PKK’nın silah bırakması, Ankara’nın Zikzak politikası ve MİT’in rolü

PKK’nın ilk silahı bırakacağı gün ve yer konusunda çok sayıda haber çıkıyor. Kandil kaynaklı olduğu için en çok dillendirilen Irak’ın İran sınırına yakın Süleymaniye şehri yakınlarında kurulan bir teslim istasyonuna 11 Temmuz civarında 20-30 militanın simgesel silah bırakacağı. Hatta başlarında PKK merkez Komitesinden bir ismin de bulunacağı iddia ediliyor. Gerçi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (IKYB) merkezi Erbil ve Türkiye sınırına yakın Dohuk şehirleri yakınlarında da kurulmuş teslim istasyonları var. Teslimat buralara da yapılabilir, hatta doğrulanmayan haberler göre başlamış bile olabilir. Güvenlik nedeniyle kesin bir şey söylemiyor kaynaklar, süreç sabotaj ve kışkırtmalara açık.

Örneğin, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın 3 Temmuz’da İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Levent Ergün ile Çukurca, Hakkâri, Yüksekova hattında yani Suriye, Irak, İran sınır bölgesinde denetim yaptığı gün ABD Merkez Komutanlık (CENTCOM) kumandasındaki Orgeneral Michael Kurilla İsrail’deydi. İsrail askeri yetkilileriyle hem İran saldırısının sonuçlarını hem de “yakın ve uzak cephelerdeki” durumu değerlendirdiler.

Süreç MİT koordinasyonunda

Kalın 1 Temmuz’da da Erbil’deydi, Irak’lı Kürt yetkililerle hem Barzani hem Talabani karar alıcılarıyla görüştü. Güvenlik kaynaklarına göre, o görüşmede de İsrail-İran savaşı gölgesinde bölgede ortaya çıkan yeni durum konuşuldu.

Türkiye’nin Kürt sorununu kendi içinde, daha fazla kan dökülmeden çözmesi PKK’nın silah bırakması elbette her ülke ve çıkar grubunu memnun etmeyecek, bu açık. Birbiriyle savaş halindeki İsrail ve İran bile el altından silahlı Kürt ayrılıkçılığını destekleyegeldi; Kürdistan kurulmasını istedikleri için değil. Türkiye, Irak ve Suriye’yi sürekli diken üstünde tutmak için.

Güvenlik önlemlerinin en üst düzeyde olması doğal sayılmalı.

DEM Sözcüsü Ayşegül Doğan basın toplantısında hem devlet hem örgütün kendileriyle kısıtlı bilgi paylaştığını söylemesi dikkat çekici. Benzer sözleri AK Partililere sorduğunuzda da duyuyorsunuz.

Süreci “Güvenlik bürokrasisi” yürütüyor; Millî Savunma Bakanlığı ve MİT; koordinasyon ise MİT Başkanı Kalın’da.

Yasal süreçler ise TBMM çatısı altında; siyasi partiler silahlı işlerden uzak tutuluyor, belki doğrusu da bu.

PKK’nın silah bırakma aşamaları

DEM Parti dün akşamdan itibaren ilki tören havasında, tarihi açıdan sembolik önem taşıyacak “etkinliğine” gitmek isteyen gazetecilerden başvuru kabul etmeye başladı.

(Bu arada Halk TV ve Sözcü TV, muhabir ya da yorumcu gönderebilseler bile ekranlarına yansıtamayacaklar bu tarihi gelişmeyi; RTÜK 10 gün ekran karartma cezasını 8 Temmuz’da başlatıyor.)

Böylece PKK’nın silahsızlandırılarak parlamenter politikaya entegrasyonu, ya da başka deyişle Terörsüz Türkiye süreci yeni bir aşamaya geliyor.

İlk aşama MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te PKK lideri Abdullah Öcalan’a örgütünü feshedip silah bıraktırma çağrısıyla başlamış 27 Şubat 2025’te Öcalan’ın DEM Parti üzerinden bu çağrıya uymasıyla sona ermişti.

Zikzak politikası

İkinci aşama, 10 Nisan’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan DEM İmralı heyetini 10 Nisan’da kabulü ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yasal zemin hazırlığı verme talimatıyla başladı. PKK’nın 5-7 Mayıs Kongresinde fesih ve silahlı mücadeleye son kararı onu izledi. Bu dönem Erdoğan’ın 9 Temmuz’da DEM heyetini ikinci kabulüyle sona erecek; 3 Mayıs’ta vefat eden Önder’in yerini alan Mithat Sancar’ın Anayasa Profesörü olması önemli bir ayrıntıdır.

Üçüncü aşama PKK’nın silah bırakmasının ilanıyla başlayacak.

Siyaset kulislerinde son günlerde “Zikzak” adı takılan politika uygulamada. Siz isterseniz fermuar yöntemi de diyebilirsiniz, “Bir adım PKK’dan bir adım devletten” de.

Sembolik silah bırakma töreninin hemen ardından beklenen ise, 15 Temmuz’da TBMM yaz tatiline girmeden önce “Terörsüz Türkiye” projesinin yasal zemini için TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un bir komisyon oluşturması. Sadece DEM değil, örneğin CHP de bu komisyonun Meclis tatili öncesi kurulup, tatil boyunca da çalışmasından yana.

Kalın’ın PKK’lı muhatabı

Bu arada silah bırakma işleminin devam etmesi öngörülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçenlerde bir grup AK Partiliye, teslim alınan silahların denetime açık şekilde teknolojik yöntemlerle imha edileceğini söylediği medyaya yansıdı.

Zikzak yöntemiyle ilerlenecek ama, anlaşmanın bu olduğu anlaşılıyor: PKK’nın yeni bir adım atması halinde Ankara da bir adım daha atacak.

Silah bırakma ve fesih sürecinin Suriye’deki YPG örgütlenmesini ve bağlantılı olarak SDG’nin Şam yönetimiyle ilişkisini kapsayıp kapsamayacağı henüz belli değil.

Benim polisiye-casusiye meraklısı bir gazeteci olarak özellikle olarak merak ettiğim bir şey daha var. Bu süreci Türkiye adına kimin yürüttüğü belli: MİT Başkanı Kalın. Acaba karşı tarafta kim var? Bu süreç umuyorum başarılı olursa anlarız elbet ama ben şimdiden sormak istedim.