Türkiye-Çin dostluk bağı: Uygurlar

Uygur Türkleri, Türkiye ile Çin arasında dostluk bağıdır.

EN ESKİ UYGARLIKLAR

Türk ve Çin uygarlıkları dünya tarihine şekil vermiş, geçmişte çoğu zaman iç içe geçmiş büyük uygarlıklardır. O kadar ki biz Türkler uzak geçmişteki tarihimizi, ağırlıklı olarak Çin kaynaklarından öğreniyoruz. İki uygarlığın birbirine etkisinin düşünülenden çok daha derin olduğu yeni anlaşılmaktadır. Dünyanın sayılı harikalarından olan Çin Seddi, Türk ve Çin uygarlıklarını değilse bile bu iki ulusu, kurdukları devletleri, evlilikler yoluyla iç içe geçmiş hanedanlarını birbirinden ayırmak için inşa edilmişti.

UYGARLIKLARI SADECE DUVARLAR AYIRMAZ

Uygarlıkları, halkları ve devletleri çoğu kez ayrı düşüren hatta birbirine düşman eden, devletlerin içindeki, başka bir ulusa, devlete ve dine ait azınlıkların, emperyalizm tarafından kullanılmasıdır. Çin’in batısında, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurların Çin için her zaman duyarlı bir konu olmasının nedeni, emperyalizmin, Uygur Türklerini, Çin’in istikrarını, ülke bütünlüğünü bozmak amacıyla kullanma girişimleridir.

ABD’NİN UYGUR MERAKI

ABD, Çin’in ekonomik alanda büyük ilerlemeler kaydettiği 1980’li yıllardan itibaren, bu ilerleyişi durdurmak için Çin’in istikrarını, ülke bütünlüğünü hedef alan bir politika benimsemiştir. ABD’nin Tayvan’a verdiği, Çin’in “Tek Çin” politikası için tehdit oluşturan desteğe ek olarak Uygur Türklerine, Doğu Türkistan ve Tibet’e ilgisi bu politikanın gereğidir. Uygurların yaşadığı, önemli petrol ve doğalgaz kaynaklarının bulunduğu, Çin’in Orta Asya’ya açılan kapısı konumundaki Doğu Türkistan’da özellikle 1980’li yıllarda başlatılan “Çinlileştirme politikası”, Çin’in bu tehdit algılamasının sonucudur. Bu amaçla Uygurlar Türk kimliğinden uzaklaştırılmaya çalışılmış; Uygurlara Arap alfabesi dayatılmış; bölge Türkiye’ye kapatılırken, Arap ülkelerine açılmıştır. Kısacası ulus (Türk) bilincine karşı din (Müslüman) kimliği ön plana çıkarılmak istenmiştir. Çin’in, Uygurların Türklük bilincini hedef alan bu yanlış politikası amaca hizmet etmek bir yana, aksi sonuç vermiştir.

TÜRKİYE ABD’NİN OYUNUNA GELMEDİ

Türkiye’nin, Uygur Türklerini kullanarak Çin’i istikrarsızlaştırma politikası, Çin’e karşı bu politikayı başarıya ulaştırma gücü yoktu. Nitekim Türkiye’nin bu temel dış politika kararı, Rabia Kadir olayı nedeniyle, bu satırların yazarı ile dönemin Dışişleri Bakanı arasında konuşulmuş ve bizzat bakan tarafından teyit edilmiştir.

ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın kişisel girişimi ile Çin’de hapisteyken serbest bırakılan, Uygur İnsan Hakları ve Demokrasi Vakfı kurucularından Rabia Kadir (Rebiya Kader) ABD tarafından, Çin aleyhine etkinliklerde kullanılmıştır. ABD bu etkinliklere -örneğin toplantıların Türkiye’de yapılması gibi- bir şekilde Türkiye’yi dahil etmeye çalışmış, Çin ise bu tür etkinliklere izin verilmemesi için Türkiye nezdinde ciddi girişimlerde bulunmuştur.

Türkiye, hızla bir dünya gücü haline gelmekte olan Çin ile ilişkilerine verdiği önemi; Türkiye aleyhine olan dış ticaret dengesinin düzeltilmesi çabalarını ayrıca KKTC konusunda, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan Çin’den beklentilerini ve PKK terörünü de dikkate alarak, ABD destekli bu girişimleri her defasında sonuçsuz bırakmıştır. Kadir’in bu tür etkinlikler için Türkiye’ye girmesine, adı geçene vize verilmesi için aracı olan kişi ve kuruluşların girişimleri de uygun biçimde olumsuz yanıtlanarak engel olunmuştur.

RADİKAL İSLAM VE ÇİN

Dünyada radikal İslamın giderek güçlenmesi, önce Afganistan, sonrasında İkiz Kuleler saldırısı üzerine Çin, Uygurlara Türklük bilincini terk ettirip Müslüman kimliğini dayatma politikasını değiştirmiştir. Bunu yaparken de bazı Uygur ayrılıkçı hareketlerini “radikal İslam” olarak sunup -örneğin, Doğu Türkistan İslami Hareketi- Batı’ya, terör örgütü olarak kabul ettirmiştir. Bu politika değişikliğine ve Çin’in bunu kazanıma dönüştürmesine, ABD’nin yanlış politikaları ve Türkiye’de Uygur konusunun, özellikle 2002 sonrasında İslamcı grupların etkisine girmesi de yardımcı olmuştur.

Bütün bu gelişmeler, Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS’e ilgisi de eklenerek değerlendirildiğinde, Türkiye-Çin ilişkilerinin gelecekte daha da önem kazanmasını beklemek ve bunu sağlamaya çalışmak akıllıca olur. Bu açıdan bakıldığında da Müslüman değil Türk kimliği ile Uygurların, Türkiye ile Çin arasında dostluk bağı olarak görülmesi gerekir.