İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 23 Temmuz’da Vaşington’da ABD Kongresine dördüncü konuşmasını yapıyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın seçim yarışından çekildikten sonra ilk yabancı liderle görüşmesinin 25 Temmuz’da Netanyahu’yla yapacağını özellikle belirtiyor ajanslar. Biden’ın yerine aday olarak önerdiği Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Netanyahu’nun Kongre sunumunu -maalesef seçim gezisi mazeretiyle kaçıracağı için onunla ayrıca buluşacak.
Netanyahu ise bütün yumurtaları aynı sepete koymuyor. Biden’a İsrail’e verdiği desteğe teşekkür ederken ve seçimi kim kazanırsa kazansın ABD yönetimin İsrail’e tam destek vereceğinden emin olduğunu söylüyor. Nitekim ajanslar Netanyahu’nun 14 Temmuz’da suikast girişimini atlatan Cumhuriyetçi aday (ve önceki başkan) Donald Trump ile görüşme başvurusunu yaptığını bildiriyor.
Netanyahu’ya Kongre’de konuşma daveti de zaten Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin ortak kararıyla yapılmış. Davet sahipleri Senato Çoğunluk lideri, Demokrat Nev York Senatörü Chuck Schumer ile Temsilciler Meclisi Başkanı, Cumhuriyetçi Los Angeles Milletvekili Mike Johnson.
İsrail Başbakanı resmen gövde gösterisi yapıyor, Başkanın seçimden çekilmesi karambolü içindeki ABD Başkentinde.
ABD siyasetinde İsrail etkisi
İsrail 1948’de kuruluşunu ilan ettiğinde onu ilk tanıyan ülke Sovyetler Birliği olmuştu. ABD’nin resmen tanıması biraz zaman almıştı çünkü petrol zengini Arap ülkeleri o zaman hala önce Filistinlileri koruyacak garantiler istiyorlardı. Sonunda ABD Başkanı Harry Truman’ın şu sözlerle kestirip attığı biliniyor:
· “Kusura bakmayın beyler. Siyonizmin başarısı için sabırsızlıkla bekleyen yüzbinlerce (seçmene) yanıt vermek zorundayım; seçim bölgemde yüzbinlerce Arap bulunmuyor.”
Ama artık konu sadece seçim bölgesindeki Yahudi seçmen sayısıyla sınırlı değil. Daha çok İsrail lobisinin adaylara verdiği kampanya desteğiyle ilgili. Siyaset-para ilişkisini araştıran “Open Secrets–Açık Sırlar” sitesinde 1990’dan bu yana hangi İsrail-yanlısı siyasetçinin ne kadar -kayıt altında- kampanya bağışı aldığının listesi var; ilk sırada Biden bulunuyor.
Netanyahu kuşkusuz bu listelerden ve daha fazlasından bilgi sahibi.
Seçim öncesi kampanya bağışı peşindeki Cumhuriyetçisi, Demokratı büyün siyasetçiler İsrail lobisine kendilerini beğendirme yarışı içinde görünüyor.
Netanyahu o nedenle ABD Kongresinde “Dükkânın sahibi” havasıyla Filistinlilere karşı daha fazla para ve silah talep edebiliyor.
Netahyahu: ABD’de dokunulmaz siyasetçi
Netanyahu’ya ülkesi İsrail’de dokunulabiliyor. İsrail sisteminin Filistinlilere zulmü hariç denebilirse kendi içinde işleyen demokratik yapısı var. Başbakan hakkında dava açılabiliyor, yargılanıp hapsedilebiliyor. Hatta Netanyahu’nun bu amaçla yargı sistemini değiştirme girişimi halkın tepkisinden dönmüştü. Hamas’ın 7 Ekim saldırısı gerekçesiyle başlayan ve bugüne dek sadece Gazze’de 40 bine yakın Filistinlinin öldürülmesine yol açan Gazze saldırısının devamı, bir bakıma Netanyahu’nun yargılanması sürecini de geciktiriyor.
Ama Netanyahu’nun ABD’de dokunulmazlığı var. ABD Başkanları yerden yere vurulabiliyor, yargılanıyor, Biden gibi neredeyse arkasından teneke çalınarak yıldırılabiliyor, ama Sağ-Siyonist saldırganlığın yaşayan simgesi Netanyahu dokunulmazlık kalkanına sahip.
Ana akım Amerikan medyası en fazla -ABD ve bazı AB ülkeleri tarafından verilen- bombalar altındaki Filistin halkına sağlanan “insani yardımın” ulaştırılmasındaki sıkıntılar nedeniyle eleştirebiliyor. Ötesine geçen gazetecilerin Amerikan gazetelerinden, televizyonlarından anında atıldığını biliyorsunuz.
Netanyahu İsrail’deki ırkçı-şeriatçı sağ-Siyonizmin lideri. Onun ABD politikasında gördüğü dokunulamaz itibar, sadece ABD siyasetindeki çürümenin değil, küresel dengelerin savaşların yayılmasına ne kadar elverişli bir zemine sürüklendiğinin göstergesi adeta.