31 Mart’ta gerçekleştirilen seçimin partiler açısından sonuçlarını değerlendirmeye çalıştığımız dünkü ilk yazımız, yerel seçimlerin kendine özgü işleyişinden ve ayrıca özellikle büyükşehirlerde ittifak sisteminin devreye girmiş olmasından kaynaklanan bir güçlüğün de altını çiziyordu.
Buradaki güçlük, ittifak sisteminin uygulandığı seçim bölgelerinde oylar ortak aday üzerinde toplandığında, işbirliğine giden partilerin sandıktaki gerçek gücünü ölçmenin mümkün olmayışıdır.
Şöyle ki, ortağından kendi adayına destek alan parti, her seferinde gerçek gücünün üstünde bir eşikte görünüyor. Bunun tam tersi bir durum da desteği veren parti açısından geçerli.
Yalnızca başkanlar değil belediye meclisleri seçiminde de aynı durum yaşanıyor. Örneğin, Cumhur İttifakı bileşenleri AK Parti ile MHP, büyükşehirlerde ilçe belediye başkanlıkları ve belediye meclisleri seçimlerine ortak listeyle girdiler.
Bunun sonucu, örneğin İstanbul’da bu listelere oy veren MHP seçmenlerinin oyları, büyükşehir belediye meclisi toplamında AK Parti için yapılan hesaplamanın içinde göründü.
Bir başka anlatımla, oyların iç içe geçmesi, hangi partinin tekil olarak ne kadar oy aldığını okuyabilmemize izin vermiyor.
Buna karşılık, 30 büyükşehir dışında kalan ülkenin diğer 51 ilinde, il genel meclisi üyelikleri için yapılan seçimlerde böyle bir sorunla karşılaşmıyoruz. İlçe belediye başkanlıkları için sınırlı ittifak düzenlemeleri yapılmış olsa da, il genel meclisi seçimleri bu anlaşmaların dışında kaldığından, partilerin seçmen nezdindeki destek durumunu oyların karışması sorunu olmadan net bir şekilde okuyabiliyoruz.
TÜRKİYE’DE TOPLAM SEÇMENİN YAKLAŞIK BEŞTE BİRİ
Ancak Türkiye’deki seçmen tercihlerini il genel meclisi sonuçları üzerinden okumaya kalktığımızda göz önünde bulundurmamız gereken bir dizi kritik husus var.
Bunlardan birincisi, il genel meclisleri için oy kullanılan seçim bölgeleri Türkiye’nin
nüfusunun kısmen sınırlı bir kesimini temsil ediyor. Evet, 51 ilden söz ediyoruz; ilk bakışta sayıca kabarık görünüyor... Gelgelelim çoğu sayıca küçük nüfusa sahip olan bu 51 ilin Türkiye’nin toplam nüfusu içindeki oranını hesaba kattığımızda görüntü biraz farklılaşıyor.
TÜİK’in 2022 yılı nüfus ölçümüne göre, Türkiye’deki büyükşehir statüsündeki 30 ilde 66 milyon 653 bin dolayında, kalan 51 ilde ise 18 milyon 626 bin dolayında vatandaş yaşıyordu. Nüfusun ve buna paralel bir şekilde seçmen kitlesinin de yüzde 22’si ediyor bu illerde yaşayan vatandaşlarımız.
Buna karşılık Trakya’dan Orta Anadolu ve Karadeniz’e ve oradan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya kadar Türkiye’nin bütün bölgelerine yayılan bu çeşitlilik, Türkiye’nin nabzını hissetmek bakımından son derece zengin bir tablo sunuyor.
Bu çeşitlilikle birlikte, özellikle iç Ege, Orta Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu’da milliyetçi ve muhafazakar dokunun kuvvetli bir şekilde kendisini hissettirdiği bir coğrafyadan söz ettiğimizi de hatırda tutmak gerekiyor.
KATILIM ORANI YÜZDE 80
İl genel meclisi sonuçlarını tahlil ederken, vurgulamamız gereken bir başka faktör, bu kategorideki yerleşimlerin genellikle büyük nüfus hareketliliğine sahne olmayan, daha statik bir nüfus yapısına sahip bölgeler olması. 2019 seçimi kayıtları ile kıyaslandığında, bu kategorideki illerin önemli bir bölümünde, nüfus artışının çok sınırlı kaldığını söyleyebilmek mümkün.
Ayrıca, bu illerde seçime katılım oranı yüzde 80.08 ile ülke genelindeki yüzde 78.55 oranının 1.5 puan kadar üstünde çıkmıştır. Ancak 2019 yılında bu coğrafyadaki yüzde 85.5’lik katılım oranın da altındadır.
31 Mart 2019’da 10 milyon 975 bin vatandaş oy kullanmıştı bu seçim bölgelerinde. Geçen 31 Mart’ta ise seçmen sayısı 726 bin kadar artmış olmasına karşılık, sandığa giden vatandaşların sayısı beş yıl önceye kıyasla 112 bin kadar geridedir.
AK PARTİ YİNE BİRİNCİ AMA KAYIP YAŞADI
Bu genel tespitlerin ardından il genel meclisi sandıklarında beliren bir dizi yönelişe dikkat çekebiliriz.
Birinci tespit, Türkiye genelinde metropollerde ikinci parti durumuna düşmesine karşılık AK Parti’nin 51 ilin yayıldığı bu coğrafyada birinci parti olma vasfını hâlâ korumakta oluşudur. Ancak iktidar partisinin oy toplamında 2019 yılında yapılan yerel seçime kıyasla belirgin bir gerileme ortaya çıkmıştır.
Bundan beş yıl önceki 31 Mart 2019 yerel seçiminde AK Parti bu kategorideki 51 ilde 4 milyon 371 bin oy alırken, bu kez 3 milyon 303 bin oyda kalmıştır. Bir milyonun üstüne çıkan bir kayıp söz konusudur. Birinciliği korusa da, oran olarak yüzde 41.6’dan yüzde 32.1’e gelmiş bu 51 ilin toplamında AK Parti.
Bu gerileme, değinilen illerde geçen 14 Mayıs seçiminin sonuçları üzerinden yapılan bir kıyaslamada da önemli ölçüde yine karşımıza çıkıyor.
CHP İL GENEL MECLİSLERİNDE ÜÇÜNCÜLÜKTEN İKİNCİLİĞE ÇIKTI
Burada dikkat çekici olan bir gelişme CHP ile ilgilidir. Geçmişte seçimlerde genellikle Türkiye’nin ikinci büyük partisi olarak çıkan CHP, söz konusu 51 ilin seçmen tabanında MHP’nin gerisinde üçüncü parti konumuna düşmekteydi. CHP, geçen 31 Mart’ta bu kez ikinci parti konumuna çıkmıştır.
Yazıda yer verdiğimiz grafikten de görüleceği üzere, 2019 yerel seçiminde bu 51 ilde il genel meclislerinde 1 milyon 834 bin oyla AK Parti’nin toplam seçmen desteğinin yarısının bile altında kalan CHP, bu kez oyunu 2 milyon 382 bine getirebilmiştir. Yüzde 17.6’dan yüzde 23.2’ye çıkmıştır.
MHP ise 2019’da il genel meclisi sandıklarında ikinci parti konumunda iken bu kez üçüncülüğe gerilemiştir. Bununla birlikte, MHP’nin oran olarak oy kaybı AK Parti’ye kısayla çok daha sınırlı kalmıştır. MHP, 1 milyon 976 bin oydan (yüzde 18.8) 1 milyon 706 bine (yüzde 16.6) gelmiştir.
YENİDEN REFAH İRTİFA KAZANIYOR
İYİ Parti, değindiğimiz coğrafyada zemin kaybeden bir başka parti olarak beliriyor. Oyları 2019’a kıyasla 852 binden 522 bine gerilemiş. Keza, Saadet Partisi’nin oyu da 259 binden 139 bine inmiş.
Altını çizmemiz gereken bir başka durum, yeni aktör olarak sahaya çıkan Fatih Erdoğan’ın liderliğindeki Yeniden Refah Partisi’nin 668 bin oyla (yüzde 6.5) kayda değer bir varlık göstermiş olmasıdır. Burada özellikle AK Parti oylarındaki düşüşün önemli ölçüde Yeniden Refah’a tahvil olduğunu gözlemek mümkün.
Bu 51 ilin toplamında
2019’a kıyasla küçük oranda bir kayıp yaşayan DEM Parti’nin oyu ise yüzde 8 eşiğinin biraz altında seyrediyor.
AK PARTİ 51 İLİN 23’ÜNDE CHP 15’İNDE BİRİNCİ PARTİ
Şimdi önemli bir başka gösterge üzerinden sahadaki tabloyu okumaya çalışalım. Partilerin il genel meclis seçimlerindeki durumunu değerlendirirken, illerde hangi partilerin önde çıktığı sorusuna yanıt aradığımızda, uğradığı kayıplara karşılık AK Parti’nin 51 ilin 23’ünde birinci geldiğini görüyoruz.
Bu illeri şöyle sıralayabiliriz: Adıyaman, Afyon, Bingöl, Burdur, Çorum, Elazığ, Giresun, Gümüşhane, Isparta, Kastamonu, Kütahya, Nevşehir, Niğde, Rize, Sinop, Sivas, Yozgat, Aksaray, Bayburt, Ardahan, Karabük, Osmaniye ve Düzce...
CHP ise Amasya, Artvin, Bolu, Bilecik, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Kırşehir, Tunceli, Uşak, Zonguldak, Kırıkkale, Bartın, Yalova, Kilis olmak üzere 15 ilde birinci parti konumundadır.
DEM Parti, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da Ağrı, Bitlis, Hakkâri, Kars, Muş, Siirt, Batman, Şırnak ve Iğdır olmak üzere 9 ilde önde giden partidir.
MHP’ye gelince Çankırı, Erzincan, Tokat ve Karaman olmak üzere 4 ilde birinci partidir.
MERKEZ İLÇELERDE TABLO DEĞİŞEBİLİYOR
Vurgulanması gereken bir nokta, bir ilin bütününde oy dağılımında ilk sırada yer almanın, sıkça o ilin merkez ilçesinde kazanma güvencesini taşımamasıdır. AK Parti 23 ilde en büyük parti olmakla birlikte, ancak 12 ilin merkez ilçe belediyesini alabilmiştir.
Merkez ilçe sonuçlarıyla il genel meclisi sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, diğer partiler açısından da bunun gibi bir dizi dikkat çekici sonuç ortaya çıkıyor.
Bu arada, AK Parti ile MHP, bu 51 il içinde belirli sayıda ilçe belediyesi seçiminde işbirliğine giderken, işbirliği yapılmayan bazı yerleşimlerde iki müttefik arasında kıyasıya bir rekabet de yaşanmıştır.
Yarın biraz daha detaylı bir şekilde büyüteç altına yatıracağız bu 51 ilde işleyen dinamikleri.