Son dönemde sıkça duyduğumuz sözcüklerden ikisi, “değişim “ve “dönüşüm”. Hem kurumsal, hem de bireysel alanda sürekli bir değişimden ve dönüşümden söz ediliyor. Her iki kavramın da ayrı anlamları var. ”Değişim” yapılan bir işi daha iyi bir sonuca ulaştırmak üzere yapılan değişikliklerin tümü; ”dönüşüm” ise olduğundan başka bir biçime, ya da duruma girme hali. Dönüşümde en önemli unsur geriye dönmenin mümkün olmaması.
Bakan Hakan Fidan’ın bütçe konuşmasındaki değişim vurgusu
Hakan Fidan, 3 Haziran’da Dışişleri Bakanlığı koltuğunda birinci yılını dolduruyor. AK Parti hükümetlerinin 7. Dışişleri Bakanı olarak göreve başlayan Hakan Fidan, bu süre içerisinde bakanlıkta kendisinden önce görev yapan altı bakanın yaptığından daha fazla kurumsal değişikliğe imza attı.
“İlk önce bir gözlem sürecinde bulunuyorum. Yani buranın gerçekten kurumsal olarak dokunulması gereken yerler ne , geleneksel olarak sabit kalmış, kimliğini oluşturan omurga konular nelerdir, hangisi devlet maslahatıyla uyuşuyor, hangisi kendisini fazla kutsarken devleti önemsemiyor. Onları yakından gözledikten sonra köklü bir reforma başlıyoruz. Dolayısıyla çok yoğun bir kurumsal çalışma yapmamız gerekiyor, sistematik bir şekilde sürekli reform, sürekli kesintisiz bir değişim içerisinde olmamız gerekiyor.”
Hakan Fidan’ın 20 Aralık 2023 tarihinde TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu’nda Bakanlığının bütçesinin görüşülmesi sırasındaki konuşmasında dile getirdiği yukarıdaki sözleri, Dışişlerinde gerçekleştirilecek büyük çaplı kurumsal değişikliklerin işaretlerini veriyordu. Anlaşılan gözlem süreci tamamlanmış, düğmeye basılmış. Son birkaç ay içerisinde kurumsal değişiklikler arka arkaya gelmeye başladı. Önce 6 Nisan’da resmi gazetede yayınlanan bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bakanlıktaki genel müdürlüklerin sayısı 38’e çıkarıldı, mevcut genel müdürlüklerin görev alanlarında kaydırmalar yapıldı. Ardından geçen hafta içerisinde “Dışişlerini Güçlendirme Vakfı Kanun Tasarısı”, Meclis Bütçe Ve Plan Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Geçtiğimiz hafta sonunda da ikisi Bakanlık dışından üç yeni Bakan yardımcısı atandı.
Dışişlerini Güçlendirme Vakfı ne işe yarayacak?
Cumhur İttifakı milletvekillerinin oylarıyla komisyonda kabul edilen Dışişlerini Güçlendirme Vakfı kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Oldum olası devlet bütçesinden çok cüzi bir pay alagelen Dışişlerinin güçlendirilmesi ,emekli büyükelçilerin deneyimlerinin genç diplomatlara aktarılması kimsenin karşı çıkamayacağı öteden beri bizlerin de seslendirdiği görüşler. Vize hizmetlerinden sağlanan gelirlerin aracı şirketlere kaptırılmasındansa bakanlığa kazandırılması da iyi bir fikir. Ancak kanun tasarısındaki bazı hükümler ve belirsizlikler birçok soruyu da beraberinde getiriyor, haklı endişelere yol açıyor. Halen ortada bir ara benim de başkanlığını yaptığım “Dışişleri Bakanlığı Mensupları Sosyal Güvenlik Ve Yardımlaşma Vakfı”( DİVAK) adı altında kurulu bir vakıf var. Bakanlık bünyesinde de bir diplomasi akademisi faaliyetlerini sürdürüyor. DİVAK’ın kurucu senedinde gerektiği takdirde yapılacak değişikliklerle, mevcut diplomasi akademisinin geliştirilmesiyle acaba aynı amaçlara ulaşılması mümkün olamaz mıydı? DİVAK’a başkanlık yaptığım dönemde Bakanlığın Vakfa bağlı turizm şirketinden araç kiralamasının haksız rekabete yol açarak vakfa kar sağladığı gerekçesiyle Sayıştay'ın talebiyle bu uygulamaya son verdirildi. 5737 sayılı vakıflar kanunu uyarınca, vakıfların ticari faaliyetlerde bulunarak gelir elde etmesi kuracakları şirketler aracılığıyla mümkün olabiliyor. Şimdi Bakanlığın, vakfın kuracağı şirketlerden hizmet alımı aynı engele takılmayacak mı?
Merkez teşkilatında bakanlık dışı atamalar çığ gibi büyüyor
Dışişleri Bakanlığı'nda uzun bir süre diplomat kökenli bakan yardımcıları görev yaptı. Bakanlık siyasi atama bakan yardımcısıyla ilk kez 2018 yılında tanıştı. O tarihten bu yana da ağırlıklı olarak idari işlerden sorumlu dışardan atanmış tek bir bakan yardımcısına sahipti. Son yapılan atamalarla Dışişlerinde siyasi bakan yardımcılarının sayısı ilk kez kariyerden gelen bakan yardımcılarının sayısını aşmış bulunuyor. Bakanlık dışından atanan bakan yardımcıları artık dış politikanın belirlenmesinde de söz sahibi olacaklar. Son bir yıl içerisindeki tayinlerle 3 bakan yardımcılığının yanı sıra personel genel müdürlüğü, strateji geliştirme başkanlığı, destek hizmetleri genel müdürlüğü, diplomasi akademisi başkanlığı, dış politika plan ve eşgüdüm genel müdürlüğü, hukuk hizmetleri genel müdürlüğü, bilgi teknolojileri genel müdürlüğü ,Stratejik araştırmalar merkezi başkanlığı kariyerden gelmeyen genel müdürler tarafından yönetiliyor.
Hatanın büyüğü aslında bakanlık bürokrasisiyle bakan arasındaki bağı sağlayan müsteşarlık makamının kaldırılmasıyla yapıldı. Bakan yardımcılarının sayısının artırılması müsteşarın boşluğunu doldurmaya yetmiyor. Geçmişte dışişleri müsteşarları sadece dış politikanın şekillendirilesinde değil, bakanlığın kurumsal kimliğinin ve çalışanların özlük haklarının korunmasında da önemli bir rol oynamışlardır. Bakan yardımcılığı veya bakan yardımcılığına tekabül eden devlet sekreteri uygulaması bulunan İngiltere, Hindistan, Portekiz ve Yunanistan gibi bir çok ülkenin dışişlerinde meslekten gelen müsteşarlar, daimi müsteşar(permanent under secretary), dışişleri müsteşarı(foreign secretary) veya genel sekreter (secretary general) unvanlarıyla pekala görev yapmaya devam ediyorlar. Hatta Hindistan dışişlerinde dairelerince hazırlanıp müsteşarın imzaladığı bir telgrafı, bakanın değiştirme yetkisi bulunmadığını, en fazla altına şerh düşebildiğini duymuştum.
Bakan Hakan Fidan’ın Dışişlerinde yapacağı en önemli değişiklik şüphesiz ihtiyaca yeterli olmayan mevcut binanın değiştirilmesi olacaktır. Bağlıca’da şehre 30 km mesafede inşa edilmesi öngörülen yeni bina kamuda tasarruf genelgesi uyarınca 3 yıl süreyle yatırımların durdurulmasıyla umarım güme gitmez.
Şimdi son bir yıl içerisinde Dışişlerinde yaşananlar, bir değişimi mi? Yoksa dönüşümü mü temsil ediyor? Biraz da bekleyip uygulamayı görmek lazım. Bıçakla elma da soyulur, adam da öldürülür.