Özel, Erdoğan’dan Sonra Ne Hakan Ne Bilal, İmamoğlu Diyor Ama…

CHP lideri Özgür Özel, “Bir yıldır partimiz saldırı altında” diyerek protesto ettiği 1 Ekim Meclis açılışı oturumunun akşamı İstanbul, Küçükçekmece’de mitingindeydi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart gününden bu yana düzenlediği 58’inci miting, kendi deyimiyle eylemdeydi. “AKP içindeki gruplar bir diğerine operasyon çekmeye” başladı diyordu. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack satır arasında, ‘Erdoğan artık 71 yaşında’ diyerek, Erdoğan’dan sonra iktidar partisinin liderliğini kurcalamıştı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan mı, oğlu Bilal Erdoğan mı tartışması AKP’nin içini karıştırmıştı. Özel ise “Ne Tiktokçu Hakan Ne Bilal Erdoğan; geliyor Ekrem Başkan” iddiasındaydı.

O sıralarda Erdoğan, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un 1 Ekim daveti ardından davete katılan parti liderleriyle çay sohbetindeydi.

Daha az önce, habercilerin önünde, Genel Kurul konuşmasından sonra elini sıkmadan geçtiği DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın gönlünü “Bir hatamız oldu, kusura bakmayın” diye almaya çalışmış, ardından çay sohbetine geçilmişti.

Gündüz saatlerinde, tarihinde ilk defa ana muhalefet partisi sıralarının boş kaldığı TBMM Genel Kurulu belki en durgun 1 Ekim yasama yılı açılış oturumlarından birine sahne olmuştu. Haberciler Erdoğan’ın konuşmasından manşet çıkarmakta zorlandılar bu yıl. AK Parti çizgisindeki yorumcular “Tartışma çıkarmaktan kaçınmış” diye açıklamaya çalıştılar.

Erdoğan’ın konuşması durgun ama ortam gergindi. Tam karşısında, boş kalan CHP sıralarından gözlerini kaçırıp solundaki AK Parti ve sağında kalan MHP ve DEM gruplarına dönüyordu hitabında.

Çay sohbeti ise adeta CHP-dışı bir zemin arayışıydı. Medya, Erdoğan’ın yıllardır Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’la ilk kez aynı ortamda bulunduğunu yazdı; sağ yanında DEM’li Tuncer Bakırhan, solunda Davutoğlu oturuyordu.

 

Erdoğan, Kurtulmuş’un çay sohbetinde, CHP dışındaki parti liderleriyle. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)

“Meşruiyet” Tartışması

Özel, Barrack’ın “Trump, Erdoğan’a meşruiyet verdi” sözlerini yakalamış, Erdoğan’a meşruiyeti ABD’de değil millette aramasını, derhal seçim sandığını getirmesi çağrısında bulunuyordu.

Erdoğan ise, 2023 seçimleriyle gelen 5 yıllık süreyi “sonuna kadar en verimli şekilde kullanacağız” diyordu; erken seçim yoktu. Belki Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un öngördüğü şekilde, Mayıs 2028 seçimlerine birkaç ay kala, Meclis’te 360’ı bulup erken seçim ilan ederek yeniden aday olmayı da deneyebilirdi. Bunun iki yolu vardı: ya Terörsüz Türkiye süreci üzerinden DEM’i ya da çoğu zamanında AK Partiden kopmuş olan milletvekillerini ikna ederek MHP’yle birlikte Meclis’in 5’te 3 çoğunluğu olan 360’ı bulmak.

Özel, Barrack’ın “Yaş 71” densizliğinden (kendisi 78, Trump 79 yaşında) hareketle Erdoğan’dan sonra AK Parti ve Türk siyasetine el attığını söylüyor, oradan Hakan Fidan, Bilal Erdoğan spekülasyonlarına gönderme yapıyordu.

Erdoğan ise konuşmasında, adını vermeden CHP’nin skandalları perdelemek için meşruiyet tartışması açtığını öne sürüyordu. Kast ettiği İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığını ilanından sonra başlayan CHP’li belediyeler operasyonlarıydı.

Ya sonra?

İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını üzerinden 2 Ekim itibarıyla 167 gün geçti. İmamoğlu’nun nelerle suçlandığını ortaya koyan bir iddianame hala ortada yok. İddianamenin çıkacağı iddia edilen Eylül ayı da bitti. Henüz itirafçı müteahhit Aziz İhsan Aktaş iddianamesi de yok ortada.

AK Partide bir yandan bu iddianamelere, öte yandan CHP’deki kurultay davalarıyla Özel yönetiminin devrilmesine bağlanan ümitler var. Bir açıdan bakıldığında, eşzamanlı olarak hem İmamoğlu hem Özel hem de CHP’ye verilecek hasarla Mansur Yavaş’ın Erdoğan’ın karşısına aday çıkamayacak hale getirilmesi operasyonu olduğu görülüyor.

Özel bütün vefakarlığı ve sebatıyla, ‘Ne Hakan ne Bilal, İmamoğlu geliyor’ dese de devam eden dava süreçleri İmamoğlu’nun, en azından önümüzdeki seçimlerde aday olmasına yasal engel oluşturabilir. Zaten Özel de bu ihtimali gözeterek son haftalarda, İmamoğlu aday olamazsa Mansur Yavaş’ın en güçlü aday olduğunu söylemeye başladı. Diğer yandan Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun birbirlerine tutumlarında da bir yumuşama gözleniyor.

Yani, “Ya sonra?” sorusu herkes için geçerli. Böyle bir belirsizlik hâkim siyasete.