Suat Kınıklıoğlu, “Amerika’nın düşüşü” başlıklı yazısında ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna politikası üzerinden ABD’nin uluslararası sistemdeki zayıflayan konumunu ele alıyor. Kınıklıoğlu’na göre Trump’ın cehaletle harmanlanan hoyrat liderliği, ABD’nin sadece itibarını değil, küresel etkisini de hızla aşındırıyor.
ABD’nin şovmen başkanı perşembe akşam saatlerinde kendi kabilesinin sosyal medya platformu olan Truth Social’da Ukrayna’yı 3 yıldır işgal eden Putin’e “Vladimir. Dur! Her hafta 5 bin asker ölüyor. Haydi şu barış anlaşmasını tamamlayalım” mesayı attı.
Çarşı karıştı.
Seçilmeden önce Rusya’nın Ukrayna işgalini 24 saatte bitireceğini iddia eden Trump 95 gündür Ukrayna’yı aşağılayıp Putin’in bütün taleplerine evet diyerek barış görüşmeleri sürdürmeye çalışırken bir tek Putin’e yalvarmadığı kalmıştı.
Dün, onu da yaptı.
ABD’yi bütün dünyanın gözü önünde zayıf ve ricada bulunan bir aktör konumuna getirdi.
Trump için Ukrayna meselesi Zelenski’yi kameralar önünde aşağılama tiyatrosundan beri büyük bir yük ve başarısızlık sertifikası haline geldi.
Zelenskiy ve Trump
Suat Kınıklıoğlu yazdı: Amerika’nın düşüşü
Buraya barış getirmenin öyle kolay bir iş olmadığını artık görmeye başladı.
Bu yüzden bir süredir barış görüşmelerinden çekilme tehdidini savurmaya başladı. Yani tarafları baş başa bırakacağını bildirdi.
Cehalet, hoyratlık ve kriz
Trump’ın Ukrayna meselesini ele alış biçimi esasında Trump Amerikası ve uluslararası düzende ABD’nin hızlı düşüşüne yönelik çok şey anlatıyor.
Her meselede gösterdiği cehalet, kaba ve hızlı çözüm iddiası ve hoyrat yoğurt yeme biçimi artık bu yönetimin bir alamet-i farikası haline geldi.
Neredeyese 100 gündür ABD’yi yöneten bu adam, ABD’nin uluslararası sistem içerisindeki düşüşünü sadece hızlandırmadı; aynı zamanda bu düşüşün en aşağılayıcı ve utanç verici bir şekilde cereyan etmesine sebep oldu. Trump’ın yanında Çin’in otoriter yönetimi dahi daha sevecen, soğuk kanlı ve akıl dolu gözükmeye başladı.
Trump’ın seçmen kitlesi onun dört boyutlu satranç oynadığını zannededursun; Trump, Kissinger’ın dediği gibi “farkında olmadan bir devrin sonunu getiriyor”.
Netanyahu ile Gazze’de bir tatil beldesi oluşturmaktan tutun, Zelenski gibi dünyanın saygı duyduğu bir lideri kameralar önünde aşağılama girişimine kadar; Çin ile gereksiz bir gümrük tarifesi savaşından tutun Grönland ve Panama yüzünden bütün müttefiklerini karşısına almaya kadar; dünya ekonomisini durup dururken belirsizliğe ve kaosa sürüklemesinden tutun göçmenlik ve sınır polislerine sert davranmaları talimatı yüzünden ABD’nin turizm sektörünü baltalamaya kadar her alanda tam bir fecaatle karşı karşıyayız.
Üstelik giderek artan oranda demans işaretleri belirmeye başladı.
Birçok şeyi unuttuğu, hatırlamadığı ve/veya yalan söylediği anlaşılıyor.
Hem ABD’de hem de Avrupa’da bu yeni realite ile nasıl baş edilmesi gerektiği hususunda artık daha aktif bir yaklaşım sergilenmeye başladı. İlk kez Cumhuriyetçi bir kongre üyesi Rusya’yı açıkça hedef göstererek Trump’a karşı bayrak açtı.
“Anlaşmanın sanatı”nı icra ettiğini iddia eden Trump’ın bırakın anlaşmayı, uzlaşmayı sorunların gerçek boyutunu dahi doğru dürüst anlayamadığı artık gün yüzü gibi görünmeye başladı.
Trump ötesi gerçek: ABD’nin sistemsel düşüşü
Ne var ki, dünya Trump’ın utanç verici yönetim modelinin ötesinde başka bir şeyi daha gördü. Birincisi ABD’nin artık güvenilmez bir aktör olduğunu, ikincisi ABD ekonomisinin büyük bir borç batağı içerisinde olduğunu ve bunun sürdürülebilirliği konusundaki soru işaretlerini gördü, üçüncüsü ABD-sonrası uluslararası düzene geçişin Trump nedeniyle mütemadiyen hızlandığını anladı.
ABD açısından kayda geçen ise İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra şekillenen düzenin patronunun artık çaptan düştüğü, sistem içerisindeki ağırlığının ve inandırıcılığının azaldığı ve en önemlisi artık ahlaki ve moral üstünlüğünün kalmadığı gerçeğidir.
Kemerlerinizi bağlayın.
Amerika içerisinden radikal bir hamle gelmedikçe önümüzdeki hafta ve aylarda 77 milyon Amerikalının seçtiği bir şaklabanın ABD’yi daha da düşürmesini ve rezil etmesini izleyeceğiz.