“Enflasyon ile mücadele” zengine yarıyor

Merkez Bankası yılın ikinci enflasyon raporunu dün bir basın toplantısı yaparak paylaştı. MB’nin, Nisan ayı sonu itibariyle yüzde 70’e dayanan enflasyonun yılsonunda nereye gideceği hakkındaki tahminini merak ediliyordu. Daha önceki raporda yüzde 36 olan tahminlerini 2 puan artırarak yüzde 38 olarak duyurdular. Ama bence bu da hala oldukça iyimser bir tahmin. Geçmiş tahminleri hiç tutamayan bankanın bu anlamda notunun pek iyi olduğunu söyleyemeyiz. Zaten kimsenin buna itibar ettiği de yok.

Söz konusu raporun enflasyona ilişkin değerlendirmelerine yönelik pek çok yazı okuyabilirsiniz. Ben bugün bu köşede, raporda yer alan başka bir tespite ilişkin bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Faiz artışlarına gerekçe olarak bir taraftan kredi maliyetlerini artırarak insanların borçlanma yoluyla tüketim talebinin önüne geçilmek istenirken, diğer taraftan paranın getirisini yüksek tutarak harcamadan caydırmak istediklerini ima ediyorlar. Kısaca, paran yoksa tüketme çünkü çok pahalıya patlar, paran varsa git onunla yüksek faiz kazan diyorlar. Onların okudukları kitaplarda böyle yazıyor.

Parası olmayanlar için kredinin çok pahalı olduğunu zaten biliyoruz. Kredi kartı faizleri vergiler dâhil yüzde 90’ı aşmış durumda. Peki bu, insanları borçlanmaktan alı koyuyor mu? Hayır. Çünkü paran yoksa mecbur borçlanacaksın. Peki, borçlandığın parayı ödeyebilecek misin? Bu borcu ödeyebilme gücü vatandaşın birincil endişe kaynağı değil. Çünkü geliri yetmediği için mecburen borçlanıyor. İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) bir raporuna göre insanların yüzde 60’ından fazlası tükettikleri gıda miktarını azalttıklarını söylüyor. Tükettiği gıda miktarını azaltmak zorunda kalanların borç faizine dikkat etmesini beklememek gerekir.

ZENGİNLER DAHA ÇOK KAZANIYOR

Raporda, mevduat sahiplerinin kazandıkları faizlere ilişkin değerlendirmede, düşük mevduatı olanların (100 bin liranın altı olarak tanımlanmış) elde ettikleri faiz getirisinin, çok parası olanların(bankadaki mevduatı bir milyon liranın üzerinde olanlar) aldıkları faizden ciddi şekilde düşük olduğu gösterilmiş. Raporda bu durum şöyle ifade edilmiş: 2023 yılı sonrasında reelleştirilmiş yüksek ve düşük montanlı faiz farkının oldukça yükseldiği ve 5 Nisan itibariyle 13,6 yüzde puana çıktığı görülmektedir. Demek ki yüksek faiz kazanmak için önce zengin olmanız lazım. Bankalardaki toplam TL mevduatın yüzde 60’ından fazlası zaten bir milyon liranın üzerinde parası olan insanlara ait.

Kur Korumalı mevduata ilişkin veriye bakınca, zenginlerin bundan nasıl daha fazla yararlandıkları bariz bir şekilde görülüyor. Toplam KKM içinde parası bir milyon liradan fazla olanların payının yüzde 90’a yakın olduğu görülüyor. KKM’den yararlananlar da büyük çoğunlukla çok parası olanlar.

Paranız çok ise seçenek de çok, getiri de yüksek. İster KKM yap, ister mevduata yatır. Daha fazlasını kazanırsın. Peki, paranız yoksa hangi seçenekler var? Yüksek, daha yüksek kredi maliyeti

Demem o ki çok paranız varsa daha çok kazanıyorsunuz, hiç paranız yoksa daha yüksek faiz ödüyorsunuz. Uygulanan “enflasyon ile mücadele programında” parası az olan ya da hiç olmayanların durumlarının gittikçe kötüleşmekte olduğu açık. Ama olsun, enflasyon ile başka nasıl mücadele edilir ki?