Korsan bildiriye “kibir” sansürü: Erdoğan AK Parti’de kimleri biçecek?

Dün, 2 Nisan’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim yenilgisi muhasebesi için topladığı AK Parti Merkez Yönetim Kurulu (MYK) sonrasında, AK Parti dönemindeki medya uygulamalarına alışanları dahi şaşırtan “bir ilke” tanık oldu haberciler. AK Parti medya birimlerinden ilişkide oldukları haber merkezlerine gönderilen, deyim yerindeyse bir korsan bildiriyle MYK’da görüşülenlerin “perde arkası” veriliyordu. Bu metinde Erdoğan’ın konuşmasında yenilgiyi kabulü, kendine göre nedenlerini sıralaması ve kimleri sorumlu tuttuğu yazılıydı; bunları birazdan yazacağım.

“Bizden duymamış olun” anlayışıyla AK Parti kanallarından haber merkezleriyle paylaşılan bu metin, başta yandaş kanallar olmak üzere TV canlı yayınları ve internet sitelerince hemen işlenmeye başladı.

Ancak 30-40 dakika gibi bir süre sonra haber merkezlerine, bu defa -iddiaya göre- İletişim Başkanlığı kanallarından bir metin daha iletildi. İddia edildi dememin sebebi, böyle bir metne ne İletişim Başkanlığının resmi sayfası ne de sosyal medya hesaplarında rastlanması; adeta iz bırakmamak adına “Kendi bilginizmiş gibi yazabilirsiniz” anlayışıyla paylaşılmış.

Korsan duyuruya kibir sansürü

İster AK Parti ister İletişim Başkanlığı kanallarından gelmiş olsun, iki metin arasında ilk bakışta pek bir fark yok gibiydi. Ama karşılaştırmalı ikinci okuyuşta ikinci metindeki fark ortaya çıkıyordu.

İlk metinde şöyle bir bölüm vardı:

• “Toplantıda “kibir hastalığı”na da dikkati çeken Erdoğan, “Buradan başlayarak; il, ilçe, belde teşkilatlarına, belediye başkanlarımıza, milletvekillerimize, hatta bürokrasiye uzanan bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Oysa milletin sinesinden doğmuş bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir. Hangi konumda olursa olsun bu partide hiç kimsenin ‘layüsel’ olmadığını milletimize göstereceğiz.”

Layüsel, Arapça kökenli; “hesap sorulamaz”, “sorumlu tutulamaz” demek.

İkinci “korsan” metindeyse bu bölüm şu şekli almış:

• “MYK’da Erdoğan’ın vatandaşlardan gelen şikayetleri gündeme getirdiği, parti yönetimi, il, ilçe, belde teşkilatları, belediye başkanları, milletvekilleri ve bürokraside görülmeye başlanan olumsuz tutumlardan kurtulmanın ve onunla mücadele edilmesinin öneminin altını çizdiği de alınan bilgiler arasında.”

“Kibir hastalığı” nerede, “olumsuz tutumlar” nerede?

Hatırlayacaksınız, YetkinReport’taki ilk seçim yorumumuzda AK Parti’nin yenilgi nedenleri arasında“kibiri” saymıştık; Erdoğan’la aynı gerekçeleri düşünmüşüz.

Neden gerek duyuldu?

Burada akıllara şu soru takılabilir: Kapalı bir toplantı hakkında, habercilerin genellikle kendi çabalarıyla kaynaklarıyla konuşarak çıkardığı “kulis” bilgiler, neden kaynağı da gizlenerek merkezi olarak, adeta “korsan bildiri” gibi sızdırılır medyaya? Elbette seçim yanilgisinin AK Parti’de ezberleri dağıttığı yorumu dışında.

Birkaç neden sıralanabilir:

1- AK Parti yönetimi gazetecilere “İşte size malzeme, daha fazla kurcalamayın” demek istiyor olabilir? Paylaşılan bilgiler gerçekten önemli ama MYK toplantısında başka nelerin konuşulduğunun öğrenilmesi istenmemiş ve bu korsan duyuru(lar) ile sis perdesi amaçlanmış olabilir.

2- Erdoğan, bazıları muhtemelen seçim yenilgisinin faturası çıkarılarak koltuklarından olabilecek bazı MYK üyelerinin medyaya konuşulanları kendi açılarından yansıtmasını istememiş olabilir.

3- Dolayısıyla daha önce benzeri görülmemiş bu uygulamayı, AK Parti MYK üyelerine bir tür konuşma yasağı olarak algılamak da mümkün.

Erdoğan 31 Mart seçim yenilgisinin sorumlularını saptayıp kendince gereğini yapana dek AK Parti’den kendi izin verdiği dışında ses çıkmasını istemiyor; en azından görünen bu.

Bu defa dış mihraklar değil

Erdoğan’ın AK Parti’nin 31 Mart’ta CHP’nin altına düşmesinin nedenleri arasında Parti yönetimine söylediği nedenler arasında “dış mihraklar” bulunmuyor. Daha gerçekçi bir manzara paylaşmış Erdoğan; kendi sırasıyla özetliyorum:

1- Hayat pahalılığı,

2- Derinleşen enflasyon, emeklilerin serzenişleri,

3- İsrail’le ticaret eleştirileri (Gazze’yi anlatamadık),

4- Kibir hastalığı,

5- MHP ile seçim yarışı.

Bu sonuncusu nedeniyle Amasya, Kütahya ve Kırıkkale’yi CHP’nin aldığını söylemiş Erdoğan, Hatay’ın CHP’den alınmasını ise başarı örneği olarak vermiş.

“Şahsım dahil, hiçbir arkadaşım 31 Mart sorumluluğundan kaçamaz” demiş Erdoğan, iki korsan bildiride de var.

Peki, dış mihraklar olmadığına göre kimleri sorumu tutmuş. Kendi verdiği sıralamayla;

1- AK Parti teşkilatı,

2- Genel Merkez,

3- Adaylar.

Şimdi bu saydığı maddelere bakalım, isimlendirmeye çalışalım.

“İğneyi kendimize”

Erdoğan’ın “İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıracağız” dediği “özeleştiri süreci” açıkçası AK Partide bazı koltukların boşalacağını gösteriyor. Zaten aksi halde bu korsan bildiri yöntemiyle içerideki hava Erdoğan’ın süzgecinden geçirilerek dışarıya yansıtılmazdı.

İlk sırada saydığı “Teşkilatın” başında Erkan Kandemir var. Erdoğan’a yakın bir isim olmakla beraber faturanın çıkarılabileceği muhtemel isimlerden.

Kandemir aynı zamanda “Genel Merkez” seçim ekibinin de üyesi. O ekibin başında, iki gündür -hem de AK troller tarafından “kibirli davranmakla” suçlanan Genel Başkan Vekili Efkan Ala bulunuyor. Diğer üyeler ise Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz, Yerel Yönetimler Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ile Tanıtım ve Medya Başkanı Hamza Dağ. Ancak Hamza Dağ İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu için seçim sürecinde bizzat ilgilenememiş olabilir.

İzmir zaten AK Parti için zor sınavdı, Dağ da kaybetse de çok çabaladı. Ancak asıl fiyasko İstanbul’da Murat Kurum ve Ankara’da Turgut Altınok idi.

AK Parti’de tasfiye zamanı

Peki, diyelim ki bu isimleri “Genel Merkez” önerdi. Ama özellikle İstanbul ve Ankara adaylarının bizzat Erdoğan tarafından belirlendiğini bilmeyen var mı?

Öte yandan AK Parti MYK’da gözden düşmeyi, hatta aforoz edilmeyi göze almayan kimsenin, her ne kadar kendisi “şahsın dahil” demiş olsa da Erdoğan’ın kararlarının isabetini sorgulamayı göze alması sürpriz olur. O parti içi demokrasi işleri CHP’de oluyor hem de en uç şekillerde.

Dolayısıyla, bu korsan duyuruları Erdoğan’ın AK Partide yapmaya niyetlendiği cezalandırma ya da tasfiye harekatının psikolojik hazırlık aşaması olarak değerlendirmek de mümkün?

Burada bir sorun çıkabilir: Erdoğan zaten etrafında siyaset deneyimin sahip kadroların çoğunu tasfiye etti. 31 Mart seçim yenilgisinin faturasını çıkararak tasfiye edeceklerinin yerine kimleri getirecek?

Neyse, onu da biz düşünmeyelim, değil mi?