2023 yılının Kasım ayında yapılan CHP’nin 38. Kurultayı’nın iptali yani “Yok hükmünde sayılması” için açılan dava hâlâ sürüyor. Beş oturum yapılmasına rağmen bitmeyen, her seferinde ertelenen bir dava olma özelliği de devam ediyor. CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bu davanın şikayetçileri arasında olduğu sanılıyor. Kılıçdaroğlu’nun dava ile ilgili neden konuşmadığı da sıkça dile getiriliyor.
Bilinen şu: 38. CHP kurultayının “Mutlak Butlan” olması yani yok hükmünde sayılması halinde, Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkanlığa geleceği belirtiliyor. Dolayısıyla, davanın tarafı olmasa bile böyle bir kararın çıkmasının Kılıçdaroğlu tarafından da arzu edildiğine ilişkin görüş yaygın.
BU KADAR SÜRER Mİ?
Dava beş oturum yapılmasına rağmen bir türlü sonuçlanmıyor. Oysa batı ülkelerinde bu tür davalar bir oturumda sonuçlandırılıyor. Bu konuyu başka bir yazımda deneyimli hukukçu Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’la konuşup yazacağım.
Her oturumda, duruşma erteleniyor. Peki nereye kadar? 15 Eylül’de davanın sonuçlanacağı bekleniyordu. Gerilimli günler, saatler yaşandı. “Mutlak Butlan” olarak bilinen dava ile ilgili olarak Kılıçdaroğlu’nun Avukatı Celal Çelik, “Bizim, kurultayın iptali yönünde açılan dava ile uzaktan yakından ilgimiz, alakamız yok” diyor. Dosyanın içeriğini öğrendiğimizde de, Kılıçdaroğlu’nun bir şikâyeti, dava ile ilgili bir beyanının da olmadığı anlaşılıyor. Ne kadar böyle söylense de, bilinse de, yine de bu iş Kılıçdaroğlu’nun üstüne yıkılıyor. Belki Kılıçdaroğlu’nun sinirli ve gerginliği de bundan kaynaklanıyor.
ADIM ADIM BÖYLE GELİŞTİ
“Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresi” denildiği zaman, en yakınındaki isimlerin belki de başında Avukat Celal Çelik geliyor. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dosya ile Kılıçdaroğlu’nun bağının ne olduğunu ve diğer iddiaları Avukat Çelik bize şöyle anlattı:
“Kurultay soruşturması bizim yüzümüzden başlamadı. CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ile başka bir partili arasındaki tartışmadan kaynaklı olarak başladı. Bursa Cumhuriyet Savcılığı’na bir şikâyet dilekçesi verildi. Savcılık o soruşturmayı başlattı. Sonra soruşturmada yetkili yerin Ankara olduğunu gerekçe gösterip dosyayı Ankara’ya gönderdi. Dosya gelince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı o soruşturmaya devam etti.
Kurultayla ilgili soruşturma basına yansıyınca aralarında Hatip Karaaslan, Hatay Büyükşehir Belediye eski Başkan Lütfü Savaş ve bazı kurultay delegeleri, Ankara Adliyesi’nde dava açtı. Dediler ki ’Biz Kurultay’ın şaibeli olduğunu öğrendik. O yüzden bunu hazmetmiyoruz. Dava açıyoruz anlamında dilekçeler verdiler. Dava açmaları hak mıdır? Haktır, dava açabilirler.
SAVCILIKTAN KILIÇDAROĞLU’NA YAZI
Kılıçdaroğlu ve avukatı olarak ben ısrarlı bir biçimde hem soruşturmadan, davadan uzak durduk. O davanın olduğu Dışkapı semtindeki adliyenin kapısından bile içeri girmedim. Nedeni de laf, söz olmasın, yanlış anlaşılmasın diye. O kadar hassas davrandık.”
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üç kez Kemal Kılıçdaroğlu’nu genel beyanını almak üzere çağırdı. Yani ifade vereceksin anlamında yazıydı. Gelen yazıların birine avukatı Celal Çelik yazılı cevap verdi. O yazıda, Kılıçdaroğlu’nun hiçbir şekilde gelmeyeceğini, ifade vermeyeceğini belirtti. Avukat gelen diğer yazılar için ise sözlü olarak Kılıçdaroğlu’nun hiçbir şekilde ifade vermeyeceğini söyledi. Bugüne kadar Kılıçdaroğlu’nun, kurultayla ilgili ifadesi de olmadı.
Savcılık, “En azından yazılı bir ifade verilmesini” istedi. Yazılı bir ifade de verilmedi. Sözlü açıklamalarında da “Bizim bu soruşturma, dava ile bir ilgimiz yok” denildi. Avukat Celal Kılıç, süreci bize şöyle yorumladı:
“Kılıçdaroğlu, müdahil olmadığı bir davada yorum yapabilir mi? Bir şey söyleyebilir mi? Ne diyecek? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma için onu çağırdığında cevabı ‘Benim hiçbir bilgim ve görgüm yok.’ Doğrusu da bu. Genel başkanlar kurultaya geç gelir, açılış konuşmasını yapar, ondan sonra ayrılır. Oyunu kullanmaya gelir ve tekrar gider. Şimdi oradaki görüşmeleri, atıyorum varsa ilişkiler, bunları görebilme ihtimali yoktur. Bu tür şeyler başkanın yanında zaten yapılmaz.
BİLGİSİ, İLGİSİ, GÖRGÜSÜ YOK
Genel başkanın o konuda ilgisi, bilgisi, görgüsü yok. Duyumlar olabilir. Herkes bir şeyler duydu. O ayrı bir olay. Ama sonuçta genel başkanın talimatıyla ben Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiğim dilekçede şunu söyledim:
‘Sayın genel başkanımızın bu iddialar konusunda hiçbir bilgisi, görgüsü yoktur. Dolayısıyla ifade edebileceği bir bilgi olmadığından da ifade vermeyecektir.’ Şimdi bu gerçekliğe rağmen bu bilindiği halde ısrarlı bir biçimde maalesef hani eskiden havuz medyası vardı. Şimdi ise ‘Bir kısım medya’ genel başkana saldırı başlattı. Yani her şeyden uzak duran Kemal Bey’e niçin saldırılıyor? Açıklama yapmıyor, kimseyle bu konuları görüşmek istemiyor. Avukatı olarak bana bile düşüncesini ifade etmiyor. Olay bu.”
BAZI ŞEYLER EKSİK BULUNDU
5 oturum yapılmasına rağmen, dava için bir türlü karar verilmedi. Haberlerden anladığımız kadarıyla
mahkeme bazı şeyleri eksik bulmuş olacak ki bazı yerlerden bunların gönderilmesi için yazı göndermiş. Duruşma 24 Ekim’e ertelendi. 24 Ekim’de nasıl bir karar verilir: Konuştuğum bir hukukçu şunları söyledi:
“Eğer, hâkim kesinlikle davayı reddedecekse bunu 15 Eylül’deki duruşmada da yapabilirdi. Şimdi hâkim dosyayı inceliyor, değerlendiriyor. Nasıl bir karar vereceğini bilemem. Ama sonuçta 24 Ekim’de elbette bir karar verilecek. Çünkü hâkimin iradesi öyle gözüküyor.”
Davanın, Kılıçdaroğlu cephesi de işte böyle.