Hakan Fidan’ın Ahmed Şara’ya bakışı

DIŞİŞLERİ Bakanı Hakan Fidan, bugün Suriye Cumhurbaşkanı makamında oturmakta olan Ahmed Şara’ya bakışını anlatırken, ilk başta geçen aralık ayı öncesindeki unvanı ile Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) liderindeki değişime dikkat çekiyor ve şöyle diyor:

“Tabii bu hemen olan bir değişiklik değil. Yani ben Ahmed Şara’nın yıllar içerisinde gerçekten belli konularda olumlu yönde değişikliğine hep şahit olmuşumdur. Yani etrafındaki olaylardan hep ders çıkartan bir insan...”

Fidan, ardından Şara’nın geçirdiği değişim sırasında bir Müslüman olarak yaptığı muhasebenin altını çiziyor:

“Şimdi İslami gelenekten gelen birisinin başka İslami grupların hareketlerine baktığı zaman, El Kaide, DEAŞ gibi mesela; şimdi bunlardaki yanlışları görmemesi mümkün değil bir Müslümanın... Eğer bir Müslüman bunlardaki yanlışları görmüyorsa, kendisi başka bir psikolojik durum içerisindedir. Aklı olan herkes bunu görür ve onlardan kendini uzaklaştırmaya başlar. Bence böyle bir dönem yaşandı.”

‘DEVLET YÖNETİMİ TEK BAŞINA İDEOLOJİ İLE OLACAK İŞ DEĞİL’

Dışişleri Bakanı’nın geçen ayın sonunda El Cezire’nin Arapça kanalına verdiği kapsamlı mülakat, kendisinin ve bu çerçevede daha önce başında bulunduğu Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, Ahmed Şara ve HTŞ ile ilişkisinin perde arkasına ilişkin birçok ilginç bilgiyi açığa çıkarıyor.

Fidan, önce iç savaş sırasında Suriye’nin kuzeyinde muhalefetin kontrolü altındaki bölgede 5 milyondan fazla insanın yaşamasının Türkiye’ye dönük bir göç dalgası ihtimalini ortaya çıkardığını anlatıyor. Daha sonra, bu ihtimali önlemek için muhaliflerin kontrolündeki söz konusu bölgelere destek götürüldüğünü belirtiyor.

Burada en kilit bölge, 3 milyondan fazla insanın yaşadığı Hatay’a bitişik İdlib olmuştur. İdlib’te sahayı kontrol eden örgüt Şara’nın liderliğini yaptığı HTŞ’ydi. Şara, aynı zamanda 2017 yılında İdlib’te HTŞ’nin güdümünde “Ulusal Kurtuluş Hükümeti” adı altında bir sivil idare de kurmuştu.

Fidan’a göre, İdlib’deki konumu, Ahmed Şara’yı burada yaşayan nüfusun günlük yaşam sorunlarıyla ilgilenmek durumunda bırakmıştır:

“Dört milyon insanın günlük yaşam problemleri var. Elektrik, su, mahkemeler, eğitim, sağlık, ulaştırma, yol, ev yapımı... Bütün bunlara siz ideoloji ile elinizde Kalaşnikovla cevap veremezsiniz. Bu insanlara ekmek götürmeniz lazım, yol yapmanız, ev yapmanız lazım. Şikâyet ediyorlar kapınıza, çocuklarına iş bulmanız lazım, ceplerine para girmesi lazım. Bu devlet yönetimi ideoloji ile tek başına olacak iş değil. Bence bu noktada İdlib’te geçen yıllarda çok fazla fayda gösterdi.”

“ŞARA’YA CUMHURBAŞKANIMIZIN HAYATINDAN ÖRNEKLER VERDİK”

İşte bu noktada, Fidan’ın sözleriyle Türkiye’nin Şara’ya telkinleri devreye giriyor:

“Tabii Türkiye’nin telkinleri bu noktada önemli. Eğer şimdi radikal bir dili, uluslararası cihadı savunan bir dili devam ettirirseniz, diğer örgütlerin başına gelenler ortada. Başta Türkiye olmak üzere herkes buna karşı çıkıyor. Bence bu noktada iyi bir dönüşüm hikâyesi var. İnşallah bu dönüşüm hikâyesi bütün Suriye için hayırlı olur.”

Mülakatın önemli bir noktası, Arap gazetecinin Şara’daki dönüşümle Türkiye’deki AK Parti tecrübesi arasında paralellik kurması ve “Suriye bundan faydalandı sanki. Sizce doğru bir tespit mi bu?” sorusunu yöneltmesidir. Fidan “Doğru...”diye söze giriyor ve şöyle konuşuyor:

“Ahmed Şara ile yoğun temaslarımız döneminde her seferinde Türkiye’nin tecrübesini, yani İslam, demokrasi, halka hizmet, temel hizmetler, belediye hizmetleri, bütün bunları dilimiz döndüğünce anlattık. Cumhurbaşkanımızın kendi hayatından örnekler verdik. Burada ideolojik olmakla, dindar olmakla halka hizmet arasındaki denge nedir, siyaset nerede devreye girer, nerede girmez? Bütün bu hassas konuları açıkçası buluşmalarımızda bizler arkadaşlarımıza anlattık.”

Fidan’a göre, Şara’nın bir vasfı, dini kaynaklar açısından gelenekle bugünün dinamikleri arasında kurduğu dengedir:

“Kendisi de zaten çok akıllı, zeki bir insan. Dünyayı okuyor, gelişmeleri okuyor, geleneği okuyor. Geçmişteki sahih İslami kaynaklar ne söylüyor. Günümüzün İslami dinamikleri ne söylüyor? Bence bunları çok iyi görüp dengede tutabilen biri.”

ŞARA İLE İLK TEMAS İDLİB’E GEÇTİĞİNDE KURULDU

Şimdi mülakatın en kritik sorularından birine gelelim. El Cezire muhabiri soruyor:

“Sayın Şara ile ilk defa ne zaman tanıştınız ya da ne zaman görüştünüz?”

Fidan, “Yani herhalde İdlib’e geldiği yıllarda olsa gerek” diye yanıtlıyor.

Şara, 2003 yılında ABD’ye karşı direnişe katılmak üzere Irak’a gidip, 2006 yılında yakalanıp buradaki ABD hapishanelerinde yaklaşık 6 yıl geçirdikten sonra 2011 yılında Suriye’ye dönmüştür. Şara, dönüşünün ardından 2012 yılında Irak El Kaidesi’nin Suriye uzantısı olarak El Nusra örgütünü kurduğunu açıklamıştır.

HTŞ lideri, iç savaşta Esad rejimine karşı savaşmış, ancak 2016 sonunda Halep’in düşmesi ve muhalefetin rejime karşı yenilgisiyle birlikte, kalıcı olarak silahlı muhalefetin kuzey batıdaki  son kalesi İdlib’e geçmiştir.

Şara, sonrasındaki dönemi yerleşik olarak İdlib’de geçirmiştir. Önce 2016 yılında El Kaide’den ayrıldığını ilan ederek “Fetih El Şam Cephesi” örgütünü kurmuş, ertesi yıl yine El Kaide’ye tavır alarak bu örgütü yeni bazı katılımlarla kuruluşunu ilan ettiği HTŞ’ye dönüştürmüştür. Şara, aynı yıl İdlib’te “Ulusal Kurtuluş Hükümeti”ni de kurmuştur.

Gelgelelim, El Kaide geçmişinin gölgesi Şara’nın üzerinden kalkmamıştır. Bunun nedeni, 2012 yılında El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’nın kuruluşunu duyurduğunda, bu örgütün BM Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından kendisiyle birlikte terör örgütleri listesine dahil edilmiş olmasıdır.

Şara’nın 2017 yılında kurduğu HTŞ de El Nusra’nın devamı olduğu gerekçesiyle 2018 yılında yine BMGK’nın terör listesine alınmıştır. Hâlâ bu listededir. Türkiye de aynı yıl HTŞ’yi terör örgütü olarak tanımıştır.

Şara’nın Esad rejimini devirip Cumhurbaşkanı olduktan sonra karşısındaki en önemli sorunlardan biri, BMGK’nın listesinden çıkabilmektir. Bunun için Güvenlik Konseyi’nin veto yetkisine sahip olan 5 daimi üyesinin ortak bir tutum geliştirmeleri zorunludur.

ŞARA’YA MİT’TEN MESAJ: ‘EL KAİDE İLE BÜTÜN BAĞLARINI KES”

Fidan’ın 6 Mart tarihinde İngiltere’nin prestijli gazetesi Financial Times’da (FT) yayımlanan “Eski istihbarat şefi, Türkiye’nin dış politika hedeflerini şekillendiriyor” başlıklı yazıda da Fidan-HTŞ ilişkisinin başlangıcına dair verilen tarih 2017’dir.

FT’nin Fidan’la yaptığı mülakattan alıntıların da yer aldığı bu yazıda, kendisinin Şara ile ilişkisinin kurulmasının HTŞ’nin İdlib’de kontrolünü tesis etmeye çalıştığı 2017 yılında gerçekleşen gizli bir toplantıya kadar gittiği belirtiliyor. Gazeteye göre, bu görüşmede Fidan HTŞ liderine “El Kaide ve DEAŞ gibi aşırılıkçı gruplarla bütün bağlarını kesmesi” tavsiyesinde bulunmuştur.

FT, ardından Fidan’ın ağzından şu sözlerini aktarıyor:

“Bu yoldan gitti. Şara şimdi meseleleriyle uğraştığı toplumu daha iyi kavrıyor. İdlib’deki temel hizmetlerin sunulmasında edindiği tecrübe kendisine hayatın sadece savaştan ibaret olmadığını öğretti.”

FİDAN: ‘DEAŞ’A KARŞI BERABER SAVAŞTIK’

Fidan’ın başında bulunduğu MİT ile HTŞ’nin ilişkisinin çerçevesi yalnızca HTŞ’nin dönüşümüyle sınırlı kalmamıştır. Tarafların aynı zamanda DEAŞ gibi örgütlerle mücadelede yakın bir işbirliğine gittiklerini yine Fidan’ın açıklamalarından öğreniyoruz.

Bu konudaki önemli bir beyanını biraz geriye giderek, 7 Ocak’ta CNN Türk’te Ahmet Hakan’a verdiği mülakatta bulabiliriz. Dışişleri Bakanı, Ahmet Hakan’ın bir sorusu üzerine Suriye’deki yönetimin DEAŞ konusunda Türkiye gibi düşündüğünü belirterek, şöyle konuşmuştu.

“Aynen, aynen. Bizim gibi, yani ben canlı şahidiyim. Benden daha iyi kimse şahitlik edemez buna.”

Hakan “Neden sizden daha iyi kimse şahitlik edemez” diye sorduğunda, Fidan şu yanıtı veriyor:

“Çünkü DEAŞ’a karşı beraber savaştık onlarla...”

Fidan, ayrıca bir başka soru üzerine Şara’yı “kesinlikle yetenekli ve kabiliyetli” bulduğunu kayda geçiriyor, şöyle diyor:

“Liderlik özelliği var. Genç yaşında bunu ortaya koymuş bir şahsiyet. Ve bunu gittikçe ilerletmiş durumda. Sadece savaşta ve mücadele alanında değil, İdlib’te geçirdiği yıllarda halka hizmet, altyapı, üstyapı, sivil vatandaşların sorunlarını çözme, farklı siyasi bakış açılarını bir araya getirip uzlaştırmayla ilgili yetenek. Zaten bir siyasetçinin, siyasi liderin en önemli yeteneği farkı, siyasi, kendi ekibinizde de olsa farklı düşünen insanlar var, onları bir arada tutup o görüşü ilerletmek.”

İLİŞKİYİ BÜTÜN BOYUTLARIYLA ANLAMAK

Türkiye’nin Suriye’de yeni dönemde oynamakta olduğu rol, hem iç kamuoyunda ve siyaset çevrelerinde hem de uluslararası alanda yakından izleniyor ve tartışılıyor.

Türkiye’nin 2017 sonrasında HTŞ ile yürütmüş olduğu ilişki, kuşkusuz Suriye’de rejim değişikliğine uzanan uzun süreçte hadiselerin akışının gerisindeki kayda değer dinamiklerden biriydi. Bu faktör, aynı zamanda Türkiye’nin bugün Suriye’de oynadığı rolün kritik bir zeminini de oluşturuyor.

Fidan’ın MİT Müsteşarlığı dönemindeki tecrübesine dayanarak yakın zamanda yaptığı bu gibi muhtelif açıklamalar, bir dönem gizlilik perdesi arkasında Ahmed Şara ile yürütülen ilişkinin bugün bütün boyutlarıyla anlaşılması bakımından önem taşıyor.

Not: Dışişleri Bakanı Fidan’ın daha önceki açıklamaları çerçevesinde geçen 26 Aralık’ta bu köşede çıkan “Türkiye’nin HTŞ ile İlişkisi En Sonunda Aleniyet Kazanırken” başlıklı yazımız, bugünkü yazımızla bir bütünlük oluşturmaktadır.