Ayhan Oğan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın en tartışmalı ama kendisini en net ifade eden, içeride ne konuşulduğunu en açık ifadelerle haber veren danışmanlarından.

Örneğin 2017’de henüz Beştepe danışmanı atanmadan salt AK Parti üyesiyken söylediği “Yeni bir devlet kuruyoruz, başkanı da Erdoğan” demesi çok tartışılmıştı. O zaman AK Parti lideri ve (son) Başbakan olan Binali Yıldırım “Partiyi bağlamaz” demişti. Kusura bakmasın Binali Bey ama şimdi Erdoğan icracı ve partili Cumhurbaşkanı olarak ülkenin başında, Oğan da yanı başında.

Oğan’ın açık öğretim sosyoloji mezunuyken hukuk fakültesinde ders vermesi de tartışılmıştı bir ara ama Erdoğan bir yararını görmese yanında tutmaz elbette. Evet, bazen topa çok sert giriyor ama açık ve net konuşması sayesinde Oğan’dan alıyoruz haberi.

Tıpkı 30 Ağustos’ta “X” hesabından yaptığı yayında olduğu gibi.

Oğan mesajından tehditleri ayıklayınca geride kalan

Oğan, sosyal medyada AK Parti seçmenine ileri geri konuşan bir vatandaşa çok kızmış; yayınında onun üzerinden muhalif siyasetçilerin mesajlarının da “aşırı özgüven ve agresif”  hal almasını kınıyor.

Sonra kızgınlık vitesini yükseltiyor; “Haddi aşan davranış ve yorumları toplumsal hafıza kaydeder, devlet not eder. Gayrımeşru kalkışmaların başı çok sert ezilir” diye işi gözdağı ve tehdide dek vardırıyor. Parti-devlet anlayışı da var bunda elbet.

Ama Oğan’ın gereksiz sertlikteki bu sözlerini kendisini tribüne gösterme kaygısından arındırırsak önemli bir şey söylüyor: “AK Parti seçmeni sandığa gitmemiştir”; 31 Mart 2024 seçimlerinden söz ediyor.

Bunu söylerken 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle 2024 Yerel Seçimlerini karşılaştırıyor.

Ve buradan şu sonuca ulaşıyor: “Görüldüğü gibi muhalefetin oy artışı yoktur. AK Parti seçmeni sandığa gitmemiştir.”

Gerçi bu söz de “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” misali, “Vay sen hata Erdoğan’da mı diyorsun?” diye yorumlanıp Oğan’a dert olarak dönebilir ama o bir yolunu bulur.

Bir de hesap yanlış olmasa

Gerçi hesap yanlış, mutlaka karşılaştıracaksa, örneğin AK Parti ile CHP’yi karşılaştırmak istiyorsa Beştepe danışmanı Oğan’ın 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, 14 Mayıs 2023 Milletvekili seçimleriyle 31 Mart 2024’ün İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi seçim sonuçlarında aldığı oyların toplamıyla karşılaştırmalı.

Zaten Oğan da Cumhur İttifakı, Millet İttifakı oyları derken 25 milyon mertebesindeki oyları 15 mertebesindeki oylarla karşılaştırayım deyip işin içinden çıkamamış; elmalarla armutları karşılaştırmış.

Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kesinleşmiş sayılarına baktığınızda, doğru, 2023’te sandığa giden 1 milyon 400 bin küsur AK Parti seçmeninin 2024’te gitmediği görülüyor. Oysa yine YSK rakamlarına göre CHP’nin seçmen sayısı 2023’ten 2024’e 4 milyon 200 bin küsur artmış görünüyor. Yani diğer muhalefet partileri bir yana CHP’nin sadece AK Parti’deki kaybın da etkisiyle oy oranı kazancı değil, aynı zamanda oy sayısı kazancı da var. Neticede İstanbul ve Ankara başta o kadar büyükşehir oyla kazanılıyor.

CHP’ye çıkan hisse

Öte yandan Erdoğan’ın danışmanı CHP ve diğer muhalefet partilerine önemli bir haber veriyor.

Anket şirketinin veremeyeceği bir analiz…

Demek ki Erdoğan’ın 14 Ağustos’ta AK Parti kuruluşunda sözünü ettiği özeleştiri süreci “Hata bizde” mecrasına doğru akıyor. Ama “Bizde” demek kolay da “Bizde derken, kimde yani?” sorusuna yanıt vermek tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Neticede sadece devlette değil partide son kararı veren aynı kişi.

Erdoğan için ekonomik kriz devam ederken seçmenini yeniden sandığa götürmekten daha kolay yapacağı şey, CHP seçmenini sandıktan caydırmaya çalışmaktır.

CHP içinde Tüzük Kurultayı öncesinde yaşanan tartışmalar türünden hizip kavgalarının çoğalması, (Ekrem İmamoğlu’ndan sonra şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu’na) açılan siyaset yasağı davaları, CHP’nin MHP’yle -eskisi kadar olmasa da- polemiğe girerek gerçek gündemden, ekonomiden uzaklaşması. Erdoğan ve AK Parti için CHP seçmeninin sandıktan soğutma fırsatları.

Erdoğan’ın danışmanı aslında İmamoğlu’na, Kılıçdaroğlu’na, Özgür Özel ve Mansur Yavaş’a siz kendi gündemlerinizde devam ettikçe AK Parti yakında anketlerde de öne geçebiliriz aklı veriyor.

Ayhan Oğan is one of President Tayyip Erdoğan's most controversial advisors, but also one who expresses himself most clearly and informs with the clearest expressions what is being discussed inside.

For example, in 2017, before he was appointed as a Beştepe advisor, he said while he was only an AKP member, “We are establishing a new state, and Erdoğan will be its president,” which was much debated. At that time, AKP leader and (last) Prime Minister Binali Yıldırım said, “It does not bind the party.” With all due respect, Binali Bey, but now Erdoğan is at the head of the country as the executive and party-affiliated President, and Oğan is right next to him.

There was also discussion at one point about Oğan teaching at the law school while he was a graduate of open education sociology, but of course Erdoğan would not keep him around if he did not see the benefit. Yes, he sometimes comes at the ball very harshly, but we get the news from Oğan thanks to his clear and direct speech.

Just like the broadcast he made from the “X” account on August 30th.

When Ogan stripped away the threats from his message, what was left behind

Oğan is very angry with a citizen who talks badly about AKP voters on social media ; in his broadcast, he condemns the "overconfident and aggressive" nature of the messages of opposition politicians through him.

Then the anger kicks into high gear; "The social memory records and the state notes behaviors and comments that go beyond limits. Illegitimate uprisings are crushed very hard," and so on, to the point of intimidation and threats. Of course, there is a party-state mentality in this too.

But if we purge Oğan’s unnecessary harsh words from his concern to show himself to the tribune, he says something important: “AK Party voters did not go to the polls”; he is talking about the March 31, 2024 elections.

While saying this, he compares the 2023 Presidential elections with the 2024 Local Elections.

And from here he reaches the following conclusion: “As can be seen, there is no increase in the opposition’s votes. AK Party voters did not go to the polls.”

Although this statement could also be interpreted as “Wow, are you saying it’s Erdoğan’s fault?” and come back as a problem for Oğan, like “They will chase the one who tells the truth out of nine villages”, he will find a way.

If only the calculation was not wrong

Although the calculation is wrong, if he is going to make a comparison, for example, if he wants to compare the AK Party and the CHP, he should compare it with the total votes that Beştepe advisor Oğan received not in the 28 May Presidential elections, but in the 14 May 2023 Parliamentary elections and the 31 March 2024 Provincial and Municipal Council elections.

In fact, Ogan, when he said the People's Alliance and Nation Alliance votes, tried to compare the votes around 25 million with the votes around 15 million, but he couldn't come up with a solution; he was comparing apples with oranges.

When you look at the final numbers of the Supreme Election Council (YSK), it is true that 1 million 400 thousand or so AKP voters who went to the polls in 2023 did not go in 2024. However, according to the YSK figures, the number of CHP voters seems to have increased by 4 million 200 thousand or so from 2023 to 2024. In other words, the CHP, leaving aside other opposition parties, has not only gained in the percentage of votes due to the AKP's loss, but also in the number of votes. After all, Istanbul and Ankara are won with so many metropolitan cities.

Shares released to CHP

On the other hand, Erdoğan's advisor gives important news to the CHP and other opposition parties.

An analysis that a survey company cannot provide…

So, the self-criticism process that Erdoğan mentioned during the foundation of the AK Party on August 14 is flowing towards the “It’s our fault” channel. But it is easy to say “It’s our fault”, but answering the question “When you say it’s our fault, who does it mean?” can lead to dangerous consequences. After all, the one who makes the final decision is the same person, not just in the state but in the party.

The easiest thing for Erdoğan to do than to get his voters back to the polls while the economic crisis continues is to try to deter CHP voters from voting.

The increase in factional fights within the CHP, such as the discussions that took place before the Constitution Congress, the political ban lawsuits filed (after Ekrem İmamoğlu and now against Kemal Kılıçdaroğlu) , the CHP engaging in polemics with the MHP - although not as much as before - and moving away from the real agenda, the economy. These are all opportunities for Erdoğan and the AKP to alienate CHP voters from the ballot box.

Erdoğan's advisor is actually giving İmamoğlu, Kılıçdaroğlu, Özgür Özel and Mansur Yavaş the idea that as long as you continue with your own agendas, the AK Party can soon get ahead in the polls.