Trump çizmelerini giydi, savaşa girme hazırlığında…

Netanyahu sonunda ABD’yi yanına çekmeyi başardı; muhtemelen Avrupa’yı da çekecek…

Şansını ilk önce Gazze ile denedi Netanyahu; bütün çabasına rağmen ABD’nin her bakımdan yanında yer alacağı bir kıvama Gazze konusunda getiremedi Donald Trump’ı. Trump bolca konuştu, Gazze’yi zenginlere ‘yeni Riviera’ yapma hayalinden bile bahsetti, ancak Gazzelileri başka ülkelere gönderme projesinde fazla istekli görünmedi.

Avrupa ülkeleri yöneticileri ise, kendi halklarından gördükleri tepkiler iyice zirveye vurunca, 7 Ekim sonrasında İsrail’e verdikleri desteği önce azalttılar, sonlara doğru da Gazze’de yapılanlara itiraza başladılar.

İsrail’in kendisine yeni hedef olarak İran’ı seçmesi tabloyu değiştirdi.

Trump 150 günlük başkanlığında sergilediği zikzaklarla serseme döndürdüğü Amerikalılara, yerine getiremediği Gazze ve Ukrayna savaşlarını bitirme sözlerini unutturacağı hesabıyla, İran’a ders vermeyi kafaya koymuş durumda.

Donanmasını İran’a doğru yola çıkardı; uçaklarını her an kalkacak şekilde hazır bekletiyor.

İran’a savaşı, Netanyahu’yu da ikna ederek kendisinin başlattığını düşündürecek açıklamalar yapmaktan da geri durmuyor Trump…

Netanyahu’nun değil Trump’ın, İsrail’in değil ABD’nin savaşı görüntüsüne kavuşmak üzere İran’a karşı girişilen saldırılar…

İsrail devlet yapısında yer alanlar, en başta da Netanyahu, bu gelişmeden elbette mutludur; ancak Trump’ın 150 günde gözden düştüğü ABD’de İran’a karşı cephe açılmasından mutlu olanlar pek az.

Amerikan halkı, kamuoyu yoklamalarına da yansıyor, bu yeni savaş cephesinden hiç mutlu değil.

Trump’ın çevresi ve kendisini Beyaz Saray’a taşıyan seçmen tabanı huzursuzluklarını belli ediyor.

En önemli gösterge, kendisinin iş başına getirdiği istihbarat örgütleri yöneticilerinin, Netanyahu’nun İran’ın atom bombası imal etmek üzere olduğuna dair iddialarını doğrulamayan karşı görüşlerini Trump’la paylaştıklarını CNN’e sızdırmaları…

Amerikan istihbarat birimleri, İran’ın henüz bomba yapabilecek bir durumdan hayli uzak olduğu görüşünde...

Oysa Netanyahu derhal müdahale edilmezse ‘nükleer İran’ gerçeğiyle karşı karşıya kalınacağı iddiasıyla savaşı başlattı.

Amerikan halkının yüzde 65’i İran’la savaşmaya çeşitli sebeplerle karşı; Trump seçmeni Cumhuriyetçiler’de bile savaş karşıtlarının oranı yüzde 25-30 arasında.

Trump’ın beyninin yarısı sayılan Steve Bannon ile medyadaki en önemli destekçisi Tucker Carlson alenen Trump’ın İran’a savaş açma niyetini eleştirmekteler.

Ulusal İstihbarat Başkanı Tulsi Gabbard’ın iki ay önce Kongre’de İran’ın nükleer silah peşinde olmadığını söylediği hatırlatıldığında, Trump’ın ‘‘Onun ne dediği önemli değil; ben tam aksine inanıyorum’’ demesi şaşırtıcı bulunmuştu.

ABD’de savaşa itiraz edenlerin hareket noktası İran sevgisi değil; muhalefet edenleri esas düşündüren, İran’a açılacak savaşın ABD’ye maliyeti…

Bütçe açığı vermemek amaçlı tasarruf tedbirleriyle binlerce devlet görevlisinin işine son verildiği bir ortamda, milyonlarca dolarlık füzelerin Netanyahu istedi diye İran üzerine fırlatılacak olması en önemli itiraz noktası.

Tabii bir de, Gazze’den sonra İran üzerine düşecek ABD damgalı füzelerin ölümcül sonuçlarının ekranlardan evlere sunacağı görüntüler endişe konusu…

İlk örnek Washington Post gazetesinden geldi: Çevresinde çok sevilen hayat dolu bir genç -23 yaşında- şair kadın ve ailesi, Tahran üzerine fırlatılan bir füzenin düştüğü apartmanda hayatlarını kaybetmiş… İsrail aynı binada oturan bir üniversitenin nükleer enerji fakültesi dekanı olan Abdolhamid Münouchehr’i öldürme amacıyla göndermiş şair Partnia Abbasi ve ailesinin hayatlarını kısaltan o füzeyi…

Başkent Washington’da, Boulder/Colorado’da ve Boston’da, ‘‘Özgür Filistin’’ sloganı eşliğinde kısa aralıklarla sergilenmiş eylemlere, bu defa İran’la savaş yüzünden meydana gelecek ortamda yenilerinin ve daha etkililerinin eklenmesi muhtemel.

Trump, kazansa bile moral açıdan kaybedeceği bir savaşa ülkesini sokarak, İran’a hep kaçındığı atom bombası kazandırdığı gibi kendi sonunu da hızlandırabilir.

Peşine takıldığı Netanyahu, İran’ın nükleer iştahını sona erdirmek için savaşı açtığı iddiasında ve ilk saldırılarda ülkenin hem nükleer tesislerini yok etti, hem de nükleer alanda çalışan bilim insanlarını…

Nükleer silaha sahip olma niyeti var idiyse bile, İran, niyetini hayata geçirebilecek durumda değil artık. Peki de, neden savaşa hâlâ devam ediliyor ve neden ABD bu raddede savaşa katılıyor?

Netanyahu ve Trump’ın bu ve benzeri sorulara verebilecek cevapları yok…