“Evet, ortaklıkla ilgili bir teklif aldık ama bunu düşünüyoruz, değerlendiriyoruz. Yani ne olur ne biter diye bakıyoruz buna...”
Fidan, hemen ardından “şu anda” örgütten hiçbir ülkeye “üyelik” daveti gitmediğini de vurgulayarak şöyle konuşuyor:
“Yani BRICS yeni üye alamıyor şu anda. Ortaklıkla ilgili yeni bir sistem getirmiş durumda. Çünkü kurumsallaşmasını tamamlamadan üyelik mekanizmasına gitmenin daha sonra pratikte büyük bir zorluk getireceğini kendileri de biliyor.”
ERDOĞAN NE DEDİ?
Türkiye’nin, başını Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan’ın çektiği bu örgüte üyeliği konusunda aylardır kopan büyük gürültüden, tartışmalardan sonra, sonunda BRICS’ten davet geldiğinde Dışişleri Bakanı’nın “Düşünüyoruz, değerlendiriyoruz, bakıyoruz...” şeklinde konuşması dikkat çekici değil midir?
Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Brezilya’da bu konuda yaptığı açıklamayı hatırlatma ihtiyacını da duyuyor.
Erdoğan, G-20 Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Rio de Janeiro’da geçen salı günü düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye’nin BRICS grubundan yapılan ortaklık teklifini kabul edip etmediği” yolundaki bir soru üzerine şöyle konuşmuştu:
“Şu an itibarıyla BRICS konusunda ekiplerimiz, arkadaşlarımız çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalışmalarımızı belli bir noktaya getirdikten sonra gerekli olan cevabı BRICS Başkanlığı’na vereceğiz.”
BRICS dönem başkanlığı bu yıl sonuna kadar Rusya’nın sorumluluğunda bulunuyor. Davet mektubu da bu konumuyla Rusya’dan gelmiştir. Başkanlık yılbaşında 2025 dönemi için Brezilya’ya geçecektir. Bu durumda Türkiye’nin resmi yanıtını BRICS Başkanlığı’na bildireceği tarih, yanıtın adresini de belirleyecektir.
ANKARA NEDEN BU KADAR ÖLÇÜLÜ?
Hem Erdoğan hem de Fidan’ın ifadelerine baktığımızda, ilk bakışta, dönem başkanı Rusya’nın davetine hemen yanıt verilmesi yönünde bir hava gözlenmiyor.
Daha ilginci, her ikisinin de seçtikleri sözcüklerde davetin gelmesinden dolayı bir memnuniyet ifadesi de yok. Aksine kontrollü, rengini belli etmeyen nötr bir ton hâkim bu açıklamalarda.
Peki neden böyle?
Gelen davet “tam üyelik” değil de bunun bir altındaki “ortaklık” statüsünde olduğu için olabilir mi?
FİDAN: ‘AB’NİN KURUMSALLAŞMASI BRICS’TE YOK’
Ancak Fidan’ın dikkat çektiği üzere, yalnızca Türkiye değil bütün başvuru sahiplerine yapılan standart bir uygulama söz konusu burada.
Bakan, TBMM Komisyonu’ndaki açıklamaları sırasında geçmişte BRICS’e tam üyelik gibi bir hedeften söz etmediğini ima ederek, “Biz ilgimizi ifade ettiğimizi söyledik. Kaç defa söyledim ben, ‘İlgi duyuyoruz’ dedim. Bu ilgiyi de karşı tarafa ilettik, yani ilgi duyduğumuzu, BRICS ile beraber çalışmak için...” diye konuşuyor.
Fidan, ardından BRICS’i AB ile kıyaslayıp “Avrupa Birliği’nin kurumsallaşması burada yok. Derinleşmesi burada yok. Birliği burada yok. İşleyişi de burada yok, bunu biliyoruz. Bunun burada olması mümkün olacak mı? Zor ama burada bir dünya oluşuyor, bir tartışma var, alternatif ekonomik düzenler aranıyor...” diye konuşuyor.
Hatta Dışişleri Bakanı’nın, örgütü AB ile kıyaslayarak BRICS’e dönük beklentileri belli ölçülerde aşağı çektiğini de söylemek mümkün
TARTIŞMAYI PUTİN’İN DANIŞMANI TETİKLEDİ
Evet, Fidan, BRICS’e tam üyelik hedefinden söz etmese de bunu ortaya atan ve tartışmanın biraz kızışmasına da yol açan Rusya’nın tutumu oldu.
Geçen 4 Eylül’de TASS Ajansı’na “Türkiye tam üyelik başvurusunda bulundu” diye açıklama yapan kişi, Putin’in sağ kolu olan dış politika danışmanı Yuri Uşakov’dan başkası değildi.
Bunun öncesinde Fidan’ın 11 Haziran tarihinde Kremlin’de Putin ile Türkiye’nin BRICS ile işbirliği meselesini de konuştuğu görüşmede, masada Rusya liderinin yanında oturan kişi Uşakov’du.
Uşakov’un Bloomberg’ün aynı konuda benzer içerikteki bir haberiyle de örtüşen açıklamasının ardından, bu konudaki tartışmalar terminoloji olarak daha çok “üyelik” üzerinden yürümüştü.
Gelgelelim, 22-24 Ekim tarihleri arasında Rusya’nın Kazan kentinde yapılan BRICS Zirvesi’nde alınan kararla bu aşamada yeni başvurucular için yalnızca “ortaklık” statüsü tanınması kararlaştırıldı.
Resmen açıklanmamakla birlikte ilk aşamada da Türkiye’nin de aralarında olduğu 13 ülke hakkında prensip olarak “Ortak Ülke/Devlet” (Partner State) statüsü kararı alındı.
Moskova, Ankara’ya davetini Kazan’da alınan bu karar çerçevesinde iletti. BRICS’e “ortak” olarak davet edilmesi kararlaştırılan 13 ülke şunlar: Beyaz Rusya, Bolivya, Cezayir, Endonezya, Kazakistan, Küba, Malezya, Nijerya, Özbekistan, Tayland, Türkiye, Uganda, Vietnam...
TAM ÜYELER TÜRKİYE’NİN ORTAKLIĞI İÇİN KARAR ALACAK
Şimdi bundan sonraki prosedüre ilişkin ilginç bir noktaya dikkat çekelim. Çünkü Türkiye kendi başvurusu üzerine aldığı davet mektubuna -muhtemelen- olumlu yanıt verdiği takdirde, BRICS üyeleri bu yanıt üzerinden Türkiye’nin ortaklığa kabulüyle ilgili nihai bir karar vereceklerdir.
Yani, BRICS’e “ortak ülke” statüsünde kurumsal ilişki kurabilmek için geçilmesi gereken bir aşama daha söz konusudur.
Meselenin bu yönü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Kazan Zirvesi’nden sonra, geçen 30 Ekim’de Hürriyet’ten Hande Fırat’a yaptığı açıklamada vurgulanmıştı.
Lavrov açıklamasında, “ortak ülkeler” statüsüne atıfla şöyle demişti:
“Türkiye’nin BRICS’in daha da geliştirilmesine önemli katkı sağlayacak güçte olduğundan eminim. Türkiye’nin BRICS’e katılımının parametrelerine ilişkin karar, oybirliği temelinde ve tüm BRICS ülkelerinin ve Türkiye’nin egemen tercihine saygı gösterilerek verilecek.”
Türkiye ile ilgili kararı “oybirliği” temelinde vermek durumunda olan BRICS’in dokuz tam üyesi şunlar: Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Afrika, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Etiyopya...
BÜTÜN YOLLAR BATI’YA MI ÇIKAR
Bundan sonraki aşamada Ankara’nın Rusya’nın resmi davetine vereceği yanıtı beklememiz gerekiyor. Ancak BRICS ile işbirliği yapma arzusunu örgüte bizzat Türkiye bildirdiğine göre, “tam üye” statüsünde olmasa da gelen “ortaklık” davetine olumsuz yanıt verilmesi gibi bir ihtimal, bu noktadan sonra çok gerçekçi görünmüyor.
Ancak yine de BRICS konusunda ilk dönemdeki kısmen heyecanlı ruh hali de gözlenmiyor Ankara’da.
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kazan Zirvesi sonrasında, 28 Ekim’de “Ülkemizin BRICS ile gelişen münasebetleri mevcut angajmanlarımızın alternatifi asla değildir ve olamaz. Türkiye tüm bu platformlarda NATO müttefiki ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri yürüten ülke kimliğiyle yer almaktadır” şeklinde yaptığı çıkış, BRICS konusundaki beklentilerde vitesi düşüren bir çizgiyi gösteriyor.
Şimdi önümüzdeki günlerin kritik sorusu, Ankara’nın Rusya’dan gelen davet üzerine “düşünüp, değerlendirip, baktıktan sonra” yanıtını BRICS’e ne zaman bildireceğidir.