Hedefi belirsiz savaş

İran ile İsrail arasındaki savaş ne zaman bitecek!

Soru farklı mahfillerde soruluyor.

Trump kaynaklı bir iyimserlik de hakim.

Kısa sürede büyük güçler devreye girer, iki tarafı masaya oturturlar, İran biraz taviz verir, savaş biter.

Bu inancın nedeni, Trump’ın ilk günlerdeki tavrı ve uzlaşmanın sağlanacağına yönelik açıklamaları.

Öyle ki, o günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan da Trump’ı arayarak olası yakın barıştan rol kapma hevesinde idi.

Ancak gelişmeler bu çatışmanın o kadar da kısa sürmeyebileceğini gösterdi.

Hatırlarsanız Ukrayna-Rusya savaşı başladığında da bu çatışmaya ömür biçilmiş ve çok da uzamayacağı düşünülmüştü.

2014’ten beri süren Rusya – Ukrayna gerilimi kısıtlı çatışmaların ardından Şubat 2022’de savaşa dönüştü ve 3,5 yıldır yoğunluğu kah artarak kah azalarak sürüyor.

6 ay daha sürerse, 1. Dünya Savaşı kadar sürmüş olacak ki, çok daha uzun süreceğe benziyor.

İran-İsrail savaşının da ne zaman ve nasıl sonuçlanacağına ilişkin bir fikir yürütemiyoruz.

Çünkü İsrail’in politik hedefi belli değil!

İran’ın nükleer programı tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar mı?

Molla rejimi devrilinceye kadar mı?

İran’da taş taş üstünde kalmayıncaya kadar mı?

Bütün İranlılar ölünceye kadar mı?

Yoksa Tel Aviv Gazze’ye dönünceye kadar mı?

Kudüs bile yıkılıncaya kadar mı?

Netanyahu İsrail halkı tarafından devrilinceye kadar mı?

Bilmiyoruz.

Siyasi hedefi net olmayan bir savaşın ne zaman biteceği belli olmaz.

Zaten belki de bu savaşlar da “Bitmesinler” diye başlatılmış da olabilir.

Batı destekli Ukrayna ile savaş Rusya’yı rejimi yıkılacak kadar yıpratsın diye başlatılmış gibi görünüyor.

Dünyanın önemli bir bölümünü arkasına alan İsrail de benzer bir görevi İran’da yapıyor, İran üzerinden Çin’in de orta vadeli planlarına sekte vurulmuş oluyor.

Zaten artık bu savaşın bitmesi için gayret gösteren de kalmadı.

Bu iş beklediğimizden uzun sürebilir.

Herkes hazırlıklı olsun.

İsrail konsolidasyonu

Dün bir yemekte İsrail’i yakından bilen bir gazeteci ile sohbet ettik.

“İsrail’in Türkiye’yi hedef alacağını söyleyenler büyük ihtimalle zeka özürlüler. İsrail Türkiye’yi hedef falan almaz. Alamaz. İsrail’in böyle bir şey yapması için kafayı yemiş olması lazım.” dedi ve ekledi.

“İsrail’in bölgede gücünün yetmeyeceği ülke Türkiye’dir ve İsrail bunu herkesten daha iyi bilir. İsrail bir NATO ülkesine saldırmaz. Türkiye NATO üyesi olmasa bile İsrail’in saldıramayacağı kadar güçlü bir ülkedir. Türkiye bunun farkında değilse bile İsrail bunun farkındadır.”

İsrail’de de böyle hezeyanlara kapılan “troller” ve siyasetçiler olduğunu hatırlatınca, “Erdoğan karşıtlığının İsrail’de bir siyasi karşılığı var. Erdoğan’la itişince aşırı sağ güç kazanıyor. Bu yüzden böyle tahrikler yapıyorlar. Tamamen iç politika. Fanatik düşünceleri egemen kılmanın yolu. Yoksa onlar da biliyorlar Türkiye ile bir şey olmayacağını” yanıtını verdi.

Gerçekten de gerek Türkiye’de gerekse İsrail’de bu karşıtlıktan beslenen bir siyasi ortam, birer iktidar var.

İsrail’den Türkiye’ye iki füze atılsa iktidarımızın çok mutlu olacağı gibi bir his var içimde ama böyle bir şey olmayacağını onlar da biliyor.

Olabilirmiş gibi yapmak oy sağladığı için hoşlarına gidiyor.

Baştaki itidalli tavrımızı bozup, giderek İsrail’e daha sert çıkışlar yapmamız da boşuna değil.

Alternatifinden koruyorum

Mehmet Şimşek’e bayrak açan iktidar medyası giderek yaygınlaşıyor.

AKP iktidarının ve Saray’ın her yaptığını alkışlayan medya grupları Şimşek’e ise diş göstermenin de ötesine geçerek açık bir savaş başlattılar.

Yeni Şafak’ın açtığı cepheye başka destekler de geliyor, Sabah ATV grubu ise “kişisel husumet” algısı yaratmamak için biraz daha temkinli.

Peki bunların Mehmet Şimşek rahatsızlığı neden!

Çok basit bir yanıtı var.

Faizlerden.

Mehmet Şimşek’in ortodoks ekonomi politikası, faizlerle enflasyon arasında bir denge tutturmaya çalışıyor.

Tek bacaklı bir politika ve başarılı olma ihtimali çok düşük.

Ancak düşük faiz politikasının başarılı olma ihtimali hiç yok.

Yeni Şafak ve diğer iktidar matbuatının bunu bilmeme ihtimali yok ama bu onları ilgilendirmiyor.

Bunların istediği şu: Faizler düşsün, kredi faizleri de düşsün.

İktidarla olan bağlantıları sayesinde kamu bankalarından düşük faizli kredi alabilsinler ve yüksek enflasyon ortamında bu düşük faizli kredilerle hiçbir şey yapmadan büyük kâr elde edebilsinler.

Hiçbir şey yapmayıp herhangi bir emtianın stokunu yapsa bile büyük para kazanmak ya da düşük faizli kredi ile döviz alıp, kısa sürede servetlerini katlamak istiyorlar.

İktidar yakınlığı ile kamu bankalarının cebine ellerini sokup, bu cebe ellerini sokamayanlar karşısında avantajlı konuma yükselmek derdindeler.

Yoksa Türkiye batmış, ekonomi bir daha toparlanamayacak düzeyde yerle bir olmuş umurlarında değil.

Şimşek gitsin, hatta Merkez bankası Başkanı Karahan gitsin, faizler düşsün, nepotizm kredileri açılsın, dertleri bu.

Ben bunları söyleyince “Mehmet Şimşek’i neden bu kadar koruyorsun?” diyenler var haklı olarak.

Emin olun derdim Mehmet Şimşek’i korumak falan değil.

Ben sadece sizi Nureddin Nebati’den, Berat Albayrak’tan ve benzerlerinden korumaya çalışıyorum.

Mehmet Şimşek giderse yerine Ben Bernanke getirecek halleri yok.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Koyunun olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi’ye sahip çıkmak zorunda bırakılmadığımız zaman.