En önemli rakibinizi içeri atıyorsunuz.
Çıkan panikte Merkez Bankası 60 milyar dolara yakın döviz satmak zorunda kalıyor.
Turplar, heybe falan…
Dosyalara bakıyorsunuz, elle tutulur bir şey çıkmıyor.
Belediye işlerinde beklenen işler.
Ana muhalefet yüzbinleri sokaklara döküyor. Engellemeye çalışıyorsunuz olmuyor. En başta gençler 19 Mart’ın sivil bir darbe olduğunu görüyorlar.
Seçim hakları ve gelecekleri için sahaya iniyorlar.
Ekonomi zaten berbat durumda ve Şimsek programının artık sonuç getirmesi mümkün gözükmüyor.
Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar her tarafta.
Elinizde kimsenin ayrıntısını bilmediği bir Öcalan – PKK açılımı var, ona da AKP seçmeni dahil kimse sıcak bakmıyor.
Yetmiyor, İstanbul’da oldukça başarılı bir çalışma örneği gösteren Özgür Çelik’e dava açıyorsunuz.
O da yetmiyor İmamoğlu’nun Twitter hesabını askıya aldırıyorsunuz.
Bu yolla içerideki olan-biteni bir kez daha bütün dünya duyuyor ve tepki gösteriyor.
Avrupa Parlamentosu Türkiye’nin müzakere sürecinin dondurulması sürecinin devam etmesi yönünde karar alıyor. Karar ”Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik önemi hükümetin demokratik gerilemesini telafi edemez ve AB üyelik kriterleri müzakere konusu değildir” diyor.
Velhasıl-ı kelam 19 Mart beklenen sonucu doğurmadı. Ahalinin önemli bir bölümü bunun bir yolsuzluk davası olduğunu satın almadı.
Rendeli işler de iktidar partisinin çekirdek tabanı dışında makes bulmuyor.
“Muhalefeti devlet zoruyla bastırmaya çalışan bir iktidar”
Bunlar ne anlama geliyor?
İktidarın hikâyesinin bittiği anlamına geliyor.
Elimizde karşısındaki muhalefeti devlet zoruyla bastırmaya çalışan bir iktidar koalisyonu var.
Güvenlik bürokrasisi ile halkı bastırmayı seçen bir anlayış.
Altında çalışan bürokratlar bile bu devrin sonrası için endişeliler. Birçoğu sıkıntılı evraklara imza atmaktan imtina ediyor.
Hikâye bitti.
İktidar koalisyonu uzatmaları oynuyor.
MHP liderinin daha ne kadar ayakta durabileceği ayrı bir sorun.
Cumartesi günü Van’da miting var. Yozgat’tan sonra muhtemelen oldukça kalabalık olacak.
“Ahali aç”
Yaz aylarında bir süre ortalık sakinleşebilir ama sonbahar itibarı ile ahali tekrar sahaya iner.
Beştepe’de olan-bitendeki ironiyi gören var mı bilemiyorum ama 19 Mart ve akabindeki hamleler neredeyse Ekrem İmamoğlu’nu tartışmasız bir kült figürü haline getirmek için dizayn edilmiş cinsten.
Tayyip Bey’in yükselişindeki benzerlikler ise kayda değer.
Eskiden iktidar koalisyonu kimlik ve yaşam tarzı konularıyla toplumu kutuplaştırıp haftalarca oyalamayı başarabiliyordu. Bu işlerin de son kullanma tarihi bitmek üzere.
Ahali aç.
Yoksul.
Ve başına gelen bu felaketin sebeplerini görüyor.
Hikâye bitti.
Muhtemelen PKK’nın silah bırakmasının ilan edilmesi ile bir süre daha siyasal-psikolojik üstünlük muhafaza edilmeye çalışılacak.
Ama Selahattin Demirtaş, Ümit Özdağ ve Ekrem İmamoğlu’nu hapse atan bir iktidarın artık normal bir seçimde ayakta kalamayacağı anlaşılıyor.
Hikâye bitti.
AKP iktidarının en önemli iki dayanağı ekonomide büyüme ve sağlık sistemindeki iyileşmeler idi.
Artık oralardan bırakın başarı hikâyesi çıkartmayı konuşulması dahi istenmiyor.
Nitekim, hikâye bitti.
Devlet zoruyla daha ne kadar bu düzenin devamı sağlanabilir hepimiz göreceğiz.
Yoksa, hikâye bitti.