Çarşamba akşamı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Komisyon”un nitelikli çoğunlukla karar alacağının kendisine iletildiğini belirttikten sonra, CHP’nin de “Komisyona” katılacağını bildirirken İktidarın tutarsızlıklarını ve çelişkilerini vurgulayarak özetle şunları söylemiş:
“CHP’nin bulunduğu komisyondan kimse korkmasın, bulunmadığı komisyondan korksun.
Cumhuriyetin kolonlarını kesiyorlar. Kolonunun üstüne çivi çaktırmayız. Resim için kolonun üstüne çivi çaksın, karşısında bizi bulurlar. O yüzden herkes rahat olsun.
Tutumumuz nettir. Anayasa’ya uymayanla Anayasa yapmayız.
AİHM kararı duruyor, Kavala arkada yatıyor.
AYM kararı duruyor, Can Atalay arkada yatıyor. AYM kararları duruyor, Gezi’den arkadaşlarımız içeride yatıyorlar.
Daha önce de defalarca beraat kararları duruyor, içeride yatıyorlar. Dünya kadar ‘Kovuşturmaya gerek yok’ dediği halde ya da yargılayıp beraat ettirdiği halde KHK’den ihraç edilmiş insanlar görevlerine iade edilmiyorlar.
Anayasa’ya, AİHM kararlarına, AYM kararlarına, mahkeme kararlarına uyuyacaksın; sonra geleceksin, benimle Anayasa yapmayı konuşacaksın.”
Özel’in bu sözleri, zaten kamuoyunun CHP’nin “Komisyon”a katılmasına karşı çıkma gerekçelerini oluşturuyor!
***
Özel’in konuşmasında benim dikkatimi çeken nokta, bu “Komisyon”dan CHP’nin ne beklediği hakkındaki sözleri:
“Biz bu komisyona çatır çatır görev yapmaya...
Demokratikleşme üzerinden mücadele etmeye...
Hem bütün siyasi tutsaklar için mücadele etmeye...
Her türlü hukuksuzluk, her türlü Anayasal hak ihlali için mücadele etmeye...
Yeni bir demokratik açılımı sağlamaya ve çözülecekse bütün sorunların bunun üzerinden; Kürtlerin sorunlarının, Alevilerin sorunlarının, ezilenlerin, dezavantajlıların sorunlarının çözülmesi için mücadele etmek üzere giriyoruz.”
***
Ama kendisi de bu saydığı konularda sonuç almanın olanaksızlığını çok iyi biliyor:
“Bu mücadeleye olanak vermediler, başka bir şey yapmaya kalktılar” diyor ve ekliyor:
“Biz bu komisyona Katolik nikâhı kıymıyoruz. (Her an ayrılabiliriz demek istiyor) Bu da son derece net.”
***
Özel’in konuşmasının bundan sonraki bölümü, Erdoğan/AKP iktidarının yanlışları, tutarsızlıkları ve başarısızlıkları üzerine devam ediyor.
Bunların arkasından da “Komisyon”da CHP’nin izleyeceği stratejiyi belirliyor:
“O zaman milletin iddianamesini ben yazıyorum, bilgin olsun. O yüzden Erdoğan’ın bizi komisyonda istemediği belli. O kuracak kendince.
Bakın diğer aktörleri, asla MHP ve DEM’i bunun içinde tutmam. Çünkü kendi beyanları net ve samimi.
(Erdoğan) Ne diyor ama? Karadelik tarif ediyor, Bermuda Şeytan Üçgeni; Türk, Kürt, Arap. Arap deyip de diğerlerini saymıyorsan sende başka bir isim var, başka bir hesap var. DEM’i Kürtlerin temsilcisi, Devlet Bey’i Türklerin temsilcisi, kendisinin Arapların temsilcisi olacağı bir yapı kuracak; bu memleketin başına ne çorap örecek?
Bunlara karşı CHP orada.”
***
Özel’in saydığı bu gerekçelere kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum!
Ama zaten sorun orada:
Bu gerekçelerin, bu söylemlerin, Emperyalizm ile İktidarın ortaklaşa dikte edeceği kararlar üzerinde herhangi bir etkisi olması olanaklı değil.
Sonuçta, TBMM’de olan olacak; CHP’nin de katıldığı bir yapıdan, bölünme ve Faşizm çıkacak!
Peki ne yapmalı?
Çözüm nerede?
Aslında tarih ve bilim bunun yolunu gösteriyor...
Pazar gününe!