TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis Komisyonu için süre verdi, sürecin hızlanmasını fesih ve silah bırakmanın hızlanmasına bağladı. DEM Parti’nin Öcalan görüşmesi açıklaması ise ya boş ya da sadece aşina olanların çözebileceği şifrelerle dolu.
İktidarın “Terörsüz Türkiye” süreci için kurulan Meclis Komisyonu 28 Ağustos’ta önceki TBMM başkanlarını dinledi. Tam Cemil Çiçek konuşuyorken Meclis’in üzerinden savaş uçakları alçaktan uçmaya başladı. Önce herkes “Ne oluyor?” diye birbirine baktı. Burası Türkiye. Sonra 30 Ağustos Zafer Bayramı törenleri için Türk Yıldızlarının prova uçuşları olduğu anlaşıldı.
Aynı sıralarda DEM Parti TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan ve Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı Adası Cezaevindeydi. Üç saat kadar görüştükleri bilgisi var. Görüşme üzerine açıklamayı ise aynı gün değil 29 Ağustos’ta yaptılar. Belli ki 28 Ağustos akşamı DEM Parti ve gerek duydukları diğer muhataplarla durum değerlendirmesi yapmış, neyi ne kadar söyleyeceklerine karar vermişlerdi.
Nitekim DEM’lilerin TBMM Komisyonu çalışmaya başladıktan sonra Öcalan ile yaptıkları bu ilk görüşmeye dair açıklama, şimdiye kadarkilerin en kısası oldu. Sadece kısa değil, ilk bakışta hiçbir şey söylemeyen bir metin.
Ya boş ya şifrelerle dolu
Daha doğrusu, Meclis Komisyonu çalışmaları açısından da beklenti doğuran açıklama metni ya hiçbir şey söylemiyor, bildik klişeleri tekrarlayarak “Yeni bir durum olmadığı için söylenecek bir şey yok” demeye getiriyor, ya da iç-lisan şifreleriyle dolu ve anlayana çok şey söylüyor.
Girişteki sağlıklı, moralli, sonuçtaki kardeşlik temennisi dışında açıklama metni şöyle:
• “Yaşadığımız sorunun özel bir cerrahi müdahaleyi gerektirecek derecede kangren olduğunu, süreci bu hassasiyetle yürüterek bugüne getirdiklerini ifade etti. Amacımız, acılı bir sürecin sona erdirilmesi için elimizden geleni yapmaktı, dedi.
• “Demokratik toplum, barış ve entegrasyonun, bu sürecin üç kilit kavramı olduğunu, bu temelde sonuca ulaşabileceğini belirtti. Bunun için bütün boyutlarda adımların ivedilikle atıldığı yeni bir aşamanın gereğine vurgu yaptı.
• “Tercihinin her zaman demokratik cumhuriyet ile demokratik toplum temelli bir entegrasyon olduğunu; bu stratejik hamlenin anlaşılması ve sahiplenilmesinin hepimize, tüm Türkiye’ye kazandıracağını belirtti.”
Öcalan, “Siyaset ve basın çevrelerinin bir kısmında basitleştirme ya da yok sayma” gibi yaklaşımların “sürece zarar” verdiğini de söylemiş.
Kurtulmuş “silah bırakma hızlanmalı”
DEM Parti’nin bu açıklamayı yayınlamasından kısa süre sonra Anadolu Ajansına konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Öcalan’ın “ivedilik” çağrısına cevap gibi değil ama cevap yârine geçecek sözler söyledi:
• “Bu işin bir an evvel tamamlanması, bunun için de örgütün süratle silah bırakma ve kendisini feshetme sürecini hızlandırması lazım.
• “Komisyonun hemen kuruluşunda aldığımız karar, 31 Aralık 2025’te komisyon çalışmalarını sonlandırması. Eğer gerekirse ikişer ay süreyle uzatılabilir.”
Kurtulmuş, biz aceleye getirmeyeceğiz ama PKK süreci hızlandırmak için silah bırakmayı hızlandırsın demeye getiriyor.
Gelelim metnin analizine.
Meclis Komisyonu anılmıyor bile
Metinde ilk göze çarpan, siyasi partilerin önemsediği, kamuoyu açısından en görünür çalışma olan Meclis Komisyonu hakkında bir sözcükle atıf yokken, “entegrasyon” sözcüğünün kısa açıklamada iki kez vurgulanması.
Sonra PKK’nın Kandil merkezinin çok sık vurguladığı “serbest bırakılma” koşulundan bahis yok.
Fesih ve silah bırakmaya da doğrudan atıf yok. “İvedilik” çağrısının ise “Bütün boyutlarda adımlar” için geçerli ve “yeni bir aşama” için gerektiğini söylüyor.
Boşuna “ya boş ya şifrelerle dolu” demiyorum.
“Bütün adımlar” ile kastedilen nedir? PKK’nın silah bırakma işlemine devam için yeni koşullar mı kast ediliyor?
“Yeni aşama” ile Meclis’ten beklenen bazı yasalar mı yoksa başka bir şey mi kast ediliyor?
Entegrasyon ile kast edilen silah bırakan PKK militanlarının sivil hayata uyumu mudur veya yalnızca Öcalan’ın şifrelerine aşina kişilerin anlayıp gereğini yapacağı bir başka “entegrasyon” mudur?
Ve adres neresi? Öcalan’ın ivedilikle adım atmasını istediği hükümet mi, Meclis mi, PKK mıdır?
Öcalan’ın PKK’nın Suriye uzantılarının “Bizi ilgilendirmez” demesi karşısındaki tutumu nedir örneğin?
Suriye, İsrail, ABD
Suriye’de SDG’nin Mart’ta Şam hükümetiyle imzaladığı anlaşmaya Temmuz’da uymayacağını söylemeye başlaması arasında değişen tek bir stratejik gelişme var.
O da İsrail’in desteğiyle güneyde çıkan Dürzi ayaklanması ve yine İsrail’den SDG’ye özerklik hatta bağımsızlık yönünde verilen cesaret. Bu cesaret PKK’nın Kandil ve Brüksel merkezlerinin de vites küçültmesine neden oluyor.
SDG’nin İsrail desteği ardından 10 Mart anlaşmasına uymayacağını söylemesi halen Türkiye’de işleyen süreci de baltalıyor. Bölgedeki dış politika önceliği İsrail olan ABD de her hafta görüş değiştiren bir istikrarsızlık içine girdi.
Binyamin Netahyahu, bir tek ismini vermeden Suriye’deki asıl sorunlarının Türkiye olduğunu söylüyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kılıç kından çıkarsa” uyarısını yorumlarken, yine isim vermeden, Türkiye’nin YPG’nin “saldırmasını beklemeyeceğini” söylüyor.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Başkanlığında Meclis Komisyonu, ortada açıklanan bir yol haritası olmadığı halde iyi niyetle çalışıyor ama Suriye konusu rayına girmeden Terörsüz Türkiye sürecinden “ivedilikle” olsun olmasın sonuç alınması zor görünüyor.