Tamam, AKP’nin “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dediği “Şahsım Devleti” Rejimi, yanlış, yetersiz, kötü ve bir ülkeyi yönetmeye uygun değil, anladık...
Ama:
Bu rejimde bile, bütün bir devlet yapısının kendisine, kendilerine bağlı olduğu düşünülürse, bir kişi, bir parti, bir ideoloji, bir kadro, bir oligarşi, vatan millet uğruna, toplum yararına hiç olumlu bir şey yapmaz mı, yapamaz mı?
Hadi, diyelim ki, vatan, millet uğruna, toplum yararına olmasından da vazgeçtik, kendi iktidarının geleceği, oy potansiyeli lehine de bazı şeyler yapmaz mı, yapamaz mı?
Hadi diyelim ki, çok yıprandılar, enerjileri tükendi, olumlu işler de yapamıyorlar...
Ama sürekli biçimde kendi varlıklarının, iktidarlarının sorgulanmasına yol açan söylem ve eylemlerle, kendi tabanlarını daraltmalarına, kendilerine verilmiş olan destekleri, seçmen potansiyellerini azaltmalarına ek olarak...
Ana Muhalefet Partisi CHP’yi, onun Liderlerini, Belediye Başkanlarını ve mensuplarını, “mağdur ederek” güçlendirmelerine ne demeli?
En son Aydın’daki transferlerle “kaş yaparken göz çıkardılar”!
***
CHP’li Belediye Başkanları:
İstanbul Ekrem İmamoğlu
Esenyurt Ahmet Özer
Beşiktaş Rıza Akpolat
Beykoz Alaattin Köseler
Şişli Emrah Şahan
Beylikdüzü Murat Çalık
Büyükçekmece Hasan Akgün
Gaziosmanpaşa Hakan Bahçetepe
Avcılar Utku Caner Çaykara
Ceyhan Kadir Aydar
Seyhan Oya Tekin
Antalya Muhittin Böcek
Çaykara Utku Caner
Manavgat Niyazi Nafi Kara
Şile Özgür Karadayı,
Ve Tayfun Kahraman gibi, Pınar Türker gibi, daha birçok yurtsever, namuslu, hasta ve sağlam, kadın ve erkek bürokrat hapiste!
***
UNUTMAYALIM, AKP’Yİ İKTİDARA TAŞIYAN ÖNEMLİ ÖĞELERDEN BİRİ, “MAĞDURİYET EDEBİYATI” İDİ.
***
Adaletin, siyaset ve rüşvet yoluyla tahrip edilmesi, siyasal transferlerde şantaj unsuru olarak kullanılması...
Diploma gibi, tapu belgesi gibi resmi evrakın güvenilirliklerinin tartışmaya açılması...
Sürekli olarak vergilerin artırılması...
Enflasyonun dolu dizgin gitmesi...
Geçim sıkıntısının bütün herkesi bunaltması...
Tarım alanlarının madencilere peşkeş çekilmesi, köylerin talan edilmesi...
Sanayi üretiminin zorlaştırılması ve ithalata kurban edilmesi...
Piyasadaki serbest rekabetin yandaşlar lehine yozlaştırılması...
Liyakat yerine sadakatin kullanılması, Eğitimin çağ gerisine götürülmesi ve bu nedenlerle gençlerin gelecek umutlarının yok edilmesi...
İşçi, memur ve emeklilerin bütünüyle yoksullaştırılması...
Devam eder ve İktidara olan genel seçmen desteği zaten azalırken...
Aynı İktidarın sürekli mağduriyetler yaratarak Ana Muhalefet Partisi CHP’yi güçlendirmesine...
Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel başta olmak kaydıyla, CHP’lileri sürekli olarak hem mağdur edip hem de gündemde tutup parlatmasına...
Yol açan...
Özetle, bütünüyle ters tepen...
Strateji ve taktiklerine:
Herhalde bütün “Cumhuriyet” ve “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” savunucuları teşekkür ediyorlardır!
***
Evet, Ekrem İmamoğlu zaten çok başarılı bir Belediye Başkanıydı...
Evet, Özgür Özel, genç, dinamik ve iyi konuşan bir Genel Başkan oldu.
Aslında her iki lider de başarılı birer politikacıydılar.
Zaten başarılı olan bu her iki politikacı da İktidarın büyük gayretleri ile, artık halkın gözünde, “Kurtarıcı Liderler” mertebesine yükseltildiler.
Böylece CHP de “erken” diye değil, ancak “gecikmiş” diye eleştirilebilecek olan “Cumhuriyeti kurtarma” görevini, tarihte üçüncü kez, yeniden yüklenmiş oldu.
***
Hiç kimse Özgür Özel’in liderliğinde yapılan mitingleri küçümsemesin:
Onların her biri, Demokratik Cumhuriyeti korumak için başarıya doğru atılan yeni bir adımdır!