Özgür Özel, yurtdışı gezilerinin ardından Cumhurbaşkanı’na dosya sunuyor, çalışmaları hakkında bilgi veriyor. Başka ülkelere giderken, başta Dışişleri olmak üzere, sorumlu bakandan brifing istiyor. Sonra şunu söylüyor: Dış politikada yüzde 85 benzer müştereklerde birleşiyor olmamız gerek.
Tabii ki iç siyasette sağlanabilecek bir uzlaşma zemini, kaçınılmaz olarak, dış meselelerde de yeni bir ufuk açar. CHP liderinin dış politikada ortak zemin yaratma çağrısını şaşırtıcı bir hamle olarak görebiliriz. Yüzde 85 aynı çizgide olabilme hedefi, iyi niyetli bir çıkış olarak kabul edilebilir. Dünya büyük bir karmaşa içinde. Bölgemiz felaketlerle çevrili.
Türkiye’nin komşu Suriye toprakları içinde askeri birlikleri bulunuyor. Dünyanın birçok yerinde Türk Silahlı Kuvvetleri görev yapıyor. Kürt meselesi ya da çözüm karşıtlarının ifadesiyle “terörle mücadele meselesi”, dış politikanın kilit konusu olmaya devam ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dış politika danışmanlığını yapan Ünal Çeviköz, geleneksel söylemin dışına çıkarak yeni bir yol açtı. Sanırım o tecrübeyi önemsemek gerekiyor.
Dış politika, milliyetçi söyleme çok açıktır. Dış politika, bazen iç politikanın da önüne geçer, belirleyici olabilir. Irkçılık her zaman dış politikayı zehirleyebilir. Karşı ülkeyi düşman yerine koyduğunuz andan itibaren, makul olan, normal olan gider, geriye sadece hamaset kalır. Dış politikaya ilişkin itirazların zaman zaman “vatana ihanet” diye suçlanması gündeme gelebilir. İş biraz sertleşince devreye güvenlik güçleri girer, yargı girer, siyaset girer. Aldığınız karşılıklardan şaşkına dönebilirsiniz. Kıbrıs meselesi, Ermenistan- Azerbaycan gerilimi, Suriye’nin geleceği gibi konularda, ana akım söylemden, ülkedeki ana dış politika söyleminden farklı değerlendirmeleriniz olabilir.
CHP bu konularda da olumlu bir dil yaratılmasına zemin hazırlayabilir. Ana akım çizginin ötesinde, alternatif dış politika yöntemlerine doğru bir açılım sağlayabilir. En azından, olması gereken budur. “Yeni bir CHP”den söz edeceksek, yeni bir dış politikadan da söz edebilmemiz gerekir. İktidarın bugüne kadar izlediği dış siyaset konusundaki tavır ne olacak?
Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda CHP’nin yol açıcı bir ağırlığı olabilir. İnsan Hakları İhlalleri nedeniyle Türkiye yurtdışında eleştirildiğinde, “İnsan hakları emperyalizmin oyunu” diyerek suçlamalarda bulunanlara karşı, CHP, daha gerçekçi bir çıkış yapabilir. Özgür Özel’in sözlerinin içinde belki de iktidarı değişik bir dış siyasete ikna edebilme düşüncesi saklı. Böyle başlamak, belki de bir strateji. İyi niyetli bir hamle…
Konrad Adenauer, 1954 yılında şöyle demiş: İş hayatındaki temel kurallar, rahatlıkla, dış politikaya da uygulanabilir. (…) İstikrarlı bir şekilde, netlik ve sabır içinde çalışanlar, başarıya ulaşabilir.
After his trips abroad, Özgür Özel presents a file to the President and gives information about his work. When going to other countries, he/she requests a briefing from the responsible minister, especially the Ministry of Foreign Affairs. Then he says this: We need to be united on 85 percent similar common ground in foreign policy.
Of course, a basis for compromise in domestic politics will inevitably open a new horizon in foreign affairs. We can see the CHP leader's call to create common ground in foreign policy as a surprising move. The goal of being 85 percent in line can be considered a well-intentioned move. The world is in great turmoil. Our region is surrounded by disasters.
Turkey has military units in neighboring Syrian territory. Turkish Armed Forces serve in many parts of the world. The Kurdish issue, or the "counter-terrorism issue" as opponents of the solution put it, continues to be the key issue of foreign policy. Ünal Çeviköz, Kemal Kılıçdaroğlu's foreign policy advisor, went beyond the traditional discourse and opened a new path. I think we need to take that experience seriously.
Foreign policy is very open to nationalist discourse. Foreign policy sometimes overrides domestic policy and can be decisive. Racism can always poison foreign policy. From the moment you consider the other country as an enemy, what is reasonable and normal disappears and only heroism remains. Objections regarding foreign policy may sometimes be accused of "treason". When things get a little tougher, security forces, judiciary and politics come into play. You may be surprised by the responses you receive. On issues such as the Cyprus issue, Armenia-Azerbaijan tension, and the future of Syria, you may have different evaluations from the mainstream discourse and the main foreign policy discourse in the country.
CHP can pave the way for creating a positive language on these issues. It can provide an opening towards alternative foreign policy methods beyond the mainstream. At least, that's how it should be. If we are going to talk about a "new CHP", we should also be able to talk about a new foreign policy. What will be the attitude towards the foreign policy followed by the government so far?
CHP may have a leading role in membership of the European Union. When Turkey is criticized abroad due to Human Rights Violations, CHP can make a more realistic statement against those who make accusations by saying "Human rights are a game of imperialism". Perhaps hidden in Özgür Özel's words is the idea of being able to persuade the government to a different foreign policy. Maybe it's a strategy to start like this. A well-intentioned move...
Konrad Adenauer said in 1954: The basic rules in business life can easily be applied to foreign policy. (…) Those who work consistently, with clarity and patience can achieve success.