Savaş denilince illa devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek, birbirlerini yok etmek için silahlı mücadeleye başlamalarını anlamamak gerek. Türlü çeşitli savaş var. Soğuk savaş, psikolojik savaş, yıldızlar savaşı, sinir savaşı bunlardan sadece bazıları.
Türklerin en fazla savaştığı millet, tarih bilgim beni yanıltmıyorsa galiba Ruslar. 1677-1918 arasındaki 241 yılın 54’ü Rusya ile savaş halinde geçmiş. Bir başka ifadeyle, bu dönemde her 18 yılda bir savaş ilan edilmiş.
İkinci sırada da Yunanlılar geliyor. Yunanlılarla giriştiğimiz savaşlara son dönemde bir de harita savaşları eklendi. Başlatan da Sevilla Haritasını yayınlayan Yunan tarafı. Sevilla haritası, 2000’li yılların başında İspanya’nın Sevilla kentindeki üniversiteye mensup bir grup akademisyenin AB’nin talebiyle Türkiye, Yunanistan ve GKRY arasında Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölge uyuşmazlığının nasıl çözümlenebileceğine ilişkin yaptığı bir çalışma. Bu nedenle, adını da Sevilla şehrinden alıyor. Harita tamamıyla yunan tezleri temelinde hazırlanmış. Türkiye’nin anakarasına ne kadar yakın olursa olsun, Yunan adalarına tam deniz yetki alanları tanıyor. Burnumuzun dibindeki minicik Meis Adası, koca Türkiye’yi Antalya Körfezi’ne hapsediyor. Resmi bir niteliği olmasa da Sevilla haritası, Yunanlıların çok hoşuna giden ve sık sık atıfta bulundukları bir harita.
Türkiye, Sevilla haritasına mavi vatan atağı ile cevap verdi. İlk kez 2006 yılında deniz kuvvetlerince düzenlenen bir seminerde dile getirilen “Mavi Vatan Doktrini” Türkiye’nin Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’de ilan ettiği deniz yetki alanları anlamına geliyor. Bu doktrine göre, Türkiye’nin 783.562 km2’lik yüzölçümüne, 462.000 km2’lik deniz alanı vatan toprağı olarak ilave ediliyor. Mavi vatan taraftarlarından bazıları işi daha da ileri götürerek Ege’deki adaların hiçbirinin, hatta Girit’in bile deniz yetki alanına sahip olmadığını savunuyorlar, Kıbrıs’ın Karpat burnunu yok sayacak kadar ileri gidiyorlar.
Haritalar savaşında bir sonraki hamle yine Türkiye’den geldi. Türkiye, önce 27 Kasım 2019 tarihinde Libya ile Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin bir anlaşma imzaladı.18 Mart 2020 tarihinde de bu anlaşmadaki sınırlandırmayı içeren haritayı Birleşmiş Milletler’de kayda geçirdi. Tabii bu arada Yunanistan da boş durmadı. Mısır ile bazı bölgelerde Türkiye-Libya Anlaşması ile çakışan bir anlaşma imzaladı, kendi haritasını yayınladı.
Deniz Mekânsal Planlaması
Haritalar savaşının son perdesi, 15 Nisan’da yaşandı. UNESCO bünyesinde kurulan Oşinografi Komitesi’nin koordinasyonunda kıyı devletlerine önerilen Deniz Mekânsal Planlaması (DMP), deniz ve kıyı alanlarındaki faaliyetlerin uyum içinde yürütülmesini sağlamak amacıyla geliştirilen, bilim temelli bir planlama sürecidir. AB tarafından 2014 yılında yayınlanan bir direktifle, AB üyesi ülkeler için zorunlu hale getirilmiştir. Türkiye ve Yunanistan aynı gün Deniz DMP haritalarını açıkladılar. İşin aslını incelemek zahmetine girmeyen malum çevreler, Yunanistan’ın bu haritayla karasularını 12 mile çıkardığını, burnumuzun dibindeki adaların elden gittiğini öne sürerek yine “ver mehteri” nakaratlarına başladılar. Her şeyden önce ne Yunanistan’ın ne de Türkiye’nin hazırladığı DMP haritaları, gösterilen alanlarda egemenlik kurdukları anlamına geliyor. Nitekim Yunan Dışişleri’nce yapılan açıklamada, bu haritanın egemenlik hakkı oluşturmadığı veya kıta sahanlığı sınırı ilan etmek anlamına gelmediği vurgulanıyor. Haritada Yunanistan’ın Ege’deki karasuları genişliği de iddia edildiği gibi 12 değil, 6 mil olarak gösterilmiş. Türkiye’nin DMP haritasında ise Ege’deki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması için orta hat esas alınmış. Türkiye Anakara’sına yakın Yunan adalarına deniz yetki alanı tanınmamış. Böylelikle her iki taraf da DMP’ler aracılığıyla mevcut müzakere pozisyonlarını konsolide etmiş oldular.
Yeni bir kriz çıkmadı
DMP’lerin açıklanması İsrail, GKRY ve Yunanistan arasında elektrik bağlantısı sağlanması için deniz tabanına kablo döşenmesi, Mora yarım adasının güneyinde Türkiye ile Libya arasındaki anlaşmada kayıtlı bazı alanlarda Amerikan petrol şirketlerine sondaj lisansı verilmesiyle Ege’de gerilimin arttığı bir döneme rastladı. Mevcut olumsuz ortama rağmen DMP haritaları yüzünden yeni bir kriz yaşanacağına ilişkin endişeler yersiz çıktı. Her iki tarafın da mutedil açıklamaları ve DMP haritalarının aynı gün yayınlanmış olması Yunanistan ve Türkiye’nin gelişmelerden birbirlerini önceden bilgilendirdikleri, hatta belirli bir eşgüdüm içerisinde hareket ettikleri olasılığını akla getiriyor.
Doğru adres Lahey Adalet Divanı
Yunanistan’ın DMP’nın açıklanmasından sonra Yunan Skai televizyonuna konuşan Dışişleri Bakanı Geripetrides, Türkiye’nin tepkisi sorulduğunda, “Türkiye’nin kendi görüşleri var. Tepkiyi bekliyorduk. Eğer farklı iki görüş varsa, orta yol da vardır. Çözüm yolu da münhasır ekonomik bölge için tahkimname hazırlanmasıdır” diyerek Lahey Adalet Divanı’nı adres gösterdi.
Ege’deki sorunlar için kavga edip karakolluk olmaktansa, görüşüp anlaşarak mahkemelik olmak, sanki iki taraf için de daha hayırlı olacak gibi görünüyor.