Dünyada ifade özgürlüğü nedeniyle rezil olmadığımız bir Çin kalmıştı, Instagram yasağı sayesinde onu da olduğumuzu Ekonomim gazetesinde Maruf Buzcugil’in yazısından öğrendik. Çin’de de Instagram yasak ama Komünist Parti yönetimi üniversitelilerin dünyaya açık olması bakımından VPN üzerinden bağlanmalarına göz yumuyormuş. Bir grup gazeteciyle Çin’den yeni dönen meslektaşımız, “Bizleri kendi sosyal medya hesaplarına eklemek isteyen bu görevli gençlere uygulanan yasak nedeniyle kendi Instagram hesaplarımıza erişemediğimizi anlatamadık” diye yazmış; “Çünkü Türkiye onlara düşünce özgürlüğünün olduğu, sosyal medya hesaplarına özgürce erişilebilen bir ülke olarak öğretilmiş.”
Türkiye’de de isteyen VPN’e girsin demek kolay; yasaklı VPN listesi var Türkiye’de. Çin’den bakıldığında dahi Türkiye’nin bir yasaklar ülkesi olarak görülmeye başlamış. Daha geçenlerde Anayasa Mahkemesi’nin İletişim Başkanlığının Dezenformasyonla Mücadele Merkezi icraatının yasa değil Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle çalışmasının Anayasa’ya hem düşünceyi ifade özgürlüğü hem de basın özgürlüğüne aykırı olduğu kararını açıkladı. Baskı ve yasakların giderek koyulaşmasının ekonomiye olumsuz etkilerinden de söz edilmeye başlandı.
Hem siyasete hem ticarete zarar
Daha bu Instagram yasağı gelmeden önce de VPN dahil erişim yasaklarının üretim ve ticarete olumsuz etkileri haber oluyordu.
Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği bu yasağın ekonomiye günde 1,9 milyar lira zarar verdiğini öne sürüyor.
Bilişim girişimcisi Erdem Erkul ise “X” hesabında bir başka tehlikeye dikkat çekmiş: “Instagram’a girelim derken tüm veri trafiği de VPN üstünden akıyor. Ulusal bir güvenlik riski de görüyorum. Bankacılık vd sektörler için.
Instagram yasağının siyasete muhtemel yansımasını ise ASAL araştırma şirketi kestirmeye çalışmış. Şirket yöneticisi Adem Belede’nin X hesabından yayınladığına göre “Instagram’ın erişime kapatılması daha şimdiden AK Parti’nin 2 puan oy kaybına neden olacak. Kapatılma kararının uzaması halinde bu kaybın artma ihtimali yüksektir.”
MetroPoll araştırma şirketi yönetici Özer Sencar ise Temmuz ayı sonuçlarına göre AK Parti’nin oylarının bu yasaktan önce de 3 Kasım 2002’de iktidar olmalarından bu yana en düşük düzeyde olduğunu söylüyor.
Peki hem siyaset hem ticarete zarar yasak nasıl geldi?
Instagram yasağının iç yüzü
Gelişmeler, Hamas lideri İsmail Haniye’nin 31 Temmuz’da Tahran’da öldürülmesine İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un aynı günün gecesinde X hesabından yayınladığı kınama ve taziye mesajıyla başladı. Altun, uzunca mesajın sonuna doğru şunları söylüyordu:
• “Heniye’nin şehadeti dolayısıyla insanların taziye mesajı yayınlamasını herhangi bir gerekçe göstermeden engelleyen sosyal medya platformu Instagram’ı da şiddetle kınıyorum. Bu çok açık ve net bir sansür girişimidir.”
Belli ki Altun X’te yayınladığı mesajı Instagram’da da yayımlamak istemiş ama yayınlanması engellenmişti. Doğru, bu da ifade özgürlüğünü engelleme, sansür girişimi sayılırdı.
Ama sorun bundan sonra başlıyordu.
Bu mesajın ardından, tıpkı İletişim Başkanlığı gibi doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı olan Bilgi Tekonolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ertesi gün 1 Ağustos’ta toplanarak 2 Ağustos itibarıyla erişim yasağı getirdi.
Yasağın neden-sonuç ilişkisi açık.
Instagram’ın yanlışını Türkiye’deki milyonlarca kullanıcıya ve Türkiye’nin zaten kötü notlarla dolu olan ifade özgürlüğü karnesine ödetiyor hükümet.
Kime yarıyor?
CHP’li Namık Tan bu gelişmeleri isim vermeden ama sert bir üslupla şöyle yorumlamış X hesabında:
• “Bu duruma hiddetlenen propaganda müdürü, sultana yaranma yarışında saray içi rakiplerinden geri kalmamak için olsa gerek, söz konusu platforma Türkiye’den erişimi engelletti.”
Bu arada, Altun gibi Beştepe ekibinin aslarından olan Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un ifade özgürlüğü üzerine, ileride Türkiye’nin yüzünü ağartmayacağına inandığım bir mesajını da kayda alalım:
• “Hakiki ifade özgürlüğü için ifade özgürlüğü görünümlü tüm yıkıcı ve zararlandırıcı ifade biçimlerinin hukuk yoluyla önüne geçilmesi gerekir.”
Bir yandan “Türkiye Yüzyılı”, “Ankara Kriterleri” çalışmaları yapan, muhalefete “Özgürlükçü Anayasa” çağrısında bulunan AK Parti hükümeti Instagram yasağıyla kendisini ciddi bir ikilemde bıraktı: Öyle ki yasağı sürdürse siyasi ve ekonomik kaybı artacak ama Instagram pes etmeden yasağı kaldırırsa bu defa da istediğini yaptıramamış olacak.
Yasakçı anlayış ekonomik krizden çıkma çabalarına mı yarıyor, AK Parti’nin 31 Mart seçimleri ardından toparlanmasına mı yarıyor, yoksa Türkiye’nin demokrasi karnesine mi?
Erdoğan: kavgacılara mı, uzlaşmacılara mı?
Bu sorulara yanıt verecek olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hem kendisine hem Türkiye hem de hepimize yapabileceği bir iyilik var. O da etrafında kendi konumlarının bekası uğruna siyasi yumuşama atmosferini zehirleyen insanlara değil, yine etrafındaki kavgadan değil uzlaşmadan yana olan insanlara kulak vermek.
Hatırlıyor musunuz, 2009’larda, 2010’larda Erdoğan ne zaman polis, yargı içindeki Fethullahçılara hamle yapacak olsa, önüne “Suikastı önledik”, “Tehlike büyük” gibi dosyalar konurdu; böylelikle o zamanın kavgacıları kendi konumlarını korumuş olurlardı. Sonucunu biliyoruz.
Siyaset ve ekonomi dünya çapında bir krizin eşiğinde. Savaşların yayılma endişesi üzerine bir de şimdiden “Kara Pazartesi” endişesi doğuran borsa ve finans krizi dalgası geliyor.
Ağır dış politika ve güvenlik sorunlarıyla boğuşurken içeride baskı ve yasaklarla siyasi atmosferin daha da keskinleşmesi mi, yoksa muhalefetle siyasi diyalogun korunması mı daha doğru olur? Kavgacılara mı, uzlaşmacılara mı daha çok kulak vermesi gerektiğinin yanıtı da burada
Instagram yasağı bunun sadece bir örneği ama yeterince uyarıcı.