Benim ömrüm, ülkemizde Demokratik Rejim’in hep sağ iktidarlar tarafından tahrip edilmesine, bunun üzerine CHP’nin umut olmasına ve sonra yeniden askerlerin ve/veya sağ iktidarların gelip Demokratik Rejim’i yine tahrip etmelerine tanıklık etmekle geçti.
Şimdi yine böyle bir tahribat sonunda, CHP’nin yine umut olduğu bir dönem yaşıyoruz.
***
Demokratik Rejim’in ilk tahribatı, CHP’nin ilan ettiği Çok Partili Rejim döneminde Demokrasi sayesinde iktidara gelen Demokrat Parti tarafından yapıldı.
CHP, Demokrat Parti’nin tahrip ettiği Demokratik Rejimi yeniden kurmak için, 1959 yılında “İlk Hedefler Beyannamesi” adlı bir programı yayımlamış ve bir umut olmuştu.
Fakat Menderes/DP iktidarı seçime gitmek yerine “Tahkikat Encümeni” ile Sivil Darbe yapınca, askerler de Demokratik Rejim’i yeniden kurmak için, 27 Mayıs 1960 Darbesi’ni gerçekleştirdiler.
Oluşturulan bir Kurucu Meclis’in yaptığı Anayasa’nın kabulünden sonraki seçimler sonunda birinci parti çıkan ama tek başına iktidar olamayan CHP, İsmet İnönü’nün liderliğinde sağ ile koalisyon yaptı ama hem DP’nin devamı olan AP’nin hükümetteki varlığı hem de üç siyasal idam, CHP’nin toplumun yeni Anayasa yapısına intibak ettirilmesinde yeterince hızlı ve etkin davranmasını engelledi.
Böylece 1960 öncesinde filizlenen CHP’nin Demokratik Rejimi yerleştirme umudu, idamlar ve sağ parti ile yaptığı ortaklık sonunda söndü gitti.
***
1965 yılında tek başına yönetime gelen Demirel/Adalet Partisi sağ iktidarı, sonunda ülkeyi yeniden bir kaosa sürükledi ve askerler 12 Mart 1971 yılında bir darbe ile 1961 Anayasası’nı tahrip etti.
Demokratik Rejim’i tahrip eden sağ iktidar ve askeri rejim işbirliğine karşı yine CHP, yeniden, ikinci kez, “Ortanın Solu” sloganı ile Bülent Ecevit liderliğinde umut oldu.
1973 seçimlerinden birinci parti olarak çıkan ama tek başına iktidar olabilecek sayıya erişemeyen Ecevit liderliğindeki CHP, yine bir sağ parti ile, MSP ile koalisyon yaptı.
Kıbrıs Harekâtı’nı başaran hükümet, bir süre sonra, Erbakan/MSP engelinden şikâyet eden Ecevit tarafından bozuldu ve yerine Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti kuruldu.
Böylece CHP’nin Demokratik Rejimi yeniden kurma ve yerleştirme umudu, yine bir sağ parti ile yaptığı koalisyon sonunda ikinci kez sönmüş oldu.
***
Milliyetçi Cephe Hükümetleri toplumu tam bir kaos içine sürükleyince Karaoğlan simgesiyle yükselen Bülent Ecevit ve CHP, 1977 seçimlerinde yeniden umut oldu.
Ne yazık ki 1977 seçimlerinden yüzde 41.38 oy ile birinci sırada çıkan CHP tek başına iktidar olacak sayıya erişemedi ve ancak bir yıl sonra, AP’den transfer ettiği on milletvekili ile birlikte bir nevi koalisyon hükümeti kurabildi.
Sağcı politikacıların bakan oldukları bu hükümet de başarısız oldu ve ara seçimlerde beş sandalyenin tümünü yitiren Ecevit yine iktidarı bıraktı gitti.
Böylece CHP umudu üçüncü kez düş kırıklığı ile son buldu ve bu kez sonuç 1980 darbesi ile çok daha vahim oldu.
***
1980 Askeri Darbesi 1961 Anayasası’nı kaldırdı, yerine iktidarı sağcılara armağan eden 1982 Anayasası’nı getirdi ve bugünleri biçimlendirdi.
Darbe sonrası Demokrasi umudu, Erdal İnönü’nün CHP’nin devamı olarak kurduğu SHP ile yeniden filizlendi.
Ama 1989’da yüzde 28.7 ile birinci parti olan SHP, 1991’de yüzde 20.75 ile üçüncü sıraya düşünce, koalisyon, Demirel’in Başbakanlığında kuruldu.
Ayrıca Ecevit de Demokratik Sol Parti’yi kurmuştu.
Derken CHP yeniden açıldı ve Deniz Baykal yeniden lider olup, 1999 seçimlerinde bu partiyi Meclis dışında bıraktı.
Böylece sağ parti koalisyonlarıyla ve CHP mirası kavgalarıyla, Erdal İnönü döneminde filizlenen dördüncü umut da yine hüsranla sonuçlandı.
***
Erdoğan/AKP iktidarı, Rejimi ve ülkeyi tahrip edince Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP yeniden umut oldu.
Ne yazık ki Kılıçdaroğlu’nun sağ ile yaptığı 6’lı masa ittifakı, 2023 seçimlerini, sağın siyasal ihaneti ile kaybetti, CHP’ye bağlanan umut beşinci kez yine söndü.
Üstelik sol seçmende CHP’ye karşı önce bir kırgınlık, sonra da bir kızgınlık ortaya çıktı.
***
Şimdi CHP, başta İstanbul olmak üzere, belediyelerde gösterdiği başarıyla, İmamoğlu-Özel ikilisinin genç ve dinamik liderlikleriyle, AKP’nin talan ettiği ülkeye ve yok ettiği Demokratik Rejime karşı altıncı kez yeniden bir umut rüzgârı estiriyor:
Tek başına iktidar olabilir mi?
İktidar olabilirse ülkeyi ve rejimi kurtarabilir mi?
Ben, her ne olursa olsun, iktidardan bağımsız olarak, Özgürlük, Adalet, Eşitlik ve Kardeşlik adına mücadelemi sürdürmeye kararlıyım.
Size de aynısını tavsiye ederim!