YAŞ toplanıyor: paşa sayısı artacak, büyükelçi ve rektör sayısı gibi

Yüksek Askeri Şura 5 Ağustos’ta PKK’nın silah bırakmasının sağlanması için önemli bir adım olan TBMM Komisyonuyla aynı gün toplanacak. Aynı gün toplanmalarından sonuç üretmenin bir anlamı olmayabilir ama hükümetin bu YAŞ toplantısı öncesinde kuvvet komutanlarının 67 olan emeklilik yaşını Cumhurbaşkanı onayıyla 72’ye uzatan kararı TBMM’den geçirmesi arasında bir bağlantı var.

Dünyanın belki de en yaşlı komuta kademesine kapı açan bu kararın tek gerekçesi “Terörsüz Türkiye” ya da artık hangi isimde anlaşılacaksa o süreç değil elbette. Oraya geleceğiz ama Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) yapısal sorunun ağırlığına bakmak gerekiyor.

TSK’da personel sıkıntısı

TSK’da yetişmiş personel sıkıntısı var. Yıllarca Fethullahçıların TSK içinde cirit atmasına göz yumulduktan, uyaranlar tasfiye edildikten sonra 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle birlikte bu defa tersine bir tasfiyeye girişildi. Ortaya çıkan personel açığı hızlı terfilerle giderilmeye çalışıldı.

2024 YAŞ toplantısında 31 general ve amiral emekliye ayrılırken 23 general ve amiral bir üst rütbeye terfi ettirilmiş, 77 albay general ve amiralliğe yükseltilmişti. Aynı şekilde 34 general ve amiralin görev 1 yıl, 455 albayın görev süresi ise 2 yıl uzatılmıştı. Böylece general ve amiral sayısı 281’den 327’ye yükselmişti.

Yeni düzenlemeler sonrası 5 Ağustos YAŞ toplantısında 75 general ve amiralin görev süresinin, üyelerin üçte ikisinin çoğunluk oyuyla uzatılabileceği bildiriliyor.

Şimdi üçte iki oy çoğunluğu ile etrafı ateş çemberine dönmüş Türkiye’nin hassas askeri komuta makamlarında kalacak ya da gidecek isimleri belirleyen YAŞ oluşumuna bakalım.

Orduda siyaset kurumsallaşıyor mu?

Üçte iki oy aranacak YAŞ’ta Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve (henüz yaş haddi dolmayan) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve diğer kuvvet komutanları (toplam 5 oy) dışında askeri makamlarda liyakat oyu kullanacak üyeler, seçilmiş de değil siyasi irade tarafından bakanlığa atanmış siyasetçilerdir.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlık edeceği YAŞ toplantısındaki diğer üyeler şunlardır: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin. Yani Cumhurbaşkanını hariç tutarsak toplam 6 oy.

Heyetin uzatmak için oy kullanacağı adaylar arasında, zaten masada oturan ve görev süresi zaten 2024’te 1 yıl uzatılmış olan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun da bulunduğunu anımsatalım.

Kimsenin günahını almak istemem ama bu yasal düzenleme ve kurul oluşumu, terfi etmek, uzatma almak isteyen subaylarda liyakat kadar lobi gücünü kullanmaya da kapı açıyor. Geçmişteki “FETÖ kumpasları” bu kadar mı çabuk unutuldu?

Liyakat soruları

İşin liyakat boyutunu kendisi de asker kökenli (emekli tümamiral) olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu şu örnekleri veriyor:

• Kuvvet komutanlarının yaş haddinin 65’ten 67’ye, Cumhurbaşkanı onayıyla 72’ye kadar çıkarılması,

• Hava Kuvvetleri’nde “pilot”, Deniz Kuvvetleri’nde “güverte/deniz sınıfı” olma şartının kaldırılması,

• Korgeneral/Koramiral terfilerinde harp enstitüsü mezunu olma şartının kaldırılması

gibi değişiklikler, kurumsal yapıyı zayıflatmakta, liyakat yerine kişiye özel düzenlemeler algısını güçlendirmektedir.

Bağcıoğlu yakın geçmişte dikkat çektiği iki olayın da aslında liyakat sorunundan kaynaklandığı iddiasında. Biri, İskenderun’da iki askerin ceza olarak güneşte bekletilmesi nedeniyle ölümüne yol açılması iddiası. Diğeri de 12 askerin Irak’ta metan zehirlenmesiyle şehit olması ve Milli Savunma Bakanlığının ihmal kuşkusuyla soruşturma açması.

Gelelim diğer konuya

TBMM Komisyonu toplanıyor ama henüz işin nereye gideceği hala belli değil.

PKK bünyesinde Abdullah Öcalan’a rağmen sürece fren koyanlar var, tek tek açıklamalarını vermeye gerek yok. Ankara’nın PKK’nın Suriye kolunun silah bırakması koşulu pek yerine gelecek gibi değil. ABD, İsrail ve şimdi Fransa’nın da desteğiyle SDG lideri Mazlum Abdi Suriye ordusuna Kürt güçleri olarak katılım için de özerklik için de bastırıyor.

Süreç ve komisyona açıkça karşı çıkan İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu 3 Ağustos’ta Bursa’da tahminlerin ötesinde katılımla bir miting düzenledi. Mitinge Zafer Partisi dahil milliyetçi parti ve çevreler destek verdi.

Destekçiler arasında bulunan ve geçen yıl daha çok Türk milliyetçiliği çizgisindeki siyasetçi ve akademisyenlerden oluşan Milli Egemenlik Platformunun, TBMM Komisyonu ve YAŞ toplantısının yapılacağı 5 Ağustos’ta bu süreçlerin Anayasa’da değişikliğe yol açmaması çağrısı yapması bekleniyor.

Dere geçerken at değiştirmemek

İktidara yakın bazı çevrelerdeki “Her şey tamam. Komisyon filan halkı alıştırmak için. CHP’nin de bir önemi yok” havalarına karşı Erdoğan hâlâ sürece temkinle yaklaşıyor. CHP lideri Özgür Özel’in Komisyon kararlarının nitelikli çoğunlukla alınması koşulunun DEM Parti tarafından da desteklenerek TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından kabulü bu ciddiyeti gösteriyor.

Aslında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de son haftalardaki sözlerinde bir ton değişikliği var; örgütün Suriye kanadını çamura yatmakla suçluyor.

Ama işler tersine dönerse “Başkomutan” sıfatını kullanarak Türk Silahlı Kuvvetlerini harekete geçirecek kişi Bahçeli değil, Erdoğan. İşler ola ki tersine dönerse, PKK 2015’te olduğu gibi yine uluslararası destek vaatlerine güvenip geri çekilirse, TSK’ya hareket emrini verecek olan Erdoğan. YAŞ öncesi Meclis’e gönderilen TSK personel kanunu değişikliğiyle “Dere geçerken at değiştirilmez” atasözü uyarınca ihtiyatla hareket ettiğini söylemek mümkün.

Daha çok paşa, büyükelçi, rektör

İyi de çözüm iç basıncı hafifletmek için liyakata, niteliğe bakmadan daha çok makam, mevki tesis etmek mi?

Daha çok paşalık, daha çok büyükelçilik, daha çok rektörlük dağıtmak mı?

Bunu sadece 5 Ağustos YAŞ toplantısında general ve amiral sayısında epey artış beklendiği haberleri için söylemiyorum. Pilot olmadan nasıl hava kuvvetleri komutanlığına giden yol açılır, güverte subaylığı yapmadan nasıl deniz kuvvetleri komutanlığına açılır diye sormak için açmıyorum konuyu.

Örneğin her şehre bir üniversite siyasetinin sonuçları kapanan bölümlerden, sınavda sıfır çekenler dahil kimsenin talip olmadığı üniversitelerden belli değil mi? Son verilere göre aralarında tıp, hukuk, yapay zekâ gibi dalların da bulunduğu 1278 bölümde profesör yokmuş.  Ama hepsinde maşallah rektör var.

Dışişlerinde, merkezde bankamatikliğe mahkûm edilen deneyimli diplomatlar varken, istisnalar kaideyi bozmaz, pıtrak gibi açılan büyükelçiliklere yapılan siyasi atamaların sonuçları da her halde bir gün raporlara geçer.

Bu koşullar altında YAŞ toplantısında hakkıyla paşa olacak subaylar da töhmet altında bırakılmıyor mu?