Bakırhan, Uçum’la sert tartıştı, PKK video sızdırdı… Süreçte sorun var

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum’un (sağda) DEM’e “siyasi tutsak demeyin” uyarısına DEM Eş Başkanı Bakırhan “siyasi rehine mi diyelim?” karşılığını, “küçük karakterli” suçlamasıyla birlikte verdi. PKK tarafından sızdırılan Karayılan’ın “savaşa devam” videosu, silah bırakma tartışmaları ve Suriye açmazı da sürecin sorunsuz olmayacağını gösteriyor. (Grafik: Diken)

Süreçte sorun var. Elbette tek başına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un DEM’e yaptığı “söyleminize dikkat” uyarısına DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın sert yanıtı değil sorunun kaynağı; ona geleceğiz birazdan. Ama o son örnek; Pazar öğleden sonra saatlerinden. Pazar günü daha erken saatlerde örneğin AK Parti MKYK üyesi Orhan Miroğlu’nun, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zafer Sarıkaya’nın “PKK silah bırakmadan Meclis komisyonu kurulmaz” ifadesine sert tepkisi vardı. Miroğlu, “Milyonlarca insanın temel hakları bir örgütün silah bırakmasına bağlanamaz” diyordu.

Peki, PKK silah bırakacak mı? Bu soruya net bir yanıt da henüz yok. PKK’nın 12 Mayıs’ta duyurduğu 5-7 Mayıs Kongre kararlarında silah bırakmadan bahis yok; fesih var, silahlı mücadeleye son verme kararı var ama silah bırakmadan bahis yok.

PKK’nın gerçekten silah bırakıp bırakmayacağı sorusu, geçen hafta, 21 Mayıs’ta PKK tarafından medyaya verilen bir video kaydıyla daha önem kazandı.

Karayılan “Savaşa devam” demiş

Video, PKK yönetiminden Murat Karayılan’ın 5-7 Mayıs Fesih Kongresinde yaptığı konuşmaydı. Karayılan, sürecin ne olduğunu tam olarak anlamasa da PKK kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın bir bildiği olduğuna inandığını söyledikten sonra sert itirazlarını sıralıyordu.

Karayılan’ın iddiasına göre “konjonktürel durum Ortadoğu ve Kürdistan’da silahlı savaş” yürütmelerine elverişliydi. Nasıl olsa -yine iddiasına göre- “yaşanmakta olan” Üçüncü Dünya Savaşının “merkezi Kürdistan” idi ve “en güçlü oldukları” bir zamanda savaşmaya devam ederlerse “destek verecek olanlar” vardı.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı, Öcalan’ın sürdürdüğü, Erdoğan’ın “En büyük eserimiz olacak” dediği, PKK’nın silahsızlandırılması yoluyla Kürt sorununa TBMM çatısı altında siyasi çözüm girişimi, resmi adıyla “Terörsüz Türkiye” sürecinin yarım asrı bulan kanlı tarihi dururken kolay olmayacağı zaten açık.

Kaldı ki, TBMM komisyonu kurulmasının silah bırakma öncesi mi sonrası mı olacağı konusunda da hem AK Parti ile MHP arasında hem AK Parti bünyesinde tem görüş birliği olmadığı anlaşılıyor.

PKK kime sinyal veriyor?

PKK tam da bu konuda diplomatik trafik hızlanmışken bu videoyu sızdırarak, fesih kararını sırf Öcalan’ın “önderlik” hatırı aldıklarını, yoksa silah bırakmaya niyetleri olmadığını mı anlatmak istiyor acaba? Bu kadar yüzeysel ve kestirilebilir bir hamle mi, yoksa bilmediğimiz etkenler mi söz konusu? Karayılan “destek verecek olanlardan söz ederken ABD’yi mi, İsrail’i mi, İran’ı mı, kimi kast ettiği açık değil, ama PKK bünyesinde bu konuda tam görüş birliği bulunmadığı açık.

ABD Başkanı Donald Trump’ın 14 Mayıs’ta Riyad’da düzenlediği ve Erdoğan’ın da ABD, Suudi Arabistan ve Suriye liderlerine telefonla katıldığı toplantı sonrası diplomatik adımlar hızlandı.

MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın 19 Mayıs’ta Şam’da Suriye lideri Ahmed Şara ile görüşmesinden bir gün sonra Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz da Vaşington’da, yeni oluşturulan ABD-Suriye çalışma Grubu toplantısına katıldı. Bu toplantıdan sürpriz bir karar da çıktı.

Zaten PKK Karayılan videosunu da aynı 21 mayıs tarihinde medyaya verdi.

ABD-Türkiye-Suriye ve Irak

Trump’ın bu kararı, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack’ı aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi olarak atamasıydı. Bu daha önce benzeri görülmemiş bir gelişmeydi. Trump Türkiye-Suriye-PKK konusunu tek elden sürdürmek istediğini gösteriyordu.

Bu gelişmelerin ardından Erdoğan 22 Mayıs’taki planlı Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına başkanlık etti; sonuç bildirisindeki 8 maddeden ilk beşi PKK, YPG ve Suriye üzerineydi. Süreçteki “her adımın takip edileceği” vurgulanıyordu ki her halde listenin başında, denetimi MİT’e verilen silah bırakma konusu vardı.

Bu görünümde kilit konumda olmasına rağmen öne çıkmayan bir de Irak var. PKK yarım asra yakın süredir Irak’ın İran sınırındaki Kandil Dağlarında üsleniyor. Anlaşma sağlanırsa, PKK üslerinin, silah depolarının ne olacağı, PKK lider kadrosunun akıbeti ve sonrasındaki siyasi ve ekonomik projeler konuları hem Irak sahnesinde cereyan edecek. Irak Başbakanı Şiya el Sudani şimdiye dek dikkatli adımlar attı.

Bakırhan-Uçum tartışması

Yazının başına dönüyoruz. Uçum, 24 Mayıs’ta X hesabında, DEM söylemini kınadı. DEM’lilerin siyasi davalardan ceza almış mahkûmlara, tutuklulara “siyasi tutsak” demesini yanlış buluyordu. “Bu ideolojik-politik ezberden ve pozitif hukuka yönelik saldırgan dilden acilen vaz geçilmelidir diyordu; “Aksi takdirde hem siyasi tutsak deyip hem hukuk reformunu konuşamazsınız. Yürürlükteki hukuku tanımayanlar pozitif hukukun değişim ihtiyacına ilişkin söz söyleme hakkına sahip olamazlar.” Uçujm, Türkiye’de siyasi tutsak yok diyor, ismini vermeden DEM’i hukuku da bilmemekle suçluyordu.

Bakırhan buna Diyarbakır’daki yerel yönetimler toplantısında sert bir yanıt verdi:

• “Bu küçük karakterli insanlarla Türkiye’nin yüzyıllık toplumsal barışı konuşulup tartışılır mı? Neymiş, ‘siyasi tutsak’ demeyecekmişiz? Ne diyeceğiz?

• “Eşya adıyla çağrılır. ‘Danışmana’ danışman diyoruz. Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a da siyasi tutsak diyoruz.

• “Sanki hukuk var, sanki insanlar düşüncelerinden, inançlarından dolayı içeride değil, sanki demokrasi var, siyasi tutsak demeyecekmişiz. Bir taraftan da haklı aslında; siyasi rehine mi diyelim o zaman?”

Daha yeni başlıyoruz, öyle görünüyor.