Değişmeye çalışan CHP ile değişen AK Parti karşı karşıya…

Baktığım pencereden biraz erkence gördüğüm tablo şu: AK Parti ve CHP giderek birbirlerinin yerini almaktalar…

Yeni kurulduğu günlerde AK Parti’nin ilk seçimde tek başına iktidara gelebileceğini pek az kişi öngörebilmişti.

Hakkında dönemin en etkili gazetesinin “Muhtar bile olamaz” manşetini attığı ‘siyasi yasaklı’ lideriyle seçime girmekteydi.

Bir TV kanalı ve birkaç gazete hariç medya büyük çoğunluğuyla karşısındaydı.

Fısıltı gazetesi ile, seçimi kazansa bile askerlerin iktidarı teslim etmeyeceği kulaktan kulağa yayılıyordu.

Az sayıda yorumcu AK Parti’ye iktidarı mümkün görüyordu.

Buna karşılık…

ANAR’ın kamuoyu yoklamalarına göre; halk değişiklik istiyor,

kardeşi kardeşe düşman etmeyi hedefleyen 28 Şubat’ın etkisinden kurtulmak gerektiğine inanıyordu.

Turgut Özal’ı hatırlatacak genişlikte bir kadroyla ortaya çıkması, geçmişte yalnızca bir kesimin haklarını savunuyor görünen çekirdek kadrosunun toplumun bütününün haklarını savunan yüzlerle takviyesi AK Parti’ye ilgiyi artırıyordu.

Başörtülü kadınlar yanında iş dünyasından, akademik hayattan, bürokrasiden modern giyimli kadınlar da partide yer alıyor, destekliyordu.

Sonunda iktidar olmayı başardı AK Parti; Abdullah Gül başkanlığında kurulan hükümet, kuruluş beyannamesi ve kampanya bildirgesinde yer alan özgürlükçü ilkeleri programına da aldı.

Yeni siyasi kadronun verdiği sözleri yerine getirme kararlılığı söylemler ve uygulamalarda görülmeye başlanınca, kuruluş sırasında çekimser

davranan aydınlardan da ilgi görmeye başladı AK Parti. İlk 11 yılda girdiği her seçimde oyunu artırdığı gibi, kendisine karşı tavır almaya yeminli olduğu hissi alınan kişi ve kesimler de, icraatlarını gördükçe, muhalefetlerinin dozunu azaltmaya başladı.

Ne olduysa sonra oldu.

12 Eylül 2010 halkoylamasıyla toplumdan %58 oy desteği almış parti, hiç gereği yokken, bunda önemli bir payın sahibi gördüğü bir destekçi gruba, devletin kapılarını sonuna kadar açtı.

Sonrasını biliyoruz: 17-25 Aralık (2013), 15 Temmuz (2016), MHP desteğiyle ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ne geçişi sağlayan halkoylaması (2017) ve MHP ile ortaklık (2018)…

Bugün karşımızda farklı bir AK Parti var: Ağır eleştirileri yüzünden modern görüntülü Dilruba cezaevine gönderilirken, vaktiyle -28 Şubat mücadelesinde- kızlarıyla birlikte idamla yargılanmış üç dönem DEM milletvekili başörtülü Hüda Kaya da Dilruba ile aynı kaderi paylaşıyor (yakınlarda ikisi de serbest kaldı).

Tarih bu çelişkiyi kayda geçirecek…

Ana muhalefet partisi CHP’ye gelince…

Dışarıdan bakanlara konumundan memnun ve iktidara gelme niyeti bulunmayan bir parti görüntüsü verirken, son dönemde AK Parti’de yaşanan değişime paralel olarak, CHP de, kendini yeniden tanımlama gayretine girdi.

‘28 Şubat süreci’nde askerlerin müdahalesini ‘sivil toplum girişimi’ saymış, AK Parti döneminde 367 zorunluluğunu Anayasa Mahkemesi’ne taşımış Deniz Baykal, başörtülüleri kürsüye çıkartıp göğüslerine altı ok rozeti takmaya başlamıştı ama, esas dönüşüm Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı ile başladı (2010).

Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığı, AK Parti’nin kuruluş ilkelerini unutmaya başladığı yıllara denk geliyor. Unutkanlığın ağır bastığı yıllara -2017 ve sonrasına- gelindiğinde, partisinin kapılarını ‘ötekilere’ de araladı

Kılıçdaroğlu; yapmaya çalıştığını ‘helalleşme’ sözcüğüyle tez haline de getirdi. ‘Sağ’ bilinen partilerin liderleriyle 2023 seçimi öncesi aynı masada buluştu da.

Özgür Özel ise Kılıçdaroğlu’nun çabasına daha belirgin bir anlam kazandırmaya çalışıyor. CHP’yi daha önce asla oy vermeyecek görünen kitlelerin oy verebileceği bir parti haline getirme niyetinde Özel.

Fotoğraf simgeseldi:

Cezaevinden yeni çıkmış modern görünümlü Dilruba bir yanında, diş hekimleri konferansında görev alma isteği reddedilen başörtülü Dilara diğer yanında olarak Özgür Özel fotoğrafı…

AK Parti’nin eski CHP’ye benzemeye başladığını ileri sürmek için vakit henüz erken olabilir, ancak CHP’nin 2002 yılının AK Partisi’ne günümüzde benzemeye başladığını sanırım söyleyebiliriz.

Yer değiştiren iki partinin ikisi de kavşakta:

Son dönem görüntüsünden vazgeçmeye yanaşmayan AK Parti kaçmaya başlayan seçmenlerini tutabilecek, kaçanları döndürebilecek mi?

Yeni seçmenler kazanmaya çalışan CHP, klasik seçmenlerini kaybetmeden bunu başarabilecek mi?

Göreceğiz.