Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan dün başında Mehmet Nuri Ersoy’un bulunduğu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yangınında 78 kişinin öldüğü Grand Kartal Otelini bir an önce yıktırmak peşinde olduğunu iddia edince içim acıdı. Aklıma ilk gelen ise 32 yıl önce bugün öldürülen gazeteci Uğur Mumcu oldu.
Mumcu evinin önüne park ettiği otomobiline yerleştirilen bomba ile öldürüldükten sonra, etrafa saçılan enkaz ve belki de bedeninden parçalar, yani suç kanıtları güvenlik şeridiyle kapatılmak yerine, sokak süpürgesiyle “temizlenmiş”, yani yok edilmişti. Bugün ailesi ve bizler hala Uğur Mumcu cinayetinin yasını tutuyor, onu gerçekte kimin öldürttüğünü ve öldürdüğünü öğrenmeye çalışıyoruz.
Belediye Başkanının iddiasına göre, Ersoy’un yönettiği Turizm Bakanlığı, başında Murat Kurum’un bulunduğu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hazırladığı “ağır hasar” ön raporuna dayanarak yanmış binayı bir an önce yıktırmak istemektedir.
Durum buysa, bunun adı, soruşturmalar daha tamamlanmadan kanıtların karartılıp yok edilerek gerçek sorumluların yargı önüne çıkartılmasını engellemek çabasıdır.
Belediye Başkanı Özcan’ın bu faciadaki açıklarına birazdan geleceğim, ama sırayla gidelim.
Turizm Bakanı ve şirketi
Dün yeni yargı paketini ilan ederken cezasızlıktan söz eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan istifa etmeyen Turizm Bakanı Ersoy’u neden hala o koltukta tutuyor?
Bakanlığı tarafından son bir kaç yıldır yangın dahil, denetim yapılmadığı anlaşılan -halen gözaltında- Halit Ergül’ün Grand Kartal Oteline, şirketi ETS müşteri sağlamaya devam etmiş. Yani Bakan Ersoy bundan para kazanmış. Yangın denetimi yapılmayan Otel’i hangi sigorta şirketi, nasıl sigorta etmiş, o da ayrı konu. Ama yakınları ölen insanlar, denetim yapılmamış otele nasıl müşteri gönderirsiniz diye dava açsa, karşılarına çıkan tur operatörlerinden biri de ETS ve dolayısıyla Bakan Ersoy olmayacak mı?
Erdoğan, soruşturmanın selameti açısından da Ersoy’u görevden alıp soruşturulmasına izin verse, ETS’ye kayyum atanmasına izin verse halkın gözünde küçülmez, tam tersine takdir edilir.
Yangın faciasında Şehircilik Bakanlığının da en azından İl Müdürlüğü düzeyinde sorumluluğu var ki bu durum da Bakan Kurum’un bir şeyler söylemesini gerektiriyor.
Ama Turizm Bakanı bu faciadan hiç bir şey olmamış gibi sıyrılırsa, bunun etkisi Cumhurbaşkanına da yansır.
Gelelim Belediye Başkanına…
Özcan’dan çelişkili açıklamalar
Facianın bütün sorumluluğunu CHP’li Belediye Başkanı Özcan’a yıkma çabasında, Hürriyet, Milliyet, Yeni Şafak ve Türkiye’nin de daha objektif sorgulamaya başlaması ardından AK Parti’ye yakın medya kampında Sabah ve Akit kaldı yalnızca.
Ama Bolu’nun Büyükşehir olmamasından kaynaklanan nedenlerle hakkındaki suçlamaların bir kısmı boşa düşen Özcan’ın da bazı noktalarda bu faciada açık verdiği görülüyor.
Örneğin, Grand Kartal oteli yetkilisinin önce Belediyeden yangın denetimi talep edip hataları görüldüğünde geri çekmesine dair bir işlem yapılmaması ciddi bir sorun. Özcan, bu konuda “yetkim yoktu” derken açık veriyor. Bakanlığa ihbar ya da Savcılığa suç duyurusunun yetkisi olmaz; herkes bunu yapabilir.
Bolu faciası tekrarlanmamalı
Bu çerçevede CHP lideri Özgür Özel’in sorumluların “hangi partiden olursa olsun” saydamlıkla soruşturulmasını istemesi doğru tutum ve bu konuda CHP’de de belli kuşkuların olduğunu gösteriyor.
Bolu faciasında yüksek can kaybının otel işletmecisinin küçük masraflardan dahi kar hırsıyla kaçınması ve bu durumun kamu denetiminden kaçırılmasından kaynaklandığı ortada.
Sadece işletmecinin suçu da değil, ki burada da gözler Bakanlığa dönüyor. Türkiye’deki 16 kayak merkezinden sadece üçünde acil yangın müdahale birimi bulunduğunu dahi bu facia nedeniyle öğrendik: Bursa-Uludağ, Kayseri-Erciyes ve Kahramanmaraş-Yedikuyular.
Okul yarıyıl tatilinden istifade diğerlerine müşteri kabulüne devam ediyordur ETS ve diğer turizm şirketleri tahmin ederim.
Bu kez muhalefetten önce AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler’in araştırma önergesi vermesi de olumlu. Ama Turizm Bakanı o koltukta oturdukça Meclis Araştırması üzerinde de gölgesi kalacak gibi.