Bahçeli’nin önerisi ve bir kez daha “Anayasa’da Türklük” meselesi

Makarayı biraz geri saralım istiyorum.

Türkiye’nin demokratları, Anayasa’nın 66. maddesine ilk günden beri karşıydılar; hatta, aralarında benim de yer aldığım pek çokları Kürt Sorunu’nun bir cümlelik özetinin bu maddede mündemiç olduğunu iddia edegelirler.

Zira, o maddede yapılacak bir düzenleme basit bir tadilat olmayacak, bir zihniyetin dönüşümü anlamını da taşıyacaktır.

Kendi payıma, o maddede tezahür eden zihniyet değişmeden yeni bir toplum sözleşmesinin yapılmasını mümkün görmüyorum.

66. maddeye yönelik tartışmalar düzenli aralıklarla Türkiye’nin gündemine gelirdi, demokratların talepleri bu maddenin kapsayıcı bir şekilde yeniden yazılması yönünde olsa da talepler konuşulmaz, talep sahipleri de özellikle milliyetçi kesimin hışmına uğrarlardı.

O kadar kanıksanmıştı ki, sürecin bu şekilde seyretmesinin haber değeri bile olmazdı.

Bahçeli'den CHP’ye kayyum atanacağı iddialarına tepki

Bahçeli’nin önerisi ve bir kez daha “Anayasa’da Türklük” meselesi

Mesela, 2023 seçimlerine birkaç ay kala, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 66. maddeye yönelik değişim çağrısını yinelemişti: “Herkesin kendini bu ülkenin eşit ve özgür vatandaşı hissetmesi, güçlü bir vatandaşlık anlayışının hakim kılınmasıyla mümkündür. Anayasamızın 66. maddesini, çağımızın gereği olarak, kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele almayı teklif ediyoruz.”

Babacan’ın teklifine en sert cevabıysa Cumhur İttifakı adına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli vermişti: “DEVA’nın Başkanını Türklüğün nesi ve neresi rahatsız etmektedir? Türklüğü anayasadan çıkarmayı cesedimizi çiğnemeden nasıl başaracaktır? Buna nasıl kalkışılacaktır. Zillet ittifakının her bir ortağı aynı görüşte midir?”

Aslında ne Babacan’ın Türklükle bir meselesi vardı ne de yıllardan beri bu maddeyi değiştirmeyi öneren demokratların.

Temel sorun, onyıllardır devam eden ayrımcı politikaların bu maddeden güç almasıydı.

66. madde tartışması mutat seyrinde izledi, demokratların taleplerine milliyetçiler öfkeyle mukabele ettiler ve zaten seçim geldi, Cumhurbaşkanı Erdoğan sandıktan zaferle çıktı.

Bahçeli’nin önerisi: Buradaki değişim neydi?

Cumhur İttifakı’nın seçimi kazandığı gece, Bahçeli nedense üstünde pek de durulmayan bir açıklama yaptı: “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir. Her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez.”

Buradaki değişim neydi, değişimi tetikleyen kimdi, arkasında kimler vardı, Türkiye neden ve nasıl bir değişim ihtimalinin karşısındaydı…

Ve, tabii ki, “inşallah Türkiye değişmez” deme ihtiyacı hissedildiğine göre, değişim kötü bir yönde olacaktı, yani dışarıdan gelecekti ve Bahçeli’nin temennisi bu değişimin savuşturulabileceğine yönelikti.

Bir müddet sonra “bir şey” oldu.

Bu “bir şey”in ne olduğunu bilmiyorum ama ileride bugünleri anlamak için tek yolun o şeyin ne olduğunu bulmaktan geçtiğini biliyorum.

Derken, Bahçeli, 22 Ekim sürecini başlattı.

Yetmedi, büyük bir özgüvenle başlattığı sürecin arkasında kararlılıkla durdu ve “yeni paradigmayı” ülkenin gündemine soktu.

Hastaladığında bile vazgeçmedi, sürecin akamete uğramaması için telefon diplomasisine hız verdi, eli PKK’nın feshi kongresini tarih vererek Malazgirt’te toplamasına kadar yükseltti.

Ama Bahçeli’nin beni yine de en şaşırtan tavrı, Türkgün gazetesinde yazdığı bir cümlede kendini buldu.

Doğrudan 66. maddeye referans vererek şöyle dedi: “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir.”

Bazı şeyler kendilerini varlıklarından çok yokluklarıyla gösterirler.

Edebiyattan bir örnekle açıklamaya çalışayım.

“Bahçeli’nin bu teklifine demokratlar da destek vermeli”

Reşat Nuri’nin pek bilinmeyen Kan Davası adlı romanında bir öğretmen Gençliğe Hitabe’yi okur ama okuduğu metinde sadece “asil” kelimesi yoktur, böylece manayı değiştirir ve en sert sözünü hiçbir şey söylemeden söyler.

Bahçeli’nin yaptığı da böyle; teklif ettiği cümlede, görmediğimiz şey gözümüze çarpıyor.

Başkaları farklı yorumlayabilir, altında farklı maksatlar arayabilir ama ben niyet okumadan Bahçeli’nin bu teklifine demokratların da destek vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye’nin kötü yönde değişme ihtimaline karşı iç cepheyi tahkim etme ve bazı ezberleri sorgulayarak günün gerektirdiği şekilde değiştirme konusunda Bahçeli ile benzer bir kanaate sahibim.