İmamoğlu hapsedildi ama Erdoğan kazanamadı; 15 milyon oy

CHP’nin Cumhurbaşkanı Eroğan’ın karşısına çıkaracağı İstanbul belediye Başkanı İmamoğlu, diploması iptal edildikten, tutuklanıp görevden alındıktan sonra hapse de atıldı. Ama aynı gün 15 milyon kişinin oylarıyla karşı durduğu Erdoğan’ın oyunu kazandığını söylemek zor.

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hapse atılarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısında aday olması önüne -sonuncu olmasa da- son engel de çıkarıldı ama bunu Erdoğan’ın zaferi saymak mümkün değil.

“Bugün yok ettiğinizi sandığınız, yarın başa geçebilir.”Tarihçi İlber Ortaylı’nın Ekrem İmamoğlu Vakası üzerine sözleri aslında her şeyi özetliyor.

İmamoğlu’nun AK Parti döneminde yargı operasyonları ve baskı uygulamalarının simgesi haline gelen Silivri Cezaevine konduğu gün 15 milyona yakın vatandaş gidip CHP’nin kurduğu “dayanışma sandıklarında” İmamoğlu operasyonunu protesto etti; bunların sadece onda biri CHP üyesiydi.

İktidar kontrolündeki medya günlerdir İçişleri Bakanlığının koyduğu gösteri yasaklarına rağmen, polis copu, biber gazı, basınçlı suyu ve gözaltına rağmen başta İBB binasının bulunduğu Saraçhane Meydanı olmak üzere Türkiye’nin her yerinde sokaklara dökülen milyonlarca protestocuyu haber yapmıyordu. Erdoğan’a karşı 15 milyon gönüllü oyda da haber değeri görmedi. Protestoları canlı yayınlayan birkaç muhalif TV kanalı da RTÜK tarafından kapatma tehdidiyle vaz geçirildi.

Gerçekleri ne kadar saklayabilirsiniz ki?

Erdoğan’ın İmamoğlu alerjisi

İmamoğlu bir anlamda Erdoğan’ın aynadaki laik ve Atatürkçü aksi sayılabilir.

O da Karadenizli. O da insanlarla rahat ilişki kurabiliyor. O da karizmatik. Onun da ağzı iyi laf yapıyor, iyi hatip. Onun da iş dünyasıyla ilişkileri var. Yani Erdoğan için tehlikeli bir rakip.

AK Parti-MHP Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tekrar tekrar seçilebilmesini istiyor. Bunun önünde iki engelleri var.

Biri Anayasal engel; Meclis’teki 600 sandalyeden 360’ını almaya oyları yetmiyor. Açığı düne kadar terörist sayıp kapatmak istedikleri DEM Partiyle kapatmak istiyorlar.

Ama bunu başarabilseler de Erdoğan’ın karşısına İmamoğlu’nun çıkmasını istemiyorlardı.

İmamoğlu, Erdoğan’ın AK Partisini İstanbul gibi 16 milyonluk bir dünya şehrinde üç kez yenilgiye uğratmıştı. Mart 2019 yerel seçimlerinde. AK Parti ve MHP’nin itirazıyla yapılan seçim tekrarında Haziran 2019’da ve Mart 2024’te.

Kürt oyları sıkıntısı

İmamoğlu’nun Kürt seçmenle de rahat iletişim kurabilmesi Erdoğan’ın siyaseten alerjisini artıran bir durum. 2024 seçim sürecinde İstanbul’un 39 ilçe belediyesinin meclis listelerinde Kürt siyasetçilere de yer vermesi, bugün İmamoğlu hakkında açılan terörizm soruşturmasının gerekçesi yapılıyor. İmamoğlu’nu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yolsuzluk suçlamaları nedeniyle tutuklayan mahkeme, terörizm suçlamaları nedeniyle tutuklanması kararı vermeyince itiraz etmesi asıl sıkıntının Kürt meselesinde olduğunu gösteriyor.

Çelişki şu ki, hükümet bir yandan DEM Parti ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) kanallarıyla PKK ile dolaylı diyalog içinde, silah bıraktırmaya çalışıyor. 23 Mart Pazar günü Saraçhane meydanında İmamoğlu için toplanmaya çalışanlar polis copu ve biber gazı yerken, yürüme mesafesindeki Yenikapı Meydanında DEM Parti’nin yüzbinlerce kişilik Nevruz Kutlaması vardı.

Öte yandan CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı için diğer ağır topu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Saraçhane’de İmamoğlu’na destek konuşmasında Nevruz kutlamaları için kullandığı ifadeler DEM Parti’nin tepkisine yol açınca gönül almak CHP lideri Özgür Özel’e düşüyordu.

Bam teli Kürt işleriydi çünkü.

Özel ve Erdoğan’a karşı 15 milyon

Aylardır İmamoğlu’nu adeta didikleyen Hürriyet’in siyaset yazarı Abdülkadir Selvi dahi 18-23 Mart operasyonunda en büyük kaybedenin İmamoğlu olduğunu yazarken, kazananın Erdoğan olduğunu yazmamış, kazananın Özel olduğunu yazmış.

Özel krizi iyi yönetti. İmamoğlu 19 Mart’ta gözaltına alınır alınmaz İstanbul’a giderek İBB binasında adeta ikinci bir CHP merkezi kurdu. Hükümetin yasaklarına rağmen protesto gösterilerini örgütleyip halkı sokağa çağırırken -sadece CHP’lilerin katılmadığı- gösterilerin amacından sapmamasına çalıştı. İki saati bulan promptersiz konuşmaları etkiliydi. Adeta Ankara’da Genel Merkez çevresinden çıkınca eski Meclis günlerine dönmüştü.

Özel’in bu süreçte iktidar cephesinin oyununu bozan iki önemli hamlesi oldu:

23 Mart’ta tek adayın İmamoğlu olduğu ön seçime CHP üyesi olmayanların da oy kullanabileceği ikinci sandık koydurdu. Böylece İmamoğlu ile dayanışma ve Erdoğan’a karşı 15 milyonluk, daha önceden örgütlenmemiş, spontane bir potansiyeli açığa çıkardı.

CHP’ye kayyım atanarak o seçimin ve önceki kurultayın iptal edilme girişimlerini önlemek için 6 Nisan’da olağanüstü CHP kurultayı ilan etti.

Liderliğini kanıtladı.

Erdoğan kimin oyununa geldi?

İmamoğlu’nu 18-25 Mart hamlesiyle saf dışı bırakıp oyundan düşürme planı Erdoğan’ın mıydı?

Erdoğan deneyim ve kapasitesindeki bir siyasetçi, halkın tepkisini ve oy gücünü hesaba katmayan bu planın tutabileceğini nasıl, neye dayanarak düşündü?

Buna benzer bir örneği 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde görmüştük. Fethullahçılar, halkın her kesiminden askeri darbe girişimine karşı sokağa dökülenler olacağını hesaplamamışlardı.

İmamoğlu Vakası muhalif kesimdeki iki korkunun artık aşıldığını da gösterdi. Biri, “FETÖ döneminden” kalma “Silivri soğuktur” korkusu, diğeri de Gezi döneminden kalma sokağa çıkma korkusu.

Bir ihtimal daha var. Birileri, hem AK Parti, ya da Beştepe yapısından ve MHP yapısından birileri Erdoğan’a “ABD ve Avrupa Birliği Ukrayna’yla meşgulken tam sırası” cinliğiyle bir plan sundu. Bu planın MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK Açılımına da destek olacağını, tutmazsa da suçu CHP’nin üzerine atabileceklerini söyledi.

Hal böyleyse de Erdoğan, çeyrek asırdır bildiğimiz söylem-eylem tarzına uymayan bu zorlama oyun planını nasıl kabul etti?

Neticede İmamoğlu hapiste ama Erdoğan’ı kazanmış sayamıyoruz.