Abdullah Öcalan’ın yakalanma öyküsünü siyasi ve askeri perde gerisiyle anlattığım “Kürt Kapanı-Şam’dan İmralı’ye Öcalan” kitabını hazırlarken konuştuğum dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın kendisine “Biz öyle demiyoruz ama” dediğini aktarmıştı; “Bu gerilla hadisesidir.” Demirel PKK “hadisesini” tanımlarken de şimdiye dek Kürtlerin 29 kez isyan ettiğini söylüyordu; “Bu otuzuncudur.” Öcalan’ın 1999’da yakalanmasına giden birkaç aylık yolu, Büyük İskender’in Gordion Düğümünü kesmesi gibi Suriye düğümünü keserek açmıştı.
Öyküyü bilirsiniz. Büyük İskender Asya seferine başladığında, (bugünkü Ankara yakınlarında) karşısına Frig Kralı Midas’ın “Gordion Düğümü” (*) çıkarılır. Kahinler, ancak bu düğümü çözenin Asya’ya hükümdar olabileceğini söylemektedir. İskender, bir süre çözmeye çalışır, sonunda taşar, çeker kılıcını düğümü keser ve soluğu Afganistan’da alır.
Demirel’in 1 Ekim 1998’de, TBMM konuşmasında yirmi yıldır PKK liderine hamilik yapan Baas rejimini savaşla tehdit etmesi, diplomasiyle çözülemeyen Suriye düğümünü kesme operasyonuydu. Sonuç alındı, Öcalan sınır dışı edildi, yakalandı ve Demirel’in deyişiyle “otuzuncu Kürt isyanında” yeni bir perde açıldı.
Suriye düğümünü açmak
Bugün benzeri bir ikilem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısında.
Bu defa epey fazla, neredeyse yarım asırdır süren “Otuzuncu İsyanın” çözümü önünde duran bir başka Suriye düğümünü çözerek mi, keserek mi açacak?
Bu defa Türkiye öncekinden daha karmaşık bir Suriye düğümünü açmaya çalışıyor
O defa saflar daha belliydi. Yıllarca Suriye’deki Baas rejimini destekleyen Sovyetler Birliği yıkılmış, Rusya Federasyonu henüz kendisini toparlayamamış durumdaydı. Türkiye savaşla tehdit edince Öcalan yüzünden İsrail’e karşı Suriye zeminini yitirmek istemeyen İran ve Mısır devreye girip Hafız Esad’ı Öcalan’ı göndermeye ikna etti. Türkiye’nin-ABD ilişkileri bugünle karşılaştırılamayacak kadar iyiydi. Nitekim, Öcalan bir MİT-CIA operasyonuyla, Kenya’daki Yunanistan Büyükelçiliğinden uluslararası bir planlamayla çıkartılarak yakalandı ve İmralı Cezaevine kondu.
Bugün Suriye’de Türkiye’ye düşman olmayan ama son derece zayıf bir rejim var. Ülkenin Türkiye ve Irak sınır bölgesini ABD’nin DEAŞ ile mücadele gerekçesiyle desteklediği PKK’nın Suriye’deki uzantıları kontrol altında tutuyor.
PKK’nın Suriye uzantılarıysa Öcalan’ın PKK’ya “silah bırakıp kendini feshetme” çağrısını üstüne almıyor; düğüm budur.
Düğüm ABD’nin kurdurduğu SDG
Düğüm, ABD’nin kâğıt üzerinde PKK’nın -CIA raporlarıyla- uzantısı olduğu belgeli PYD ve silahlı kolu YPG ile işbirliği yapmamış olmak için 2015’te yine onlara kurdurduğu SDG’nin bu çağrıyı üstüne almamasıdır. Öcalan’ın manevi oğlu yerindeki SDG başkanı Mazlum Abdi, sanki PKK’yla ilişkisi yokmuşçasına, kendilerini bağlamadığını söylemektedir.
SDG, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’nın Suriye ordusuna katılması teklifini de kabul etmemekte, bunun için Osmanlı dönemindeki Hamidiye Alaylarını akla getirir şekilde bir Kürt Kolordusu özerkliği şartını öne sürmektedir.
Türkiye iç barışına giden yolda Suriye düğümünü açmak ihtiyacı ortada.
Oysa MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a, Öcalan’ın da örgütüne yaptığı “isyana son” çağrısının stratejik önemdeki başlıklarından biri de Suriye’de ABD ve İsrail desteğinde, PKK yönetiminde bir Kürt oluşumuna engel olmak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Öcalan’ın çağrısı ve Kandil’in ona verdiği desteğin geçerli olması için hem PKK ile bağlantılı bütün örgütleri kapsaması hem de söylemden eyleme geçmesini, yani fesih ve silah bırakma adımlarının fiilen atılması gerektiğini söylüyor.
PKK’ya Ukrayna örneği
ABD Başkanı Donald Trump’ın kendi sözünden milim sapan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky’yi Beyaz Saray tuzağına çekip ne durumda bıraktığını hep birlikte izledik. Zelensky’nin teselliyi Londra Zirvesinde arama çabasıysa Trump’ın Ukrayna yardımını askıya almasıyla sonuçlandı.
Trump, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le buluşup el sıkışmadan önce yapabileceği bütün jestleri yapıyor. Rusya’nın kazancı Ukrayna topraklarının beşte birine el koymak olacak. Trump ise, bir de Ukrayna’yı Rusya’ya karşı koruma parası karşılığımda değerli yeraltı zenginliklerine çökme peşinde. ABD, İngiltere ve Batı Avrupa’nın Ukrayna’yı NATO ve AB’ye alma vaatlerinden söz eden kalmadı.
İngiltere’nin Ortadoğu işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Hamish Falconer, 3 Mart’ta Ankara’daydı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ile görüştüler. Diplomatik kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre Suriye hükümetinin yaşatılması konusundaki görüş birliği, ayrıntılara indikçe yerini çelişkilere bırakıyor. Bu çelişkilerin başında SDG’den vazgeçememeleri geliyor; gerekçe DEAŞ ile mücadele.
Ukrayna’ya bunu yapan ABD…
Suriye düğümünü çözmeyi zorlaştırma konusunda İngiliz gerekçesi, Amerikan gerekçesiyle aynı; DEAŞ ile mücadele. Türkiye gerekirse terörle mücadelede deneyimli komando tugaylarını destek olarak gönderebileceğini hem Suriye hem de ABD ve Batılı müttefiklerine bildirmiş olduğu halde.
Bu bakımdan Suriye’de bir Kürt oluşumuna kendi güvenlik çıkarları için ihtiyaç duyduğunu gizlemeyen İsrail çok daha tutarlı.
Peki, Ukrayna’yı böyle satan ABD, Suriye’de -velev ki DEAŞ gerekçesiyle- PKK-bağlantılı SDG’nin arkasında ilelebet duracak mı? Kandil’deki PKK yöneticileri SDG’yi kalkan gibi kullanırken Ankara’nın Suriye düğümünü açmak için gerçekten ilelebet çözmeye çalışacağına mı inanıyor? Erdoğan’ın “Yarın terör örgütlerini destekleyen güçlerin çıkarları değişip bölgeden çekildikleri zaman baş başa kalacağımızı kimse unutmasın” demesi tam da buna işaret ediyor.
Bahçeli’nin çağrısına yanıt verirken Öcalan’ın yaptığı özeleştiriyi serinkanlılıkla değerlendirmek gerekiyor. Otuzuncu isyan Türkiye’ye başta on binlerce can kaybı olmak üzere çok pahalıya mal oldu. Artık buna son vermek gerekiyor. Bunun için Suriye düğümünü ister çözmek ister kesmek ama bir şekilde açmak gerekiyor.
NOT
(*) Dönemin zengin arkeolojik kalıntıları bugün Ankara’nın 90 kilometre kadar batısında, Polatlı’ya bağlı Yassıhöyük köyünde, yanı tümülüsün bulunduğu orijinal yerinde kurulu Gordion Müzesinde sergileniyor. Bir tatil gününü geçirdiğinize değecek güzellikte bir müzedir, hararetle öneririm.