani saf dışı bırak. AK Parti’nin 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden bu yana izlediği siyaset tarzı bu.
Bu durum CHP’li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AK Partiye geçmekle kalmayıp 2002-2009 arası TBMM Grubunda Aydın Milletvekili o zamandan bu zamana da belediye başkanı olarak seçmeni kazandığı CHP’ye neredeyse savaş açmasıyla gündeme geldi. Ama geriye dönüp bakınca AK Partinin bu siyaset tarzının yerel yönetimler haritasını ciddi şekilde değiştirdiği görülüyor.
Seçmeni kazanamıyorsan, seçilene bak
Toplum Çalışmaları Enstitüsü (TÇE) 2024 yerel seçimlerinden bu yana belediye yönetimlerindeki değişikliklerini topluca çalışmış. Buna göre;
• 62 belediyede yönetim değişti.
• 15 belediye başkanı tutuklandı.
• İkisi büyükşehir olmak üzere toplam 13 belediyeye kayyum atandı.
Yönetim değişikliklerinin en büyük sebebiyse belediye başkanlarının partilerinden istifa edip AK Partiye geçmesi.
Kendi seçildiği partiyi bırakıp AK Partiye katılımlarda ilk üç sırada Yeniden Refah, CHP ve İYİ Parti bulunuyor. Son yerel seçimden bu yana YRP’li 20, CHP’li 7, İYİ’den de 5 belediye başkanı AK Partiye geçmiş. (*)
Bunlardan ne kadarı acaba seçmeni kazanmaya çalıştıklarında yaptıkları gibi seçmenin görüşlerini almışlardır? Bir kısmının gerekçesi, başka türlü hükümetten belediye hizmetlerini görmek için ödenek alamamak. Ama tamamının seçmeni oy vermeye ikna etmek için, şimdi methiyeler dizdikleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “tek adam rejiminden kurtulma” söylemini kullandıkları da bir gerçek.
Tutuklama ve kayyım
Seçmeni kazanamayan AK Parti, seçileni kazanma yolunu seçmiş görünüyor. Bu yolla başka belediye başkanlarına da partinin kapılarının açık olduğu işaretini veriyor.
Seçmen iradesine el koymanın en açık ifadesi sayılabilecek kayyım atama siyasetinin 2024 seçimlerine kadar hedefinin daha önceki dönemde Kürt seçmenin yoğunlukta olduğu doğu ve güneydoğu belediyeleri olduğu görülüyordu. Bir yandan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önayak olduğu “Terörsüz Türkiye” süreciyle PKK’ya silah bıraktırma girişimleri, diğer yandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP’li belediyelere yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturmalarda, tutuklama yoluyla görevden uzaklaştırma uygulamalarında CHP öne geçmeye başladı. (**)
İkisi büyükşehir, DEM Parti tarafından kazanılan Van ve Mardin olmak üzere 13 belediyeye İçişleri Bakanlığı kayyım atadı. Üçü büyükşehir; İstanbul’da İmamoğlu, Adana’da Zeydan Karalar ve Antalya’da Muhittin Böcek olmak üzere 15 belediye başkanı da tutuklu.
Nereden nereye?
O kadar çelişkili durumlar var ki, örneğin, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığından, tutuklanmadığı halde, soruşturma açıldığı için uzaklaştırılıp yerine kayyım atanan DEM Partili Ahmet Türk, Terörsüz Türkiye sürecinde önemli rol oynayan siyasetçilerden birisi.
Bu aslında AK Parti ve MHP açısından seçmeni artık eskisi gibi kazanamadığın da itirafı gibi bir şey.
Bu yalnızca belediye başkanı değil, milletvekili transferleri için de geçerli. İYİ Parti ve Gelecek Partisinden AK Partiye katılan milletvekillerine önemli koltuklar emanet edildi. Erdoğan’ın “tek adam rejimini” Cumhuriyete tehdit gören Serap Yazıcı Özbudun, AK Partiye geçince TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlığına getirildi.
Hatırlatalım ki, çok değil, daha 2020 yılında AK Parti ve MHP, İYİ Parti, Gelecek ve DEVA’ya milletvekili geçişlerini önlemek için kanun teklifi hazırlamayı düşünüyordu.
AK Parti şimdi seçmeni kazanmaktan önce seçileni kazanmak siyaseti izliyor.
Büyükşehir belediyelerinin imkânları kontrollerinde olmadan bir sonraki seçimde işlerin çok zor olacağını gördükleri için olabilir mi? Bence o da bir etken.