Narin’e nasıl kıydılar?!

Küçük bir çocuk, 8 yaşındaki bir kız nasıl olur da öldürülür? İlk işaretlere göre boğarak öldürmüşler. O yavru nasıl çırpındı, nasıl ağladı? O nasıl bir alçak adam ki, taş yüreği etkilenmedi, boğdu…

Sonra da küçük Narin’in cesedini bir torbaya koydular. Yine ilk işaretlere göre bir ayağı kopmuş veya kesilmişti! 200 bin lira karşılığında başka birine verdiler, dere içinde sakladılar, üstünü taşlar ve dallarla örttüler.

Böyle 19 gün geçti. Ceset deforme olduğu için adli tıp birtakım delillere ulaşmakta zorlanıyor.

ADAM KILIKLI MAHLUK

Katil için “canavar” diyecektim. Fakat hiçbir yırtıcı hayvan, canlı avını parçalarken bir cana kıydığının farkında değildir. Sadece karnını doyurmaktadır. Olayımızda ise “adam” geçinen bu alçak mahluk, bir cana kıymakla kalmıyor, küçücük bir kız çocuğunu vahşice öldürüyor.

Facia bundan ibaret değil... “Aile içinde” de bir facialar silsilesi var. Amca ve susan aile fertleri!

Küçük Narin’in cansız bedeni önce amcası Salim Güran’ın elinde... O öldürmediyse kim öldürüp ona verdi?! Her halde bu amca denilen mahluk, birinci derecede fail… Ya öldürdü veya öldüreni biliyor, çok yakını… Narin’in cansız bedenini bir çuvala koyduruyor, 200.000 lira karşılığında torbaya koyup dere içinde gözden kaçırılmasını organize eden bir mahluk bu amca!...

Cesedi dere yatağına saklayan Nevzat Bahtiyar, “Salim Güran güçlüdür. Adamları var” diyor! Ve, o gücün gözüne girmek, 200 bin lira almak için Narin’in cesedini torba içinde dere kenarında saklıyor!

SAKLANAN SIR NEDİR?

Aile niye suskun? Nasıl bir sırrı saklıyorlar? Ciddi şüphe sebepleri var.

TV’lerde hepimiz şahit olduk… Zavallı Narin’in tabutu arkasından göz yaşları döküp feryat eden kadınlardan biri “hadi yine yalan söyleyin” diye bağırıyor, bir erkek tarafından yumrukla susturuluyor. Söylenmesi yumrukla engellenen “sır” nedir?

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın fevkalade önemli imaları oldu… Bakanların aile için taziyede bulunmamaları dikkat çekmişti. Yerlikaya’nın sözleri şöyle:

“Oldukça açık yani daha fazla bir şey demeye gerek yok. Yani herkesin okuduğu zaman, anladığı, hissettiği bir durum. Tekrar anlatmaya gerek var mı? İnşallah bir daha insanlığımızdan utanacağımız tablo ile karşı karşıya gelmeyiz.”

Aileyi sorumlu tuttuğu, taziyeye değmez bulduğu açık. “Aile” bir takım vahim şeyleri gizliyor. Bakan Yerlikaya’nın “İnşallah bir daha insanlığımızdan utanacağımız tablo ile karşı karşıya gelmeyiz” sözleri, ailenin “insanlığımızdan utanacağımız” bir takım utanç verici sırları gizlediği şüphesini ima ediyor.

Hukuken delil durumu kesinleşmeden resmi bir açıklama yapılamaz ama Narin öldürülmesinde bir “takım aile sırları”nın olduğu, soruşturma işlemlerinden de belli: Amca’ya Narin senin kızın mı diye soruluyor! DNA testi yapılıyor… “Aile”deki diğer şüpheli ölümler soruşturuluyor... “Aile”den 24 kişi bu satırlar yazılırken hâlâ soruşturma için gözaltındaydı…

Galip Ensarioğlu’nun “bazen bilip de söylemek istemediğimiz şeyler var” demesi neyin ifadesidir? “Bilip de söylenemeyen” sırlar nelerdir?

HİÇ BU KADAR ARTMIŞ MIYDI?

Maalesef “feodal” bir vahşetle karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. Feodal kültürde kabile, aşiret, cemaat için birey hem her türlü zulme maruz kalır hem üstü örtülür! Kan davası da namus cinayetleri de böyledir.

Sevgili kızımız Narin’e 8 yaşında kıyan vahşet de böyle…

Acaba zavallı Narin öldürülerek birtakım mahlukların alnındaki “namus lekesi”sinin silineceği mi düşünüldü?! “İnsanlığımızdan utanacağımız” veya “bilip de söylemek istemediğimiz” bir iğrenç sırrı güya örtmek için mi küçük Narin vahşice alçakça katledildi?

Ve, dünkü bir haber: “13 yaşındaki S.Y., şiddet gördüğünü ve ailesinin kendisini dilendirmek istediği için evden kaçtığını söyledi. S.Y. babasının 16 yaşındaki ağabeyi E.Y. ile arkadaşı M.G.S.’yi de zorla dini nikahla evlendirmeye çalıştığını iddia etti…”

Geleneksel insani değerlerin silindiği, yeni değerlerin yerleşmediği feci bir “anomi” döneminden geçiyoruz… Kadın ve çocuk cinayetleriyle haksız kazanç hırsızlıkları hiç bu kadar artmış mıydı?