İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e “hakaret” ve “tehdit” suçlamalarından 1 yıl, 8 ay hapse mahkûm etti. Silivri Cezaevinde 16 Temmuz’da yapılan duruşmada, mahkeme CHP’nin cumhurbaşkanlığı seçimine aday açıkladığı İmamoğlu’nun kamu görevlisini hedef gösterme suçlamasındansa akladı.
İmamoğlu, duruşmada yaptığı savunmada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı kast ederek, “Ülkede bir kişi için tehdidim” dedi; “Sandıkta dört kez yendim, beşinci kez yeneceğim için tehdidim. Onun için bugün buradayım ve bunun başka bir sebebi yok. Bu dava bir kişinin siyasi ikbali için açılmıştır.”
Duruşmada yaşanan bir olay, savcılık nasıl bir savunma gerilimi yaşadığını da gösterdi. Medyaya yansıdığı üzere, duruşmanın savcısı İmamoğlu’na “Bana bakarak konuşmayın” diye sesini yükseltti., İmamoğlu’na sesini yükseltti. İmamoğlu, önce savcıya “Size bakmak yasak mı?” diye sorup sonra yargı heyetine döndü: “Sayın Hâkim, size soruyorum: Savcı Beye bakmam yasak mı?” mahkeme başkanına “Savcıya bakarak konuşmak yasak mı? Bakmaya da meraklı değilim”
Siyasi yasak var mı?
CHP lideri Özgür Özel, duruşma sonrası İmamoğlu işle görüşmesinin ardından gazetecilere Mahkemenin siyasi yasak kararı almamasından memnun olduğunu söyledi.
Mahkemenin açıkça siyaset yasağı kararı vermediği doğru. Ama Anayasa’nın 76’ıncı maddesi, bir yılı geçen hapis cezası kesinleşen kişilerin milletvekili adayı olamayacağını söylüyor.
Bu durum cumhurbaşkanlığı adaylığını da bağlıyor. Anayasa’nın 101’inci maddesi cumhurbaşkanı adaylarında aranacak nitelikler arasında, milletvekili adayı olabilme koşullarını da arıyor.
Dolayısıyla, İmamoğlu’nun bu davadan aldığı 1 yıl 8 ay cezanın en az 1 yılı onaylanırsa, fiilen aday olma yolu kesilmiş olacak.
Ama 101’inci maddede ayrıca üniversite mezunu olma koşulu var ki, İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi diplomasının -henüz kesinleşmeyen iptal kararı da cumhurbaşkanlığına adaylığını koyması önünde engel.
İmamoğlu’nun aday olması önündeki bir başka engel de 2022’den bu yana onaylanmayı ya da iptal edilmeyi bekleyen “Ahmak davası”. Halen istinaf mahkemesinde bekleyen dosya, İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük ceza ve siyaset yasağı öngörüyor.
İmamoğlu’nun aday olmamasından da öte
Konu İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısında aday olmamasının da ötesine geçmiş durumda. Anayasaya göre, eğer seçim hüllesine başvurulmazsa seçilme hakkı bulunmayan Erdoğan. Ama İmamoğlu olmazsa CHP’nin başka cumhurbaşkanı adayları olduğu halde, Erdoğan olmazsa Cumhur İttifakında seçilebilme ihtimali görünen bir başka aday bulunmuyor.
AK Parti-MHP ittifakının Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ve Anayasa değişikliği ile PKK’nın silahsızlandırılması, ya da Terörsüz Türkiye sürecinde CHP’yi kendini savunmaktan başka iş yapamaz hale getirmek istediği görülebiliyor.
Bu süreçte CHP’nin düşmediği iki tuzak oldu. Biri, Özel’in önayak olduğu mitinglerle savunmayı hücum ile birleştirmesi diğeri de İmamoğlu soruşturmalarına kızıp Terörsüz Türkiye projesine karşı çıkmaması.
Özel, TBMM Komisyonuna üye vereceklerini baştan açıkladı, İmamoğlu da bugünkü duruşmada Terörsüz Türkiye’ye verdiği önemi tekrarladı.
Gazeteci Ruşen Çakır bu durumu Medyascope yayınında “Erdoğan, ‘PKK ile barış, CHP ile savaş’ stratejisinden bir an önce vazgeçmeli’ diye yorumladı.
İktidar açısından da muhalefet açısından da bu bir sarmal ve bir an önce bu sarmaldan çıkılması gerekiyor.