Özel’den Erdoğan’a: yeniden aday olmak istiyorsa son tarih Kasım 2025

CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı seçimi için mevcut koşullarda bir daha aday olamayacağını ama olmak istiyorsa uzlaşmak için kendilerine geleceği son tarihin Kasım 2025 olacağını söyledi. YetkinReport’un sorularını yanıtlayan Özel, “Kasım 2025’ten sonra gelmesin. Biz iktidara yürüyoruz. İki buçuk yılı dolana kadar varız, sonra yokuz. İki buçuk yıl bizden, iki buçuk yıl sizden. Bu duyduğumuz özgüvenin işareti” diye konuştu.

CHP tarihine, Bülent Ecevit’ten sonra partiyi iktidara taşıyan genel başkan olarak geçmek istediğini söyleyen Özel, son anda penaltıyı kendisi atmak gibi niyet taşımadığını, o anda kim hazırsa onun cumhurbaşkanı adayı olacağını, buna da kendisinin değil, yeni tüzüğe göre parti kurullarının karar vereceğini söyledi.

Tüzük Kurultayında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın çıkışına da açıklık getiren Özel, “Hata bizde, kasıt yok ama hata var. Konuştuk. Kırgınlık yok” dedi.

Özel’in sorularımıza yanıtları şöyle:

 Erdoğan’ın adaylığı konusu

Erdoğan bir daha aday olabilir dediniz diye eleştiri alıyorsunuz. Neden bunu söyleme ihtiyacı duyuyorsunuz?

Eleştirileri şaşırarak izliyorum. Geçen yıl Yüksek Seçim Kurulu Erdoğan’ın bunun ikinci dönem olacağını karara bağladı. Anayasa iki dönem diyor, yani 5 yıl normal akışıyla biterse bir daha aday olması mümkün değil. İkinci dönemi olduğu için Meclisi kendi feshetse de bir daha aday olamaz. Ancak meclis seçime karar verirse, Anayasa’nın 116’ıncı Maddesi, 1 sefere mahsus aday olabilir diyor. Meclis kararı alma girişimi olursa AK Parti artı MHP’nin 330 civarında oyu var, ama 360 oy gerekiyor. Yani yapamıyorlar. Bunun için bize gelmeleri gerekiyor.

Üç ay kala gelmesinler

Ama siz de Anayasa’ya rağmen olabilir diyorsunuz. Çelişki değil mi?

Sorun da orada. Tabanımız da muhalif seçmen de bize erken seçim çağrısı yapıyor. Yapıyoruz. Ama bir yandan erken seçim isteyip diğer yandan aday olmasın demek çelişiyor, çünkü 116’ıncı maddeye göre meclis karar verirse seçime aday olabiliyor. Bence (Erdoğan’ın) geçen seferki adaylığı anayasaya aykırıydı ama YSK bu konuda bir karar verdi ve biliyorsunuz bu kararlar kesin. Ayrıca geçen sefer aday olunca siz onun karşısına aday çıkarırsanız seçmen olarak sandığa gider oy kullanırsanız, artık onun ikinci dönem olduğunu siz de kabul ediyorsunuz. Bu durumda ikinci dönemde iken kendi isteğiyle değil ama Meclis erken seçim kararı alırsa bir kez daha aday olabiliyor anayasa bu konuda çok açık. Biz zaten bu beş yılın tartışmalı olduğu görüşündeyiz. Ama bize seçimin normal süresine üç ay kala altı ay kala gelmeyin diyoruz.

Son tarih Kasım 2025

Siz ne diyorsunuz?

Diyoruz ki gelin bu beş yılı ikiye bölelim; iki buçuk bizden, iki buçuk sizden. Gelin diyorum, iki buçuk yılınız dolunca getirin Meclis’e seçime gidelim. Bu da Ekim 2025’e geliyor. Diyoruz ki, aday olmak istiyorsa Sayın Erdoğan bize Kasım 2025’ten sonra gelmesin. O olmaz. İki buçuk yılı dolana kadar varız, sonra yokuz.

Bu biraz bahis oynamak gibi olmuyor mu?

Bu özgüvenimizin göstergesi oluyor. Biz kendimize güveniyoruz. O da kendine güveniyorsa gelsin. Eylül’de, Ekim’de gelsin ama Kasım’dan sonra gelmesin.

CHP anketlerde nasıl?

Özgüven dediniz ama örneği MetroPoll anketinde geriye düşmeye başladığınız görünüyor. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?

MetroPoll köklü bir kuruluş; orada bir örneklem hatası olabilir diyor sorduğumuz arkadaşlar. Olabilir bazen, normaldir. Sonraki aylarda düzeldiğini göreceğine inanıyorum. Çünkü, bakın, 7 anket var elimizde, düzenli baktığımız. Beşinde AK Parti’yle farkımız açılıyor, birinde fark azalıyor görünüyor, birinde geri düşmüşüz. Kendi ölçümlerimizi de yapıyoruz ve buna çok önem veriyorum.

Ölçüm pahalı iş…

Bakın, size parayı nereden bulduğumu anlatayım. Bir miting sahnesi kurmak, ses düzeniyle filan bugün 5,5 milyon lira civarına mal oluyor. Son seçimlerde 105 miting yaptık. Bunun 99’unu parti otobüsümüzün üzerinden yaptım. Yaklaşık 550 milyon lira tasarruf ettik. Bu paranın büyük kısmı ölçme-değerlendirme bütçesi olarak ayrıldı, bir kısmı da parti örgütlerine.

Özel, Kurultay sonuçlarının CHP tabanının iktidara kilitlendiğini ve iç tartışmaların tabanda karşılığı olmadığını gösterdiğini söylüyor.

Penaltıyı kendisi mi atacak?

Çok tartışılan bir benzetmeniz var. Mansur Yavaş sağaçık, Ekrem İmamoğlu solaçık, siz teknik direktör. Ama bir yandan da “Son dakikada penaltıyı kendi atar” diye güvensizlik beyan edenler var. Ne diyorsunuz?

Son anda penaltıyı ben atarım diye bir şey yok. O gün geldiğinde en hazır olan kimse, o atar. Biz iktidara yürüyoruz, buna inanıyoruz. Bugün Salı, CHP iktidarına dünden bir gün daha yakınız, bunun için çalışıyoruz. Partimiz tarihine önem veren bir partidir. Bakın AK Parti’de kurucu üyeleri neredeyse kapıdan sokmayacaklar. Biz 9 ay genel başkanlığımızı yapan liderimizi el üstünde tutuyoruz. Ben CHP tarihine nasıl geçmek istiyorum, biliyor musunuz?

Hedefim Atatürk’ün vasiyeti

Teknik direktör dediniz ama…

Ben parti tarihimize Bülent Ecevit’ten sonra CHP’yi yeniden iktidara taşıyan genel başkan olarak geçmek istiyorum. Partimizi Mustafa Kemal Atatürk kurdu. Biz onun emanetçisiyiz. Ama onun vasiyetini tutamadık. Ben bundan bir yıl önce 9 Eylül 2023’te başımı iki alimin arasında aldım; “Vasiyeti tutamadık” dedim. Kendi içimde bu yola girişim o gündür. CHP’yi yeniden iktidara taşımak benim en büyük siyasi hedefimdir, en büyük hazzım olacaktır. Penaltı dediniz. O gün kimin hazır olacağına de ben tek başıma karar vermeyeceğim; parti kurullarımızla birlikte vereceğiz. Ben yeni tüzüğümüzdeki Cumhurbaşkanı adayını belirleme maddesini çok önemsiyorum.

Mansur Yavaş: hata var, kasıt yok

Ben de oraya gelmek istiyordum. Kurultay’dan kamuoyunun aklında en çok Mansur Bey’in çıkışı kaldı. Siz de Ekrem Bey de gönlünü almaya çalıştınız. Neler oldu orada?

Orada bizim hatamız oldu. Kasıt yok ama hata var. Ekrem Bey ilk gün konuşma yapmak için baş vurmuştu. Ama ilk gün program sarkınca ikinci güne kaldı. Ben programa bakınca, Mansur Bey’in olmadığını gördüm, hemen sorun, istiyorsa konuşsun dedim. Organizasyon hatası oldu. Sonra konuştuk tekrar, kırgınlık yok aramızda.

CHP tarihinde pek nadir

Peki Kurultay’a gelelim. Sizce, örneğin önseçim tartışmaları sürerken partinize umduğunuz yararı sağladı mı?

Partimiz Kurultaydan güçlenerek çıktı. Öncelikle, tabandan başlayarak tüzük çalışmasını aylardır sürdürüyoruz. Bütün parti örgütümüz gördü tüzüğü. Bütün önceki genel başkanlarımıza danıştık. Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey ile hem öncesinde danıştık, anlattık hem de taslağın son şeklini görüşlerine sorduk. (Cep telefonundaki yazışmaları gösteriyor.) Bakın 18.56’da göndermişim, 18.57’de de alındı mesajı gelmiş. Kamuoyuna tartışmalı diye yansıyan, önseçimle ilgili 52’inci madde en fazla karşı oya sahip madde oldu. Kaç oyla geçti, biliyor musunuz? 1173 delegeden sadece 36’sı karşı oy kullanmış. Hatta işaretle oylamaya arkadaşlarımız itiraz edince tek tek sayıldı ve çoğu madde oy birliğiyle geçti ki CHP tarihinde pek nadirdir. Bir tek o madde yüzde 97 çoğunlukla geçti; ortalama yüzde 99 oldu. Seçim kurultayımızda bizim karşımızda en sert muhalefeti sergileyen Ankara, İzmir, Adana örgütleri bu defa neredeyse tam kadro yanımızdaydı, bunu çok önemsiyorum.

Örgütü ezmedik, üzmedik

Neye bağlıyorsunuz bu durumu?

Birincisi partinin iktidar hedefine kilitlenmiş olmasına partililerimizin de artık iç tartışmalardan çok bu hedefe yönelmek istemesine bağlıyordum. Şu kadar delege falancadan yana gibi hesapların boş çıktığı görüldü. Suni tartışmaların tabanda ciddi bir karşılığı olmadığı anlaşıldı. Bir de örgüte verdiğimiz öneme bağlıyorum. CHP örgütü kendisine değer verildiğini, görüşünün dikkate alındığını gördü. Bir arkadaşımız Kurultay’dan sonra “Örgütü üzememişiz, ezmemişiz” değerlendirmesini yaptı. Bakın, 72 danışman vardı partimizde. Ne iş yaptıklarını pek bilen yoktu. Yollarımızı ayırdık. Genel Merkezde 24 oda boşaldı. 4’üncü katı olduğu gibi il ve ilçe başkanlarına ayırdık. Ankara’ya gelen il ve ilçe başkanlarımızın artık ofisleri var. Sekreterler, bilgisayarlar, televizyon, çay kahve her ne gerekiyorsa. Ankara’da birileriyle toplantı mı yapacaklar. Artık otellerde filan değil gelip kendi partilerinde, toplantı salonlarında buluşuyorlar.

Sahaya iniyoruz

Sırada ne var?

Dün (9 Eylül) Kurultay sonrası ilk MYK toplantısını yaptık. 15 gün içinde yol haritasını oluşturmaya başlayıp Program Kurultayına hazırlanacağız; 8 ay ila 1 yıl sürebilir. Tarımdan dış politikaya, idareden sağlığa, eğitime, CHP ne diyor? CHP Türkiye’yi nasıl yönetmek istiyor? Sahaya ineceğiz. Sadece protesto ve talep mitingleri için de değil. 81 il 973 ilçede önce vatandaş ne istiyor, onu toplayacağız, sonra da anlatmaya başlayacağız.

CHP Türkiye’yi nasıl yönetmek istiyor?

Özel ile söyleşi bu kadar. Benim önemsediğin nokta Özel’in kendisine cevap niyetine kendisine sorduğu iki soru oldu: CHP ne diyor ve CHP Türkiye’yi nasıl yönetmek istiyor soruları.

Bu sorular CHP Genel Merkezinde kendi sorunlarına doğru teşhis koyma aşamasında olduklarını gösteriyor. Çünkü şu anda, evet tarımdan ekonomi yönetimine, dış politikadan göçmen politikasına dek CHP adına konuşan siyasilerde bir “serbest stil yüzme” durumu var. Bir bakıma CHP’de fikir çeşitliliği ve iç demokrasinin işleyişi olarak övülen bu durum, diğer yandan zaten açık bekleyen AK Parti’nin eline zaman zaman değerli malzeme sunuyor. Özel de yeni CHP programını bu nedenle önemsediğini gösteriyor.

Bana yeni gelen bir nokta da Genel merkez binasında “kimsenin ne yaptıklarını pek bilmediği” dediği danışmanlardan boşalan bir katı, il ve ilçe başkanlarından belediye başkanlarına dek parti işleri için Ankara’ya gelen örgütün kullanımına açması. “Değer veriyoruz, örgüt de bize değer veriyor” diyor.

Özel’in Erdoğan’a “iki buçuk-iki buçuk” ya da “Kasım 2025 son tarih” önerileriyse siyasette tartışılmaya aday.