Erdoğan-Bahçeli: Ahlat’ta “kankalık” ve CHP’nin irtifa kaybı

Bromance, İngilizce “brother-erkek kardeş” ve “romance-romantizm” sözcüklerinin birleştirilmesiyle türetilmiş yeni sözcüklerden. Kendisi yeni ama mazisi insanlık kadar eski. Wikipedia şöyle tanımlıyor: “İki veya daha fazla erkek arasındaki çok yakın ve cinsel olmayan bir ilişkidir.” Zaten deyimi de 1990’larda ABD’de yayınlanan kaykaycıların dergisi Big Brother editörü Dave Carnie kaykay sporcularının yarışmalar dışında da birlikte vakit geçirmelerini anlatmak için kullanmış ilk olarak. Wikipedia buna örnek olarak Barack Obama’nın ABD Başkanlığı döneminde -o zaman- Başkan Yardımcısı Joe Biden ile ilişkisini gösteriyor. Türkçe-İngilizce dijital sözlük Tureng “erkekler arası yakın dostluk” ve “kanka sevgisi” anlamlarını da eklemiş. Belki biz de “kankalık” diyebiliriz.

Bilmiyorum Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 26 Ağustos’ta, Malazgirt Zaferinin 953’üncü yıl kutlamalarında, Ahlat etkinliklerindeki düşman çatlatan yakınlığı “bromance” olarak tanımlamakta bir sakınca var mıdır? Kankalık diyelim.

Ahlat’ta kankalık

Bahçeli’nin birbirlerine ödüller verme töreninde Erdoğan’ın önünde “el öpme teşebbüsü” olarak yorumlanan, tokalaşırken öne eğilmesi üzerinde fazla durmayacağım; parti yetkililerince -eğer geçiştirilmezse- muhtemelen Cumhurbaşkanına saygı jesti olarak izah edilecektir. Erdoğan’ın bazı istisnalar dışında el öptürmekten hoşlanmadığı biliniyor. Bahçeli ise el öpme-öptürmeyi bir saygı, bağlılık bildirimi olarak görüyor. Son olarak, Polis Özel Harekat Başkanı Süleyman Karadeniz’e el öptürmesi haberlere konu olmuştu. Erdoğan o siyasi yakınlaşmanın tanığı Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız “terfien tasfiye” kabilinden Bursa Valisi yaptı ama Karadeniz kapı gibi yerinde.

Aklıma “bromance” kelimesini “Buna da hakaret davası açılmaz herhalde” sorusuyla birlikte getiren görüntü daha çok Cumhurbaşkanın MHP liderine 76 kırmızı gül takdimi oldu.

Neyse ki takdimin yanlış anlaşılması hemen iletişim yetkililerince önlendi: 76 kırmızı gül, Bahçeli’nin 76 yaşını temsil ediyordu. Bahçeli Erdoğan’ın 70’inci doğum gününde ona 70’lik gül demeti sunmuştu; işte Erdoğan da ona karşılık veriyordu.

Cumhur kankalığı

Bahçeli’nin doğum günü kayıtlarda 26 Ağustos değil, 1 Ocak 1948 görülüyordu gerçi ama kankalık hukukunda önemli olan bu değildi. İki lider daha önce de birbirlerine gül demetleri doğum günü pastaları sunmuştu neticede.

Neticede kısa süre öncesine dek AK Parti-MHP ilişkilerinde Erdoğan’ın CHP lideri Özgür Özel’in diyalog teklifine evet demesine “Söyleten sensiz” sitemiyle başlayan gerilim Sinan Ateş cinayeti davasıyla “dosya göstermeye” dek varmıştı. Oysa Erdoğan Ahlat’ta başkanlık ettiği kabine toplantısına Bahçeli’yi de davet ederek “ayrı gayrımız yok” mesajı veriyordu.

İsterseniz “bromance” da diyebilirsiniz ama kankalık hukukunda “bir dargın, bir barışık” olmanın yeri olduğunu Erdoğan ve Bahçeli bir kez daha sergiledi. Bu siyasi temelleri olan bir kankalık ve Cumhur İttifakının ötesinde derinlik taşıyor. İktidarı her ne pahasına olursa olsun korumak gibi siyasi bir çıkar ortaklığı var.

CHP ve diğer muhalefet partilerinin Erdoğan-Bahçeli arasındaki her sitem her dargınlıktan ümitlenmelerine karşı iktidar tatlı ve bırakmama iradesi kankalığı perçinliyor.

CHP’de işler tersine

Erdoğan ve Bahçeli 31 Mart 2024 seçimlerinden mağlubiyetle çıkmalarına rağmen toparlanıp iktidar aracını “yola devam” vitesine takmış görünüyorlar. Ahlat’taki, “kankalık”, “birlik-beraberlik” fotoğraflarıı bunu gösteriyor.

O fotoğrafların durumu kurtarmak amaçlı olduğunu, içten içe suların kabardığını söyleyebilirsiniz, buna ben de kısmen katılıyorum.

Ama CHP’de o da yok.

31 Mart seçimlerinden galibiyetle çıkan CHP’de durum tersine. Bir galibiyet hazımsızlığı var. Düşünsenize, anketlerdeki beğeni düzeylerinde Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Tayyip Erdoğan’ın üzerinde, Özgür Özel bazen üzerinde, bazen hemen altında görünüyor ama gözler hala seçimle Genel Başkanlığı bırakan Kemal Kılıçdaroğlu’nun üzerinde.

Kılıçdaroğlu 2023 seçimlerini de parti başkanlığını da kaybetti ama her biri seçim kazanmış diğer üç aday ondan cevaz almak için kapısını aşındırıyor. Çünkü aslında anlaşıp uzlaşabilecekleri halde bırakın “kankalık”sergilemeyi adeta düşman kardeşler gibi birbirlerinin altını oyuyorlar.

Bune en yakın örnek Özel’in ayağının kırılması oldu. Özel “FETÖ’cüler çıkardı” diyor ama iştahla köpürtenlerin partideki diğer hizipler olduğunu bal gibi biliyor.

İrtifa kaybı kaçınılmaz

Tıpkı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in istifa ettiği, edeceği söylentilerini iştahla köpürtenlerin AK Parti bünyesinden ve bağlantılı iş çevrelerinden olduığunun bilinmesi gibi.

Ama burada konumuz CHP’de bindiği dalı kesen, milyonlarca muhalif seçmen üzerinden hizipçilik oynayanlar.

Bu ortamda Murat Sabuncu T24 mülakatında Kılıçdaroğlu’na yeniden CHP başına geçip geçmediğini soruyor Kılıçdaroğlu’da -Özel gibi- “Hayır” demek bir yana Süleyman Demirel’den alıntıyla “Siyasetten çıkış kapısı yoktur” demiş.

Hasan Cemal bunun üzerine Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Özel ve Yavaş’a hitaben “Tarih sizi affetmez”  diyen “Açık mektup” yazısını yazdı.

Erdoğan ve Bahçeli Ahlat’te kankalık örnekleri verip iç çalkantıları perdelerken CHP çelişkişlerini açığa çıkarmak için özel çaba harcıyor.

CHP 100 de değil, artık 101 yaşında ama hâlâ hizipçilik denilen çocukluk hastalığından kurtulamadı.

Özel sık sık “Anketlerde hâlâ birinciyiz” diye övünüyor ama kankalık ruhu yerine “Ben değilsem, olmaz olsun” gidişiyle 31 Mart kazanımlarını heba edip irtifa kaybı gerçeğiyle yüzleşebilir CHP.