PKK’nın silah bırakarak siyasete entegre olması amacıyla kurulan Meclis Komisyonu Kürt sorunu dışındaki demokratikleşme taleplerine de el atacak mı? Pilav daha çok su kaldıracağa benziyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 20024’te Meclis Grup toplantısında “umut hakkından”, yani tahliye ihtimalinden de söz ederek PKK’nın 26 yıldır hapisteki lideri Abdullah Öcalan’dan örgütüne silah bırakma ve fesih çağrısı yapması üzerinden 9 küsur ay geçti. Alınan mesafe Türkiye standartlarına göre etkileyicidir.
• DEM Parti’nin Öcalan ile İmralı’da görüşmesine izin verildi,
• Öcalan silah bırakma ve fesih çağrısı yaptı,
• PKK bu çağrı üzerine Kongre toplayıp silahlı mücadeleye son ve fesih kararı aldı,
• PKK simgesel silah imha töreni düzenlendi,
• PKK devlet yeni adım atmadıkça başka silah bırakmayacağını söyledi,
• Sürecin yasal altyapısını güçlendirmek üzere TBMM komisyonu kuruldu.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” gibi eklektik bir isim bulunan Komisyonun 5 Ağustos’taki ilk toplantısına başkanlık etti. Milli Savunma ve İçişleri bakanlıklarıyla MİT’in Komisyon üyelerine son durumu anlatacağı 8 Ağustos’taki ikinci toplantı öncesi bu defa PKK’dan MHP’ye yapılan bir öneri ise, bir bebeğin doğum süresi olan 9 ayda bir başka aşamaya geldiğimizi gösteriyor.
PKK’dan MHP’ye: Öcalan Ne Olacak?
Silahlı mücadeleye son ve fesih kararının alındığı 5-7 Mayıs Kongresinin de yöneticilerinden olan PKK lider kadrosundan Mustafa Karasu Meclis Komisyonunun toplanmasının ertesi günü Bahçeli’nin 22 Ekim konuşmasını hatırlatarak şunları söyledi:
• “Bahçeli, ‘Umut hakkı devreye girer’ dedi. O zaman Devlet Bahçeli’nin sözünün üzerinde durması gerekiyor.
• “Bu sadece Bahçeli’nin verdiği bir söz değildir. Bahçeli o açıklamayı Erdoğan’la anlaşarak yaptı. Yani mevcut iktidarı oluşturan ittifakın ortak görüşüdür.
• “O zaman, şu anda devleti yöneten bu iktidarın, umut hakkı konusunda gerekeni yerine getirmesi gerekiyor.”
PKK “Sadede gelelim, Öcalan ne olacak?” diyor.
Ayrıca, Türkiye’nin bunu yapmaya mecbur olduğunu, çünkü (bana kalırsa dünyayı yanlış okuduklarını gösteren saptamayla) ulus devletin bittiğini, haklılıklarının kanıtlandığını öne sürüyor, “devlet adım atsa” bile Suriye’dekilerin silah filan bırakmayacağını öne sürüyorlar.
Ankara’ya kulak verirseniz bunlar hep PKK’nın yarım asırdır isyan ateşiyle keskinleştirdiği kendi tabanını teskin etme, “dediğimizi yaptırıyoruz” izlenimi verme manevraları; yoksa iş çoktan oldu bitti. CHP’de devreden çıkınca ortalık sütliman olacak.
Birileri, belki de herkes, doğrunun tamamını söylemiyor.
Demokratikleşme, Kürt sorunu, Anayasa
Aslında PKK’nın Kandil ve Brüksel’deki yöneticileri Öcalan’ın süreci ve örgütü İmralı’dan, Türkiye’nin sağladığı güvenlik ve orada oluşturmaya başladığı sekreterlik üzerinden yönetip sonlandırmak istediğini pek ala biliyor.
PKK’nın yarım asırdır kendi etki tabanını keskinleştirdiği ne kadar doğruysa Türkiye’de de iktidarların Türk kamuoyunu terörle mücadele ve şehitler zemininde keskinleştirdiği gerçeği de var.
İYİ Parti, “Şehitler” diyor ve Komisyona katılmıyor. DEM Parti “Kürtlerle oturup, diğerlerini döveriz” olmaz diyor, Ekrem İmamoğlu tutuklamalarına işaret ediyor. CHP “Kürt sorunu ve demokrasi birlikte” diyor, Komisyon’un en azından DEM Parti’nin uzlaşmasının aranacağı şekilde “nitelikli çoğunlukla karar” alması halinde katılacağını söylüyor ve öyle oluyor.
Öte yandan DEM Parti ile CHP, Anayasa’ya dokunulması konusunda aynı çizgide değil. Meclis Komisyonunda Anayasa’ya dokunulmamasını isteyen sadece CHP de değil.
Örneğin, değişik partilerden bakanlık, milletvekilliği yapmış 200 kadar siyasetçi, milliyetçi eğilimdeki Milli Egemenlik Platformu bünyesinde 5 Ağustos’ta yayınladığı bildiride, ismini anmadan PKK’nın “taleplerini karşılamak için Anayasa’nın değiştirilmesine” sert bir çıkış yaptı; tam metni bu bağlantıda.
Meclis Başkanının Anayasa Sözleri
Meclis Başkanı Kurtulmuş, Komisyonun açış konuşmasında, “Burada asli meselemiz hiç şüphesiz anayasa yazmak, hukuk reformu yapmak ya da tüm meseleleri bir anda çözmek değildir” dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ertesi gün, 6 Ağustos’ta Komisyonun Anayasa tartışmalarıyla ilgisi olmadığını tekrarladı. Yoksa hep gündemdeydi ve “İlk dört madde değişmeyecek” denmesine rağmen 1921 ve 1924 Teşkilatı Esasiye ruhu esas alınacaktı. Ancak Çelik, aynı açıklamasında şunu da söylüyordu:
• “Görüyoruz ki aslında komisyonun kuruluş amacının dışında bazı misyonlar yüklemeye dönük de açıklamalar yapılıyor.
• “Odak, PKK’nın feshedilmesi ve silah bırakmasına dönüktür. Onun dışındaki çerçevelerin bununla bağlantısı yoktur.”
Bununla CHP ve DEM sözcülerinin ilk toplantıda gündeme getirdiği, örneğin, AYM ve AİHM kararlarının uygulanarak Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi mahkûmların tahliyesi, haklarında kesinleşmiş hüküm olmayan belediye başkanlarının tutuksuz yargılanıp, daha önce yerlerine kayyım atanmaması gibi konuların kast edildiği görülüyor.
Bu pilav daha çok su kaldıracağa benziyor.