CHP lideri Özel’in, İmamoğlu’nun gözaltıyla birlikte başlattığı kesintisiz eylem dönemi muhalif seçmeni de partiyi de canlandırmış görünüyor. (Foto: CHP)
Özgür Özel, CHP’yi sadece söylemleriyle değil eylemleriyle konuşturmaya başladı. 10 Ağustos’ta Tokat’ta 44’üncü mitingini yaptı; gerçi o miting değil “eylem” demeyi tercih ediyor, 13 Ağustos Çarşamba İstanbul, Bayrampaşa’da 45’incisini yapacak.
CHP Türkiye’nin son yıllarda gördüğü en sıcak yazına, okulların tatilde olmasına, çiftçinin hasatta olmasına rağmen haftada iki defa meydanlarda. Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alındığı Çarşamba günleri İstanbul’un bir ilçesinde, hafta sonları da Türkiye’nin bir ilinde. Özel’in CHP’nin 2023 genel seçimleri ve 2024 yerel seçimlerinde kaybettiği şehirleri seçmesi zaten mitinglere eylem niteliği kazandıran yönlerinden biri. Tokat, Yozgat ile başlayıp Konya, Aksaray gibi CHP’nin 2023 genel ve 2024 yerel seçimlerinde kaybettiği merkezi Anadolu şerirlerinden. Tokat’ta da şehir meydanı dolup, sokaklara taşmış görünüyordu.
Siyasi miting panayır gibidir
Özel, meydanların gittiği her yerde dolmasını şöyle açıklıyor:
• “Erdoğan’ın kutuplaştıran siyaseti, karşı tarafı uzaklaştıran siyaseti, başkalarını şeytanlaştıran, kendi arkasını böylelikle kalabalıklaştıran siyaseti tükenmiştir, bitmiştir. Artık kimsenin kalesi yoktur. Kale siyaseti bitmiştir.”
CHP’nin Tokat mitingini evlerinin balonundan izleyen vatandaşlar. (Foto: CHP)
Zamanında Süleyman Demirel’in genç kurmaylarından olan, şimdi iş dünyasında, ismi bende saklı bir siyasetçi şu saptamada bulunuyor:
• “Eğer her yere gider, miting yaparsan mutlaka hareket ve bereket olur. Küçük şehirlerde siyasi miting sosyal faaliyettir aynı zamanda, şehre panayır gelmiş gibi olur.”
Özel’in eylem çizgisi, İstanbul’un her bir ilçesini bir şehir sayarsak bu siyaset anlayışına uyuyor. Örgütü eylem ile ayakta tutmak diye bir kavram da var. Merkez sağ siyasetçi yine Demirel’den aktarıyor:
• “Etrafındaki vilayetlerden de toplar getirirsin; bu mitingler örgütleri canlandırır, moral verir. Baba “Teşkilatı işle meşgul tutun. Tutmazsanız Genel Merkez dedikodusu yaparlar” derdi.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu taktiği izleyerek yükselmişti 2001’de AK Parti kurulduğunda. Şimdi Özel “Sokağa çıkamıyorsun” diye meydan okuyor.
CHP-içi yansıması
Özel’in örgüt içi konularda da söylemden çok eylem odaklı hareket etmeye başladığına somut bir örneği iktidarın “Terörsüz Türkiye” girişiminde PKK’nın silah bırakması sürecinde TBMM’de kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna” üye seçiminde gördük.
Özel’in Komisyona verdiği isimlerden Oğuz Kaan Salıcı, davalık olan 2023 CHP Kurultayında Özel’in karşısında, sonuna dek Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında duran, halen de yakın irtibat içinde bulunan bir siyasetçi.
Salıcı, T24’te Cansu Çamlıbel ile söyleşisinde, daha önce bu konuda yaptıkları ve birikimi nedeniyle seçilmesini doğal karşıladığını ama bu konuyu Özel ile hiç konuşmadıklarını söylüyor.
Oysa Özel, Salıcı’nın Komisyon’a davet alır almaz Kılıçdaroğlu’na bilgi vereceğini, sonra da Komisyon çalışmalarından kendisini haberdar edeceğini biliyor. Salıcı’nın seçimi hem sürece katkı hem CHP-içi hareketlilik bakımından doğru bir eylem gibi görünüyor. Nitekim Salıcı aynı söyleşide CHP saldırı altındayken “müzmin muhalif” gibi davranamayacağını da söylemiş.
Doğru eylem siyasetin ilacıdır.
Özel’in kesintisiz mitinglere dek muhalif kitleyi hareketlendirmeye çalıştığı birkaç başarısız eylem girişimi oldu. Örneğin TBMM nöbetleri, örneğin iktidara “kırmızı kart” gösterme. Bunlar muhalif kitlede karşılık bulamayan, lafta kalan, Erdoğan’ın Özel’den dönmesini istediği “Ankara merkezli siyaset” örnekleriydi.
Tokat mitinginde, fonda partinin dağıttıuğı, ön planda evde kartona elle yazılıp getirilen pankartlar. (Foto: CHP)
Kesintisiz eylem modeli İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla mecrasını buldu. Ağustos sıcağında meydanları dolduran insanlar sadece İmamoğlu’na haksızlık yapıldığı için değil, geçim sıkıntısından mahkemede hakkının yendiğine inandığından, yazılı sınavı kazandığı halde mülakatta elendiğinden, kendi dertlerini dile getirmek için orada; İmamoğlu vesile oluyor.
Özel’in iktidara karşı kesintisiz eylem çizgisiyle CHP içinde de Kurultay davaları, İmamoğlu davaları yaklaşırken merkezcil kuvvetler ortaya çıkardığı görülüyor.
Gölgede kalan ayrıntılar
Bununla birlikte CHP’nin her alanda iktidara talep olduğu izlenimi verecek siyaset adımları atıyor, özellikle de dış politika ve güvenlik alanlarında. Günün sıcaklığı içinde kaynayıp gidiyor çoğu ama kayda giriyor:
– Özel’in TUSAŞ ziyareti, Türkiye’nin savunma sanayiindeki adımlarıyla “gurur duyduğunu” söylemesi, son yıllarda CHP’ye hâkim olan, iktidara gelirsek İHA üretimine son vereceğiz türünden arkaik çıkışlara bir yanıttı. 1974’te yakın dönemdeki ilk ulusal savunma sanayii hamlesini başlatan Bülent Ecevit anlaşışının ihyasıydı.
– Azerbaycan-Ermenistan anlaşması üzerine, ABD’nin oyununa gelinmemesi uyarısından önce “Azerbaycan için iyi bir şey varsa onlar memnunsa biz memnunuz” diye açık destek vermesi önemlidir. Bu da Ecevit’in ulusal çıkarları siyasi çıkarların önüne koyan yaklaşımının güncelleştirilmiş hali gibi duruyor.
Özel’in kesintisiz eylem çizgisinin bir vefa boyutu da var. Türkiye’de de dünyada da bir siyasetçinin bir başka siyasetçi için, Özel ve İmamoğlu’dan söz ediyorum, egosunu bu kadar kenara bırakıp cansiperane çalışması örneği varsa da ben bilmiyorum. O meydanları dolduran biraz da bu herhalde.