Erdoğan ve Putin Trump’a “diplomasi”, Netanyahu “Birlikte vuralım” diyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dar kadrosuyla yaptığı İsrail-İran krizi değerlendirmesinden diplomasi için bastırma çıktı ama ABD desteğini arkasına alan Netanyahu’ bu çağrılara kulak asmıyıyor. (Foto Cumhurbaşkanlığı)

İsrail’in İran’a saldırıyı başlattığı 13 Haziran günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’teki genişletilmiş Bayram Tatili bitmek üzereydi. O nedenle aynı gün öğleden sonra Ankara’da yapılan güvenlik toplantısına fiziki olarak başkanlık edemedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, kurmaylarıyla birlikte toplandı. Dört saatlik toplantı ardından Türkiye’nin savaş değil diplomasi istediği mesajını Fidan verirken Erdoğan’ın hâkim olduğunu söylemesi zaten Erdoğan’ın o resimdeki yokluğunu izah etmeyi de amaçlıyordu.

Erdoğan, ertesi gün Ankara’daydı ve tırmanan İsrail-İran krizi üzerine Cumhurbaşkanlığında yapılan dar kapsamlı güvenlik toplantısına bizzat başkanlık etti. Yukarıda gördüğünüz fotoğrafta Fidan, Güler ve Kalın dışında bir de AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik var. Çelik son dönemlerde Erdoğan’ın katıldığı uluslararası görüşmelerde de giderek daha çok öne çıkıyordu; şimdi ciddi bir krizin değerlendirme toplantısında Cumhurbaşkanının en dar kadro tercihi içinde görüyoruz.

Bu toplantı ardından Erdoğan yoğun bir diplomasi trafiği içine girdi.

Diplomasi için konuşacak taraf gerek

Erdoğan, Mısır, İran, Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün, Pakistan ve anlaşıldığı kadarıyla son olarak ABD liderleriyle görüştü.

Görüşme ardından İletişim Başkanlığınca yapılan açıklamadan, Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’a “gerilimde kontrol dışı bir tırmanmanın önlenmesi için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu” söylediğini anlıyoruz. Türkiye diplomasi yoluyla çözüm istiyor ve bunun için de ABD-İran nükleer görüşmelerinin yeniden başlamasını görüyor.

Trump’a benzeri bir öneriyi Erdoğan görüşmesi öncesinde Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in de 50 dakika sürdüğü bildirilen bir telefon görüşmesinde yaptığı uluslararası medyaya yansıdı.

Türkiye’nin şu anda İsrail’le teması olmadığına göre, Erdoğan her halde Trump’a “Siz İsrail’i ikna edin, ben de İran’ı ikna etmeye çalışayım” türünden bir mesaj vermiş olmalı.

Putin ise, her iki tarafla da ilişkisi olduğundan, Trump’a doğrudan İsrail ile İran arasında arabulucu olmaya hazır olduğunu söylemiş.

Diplomasi için konuşacak muhatap gerek.

Oysa İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun hiç o taraklarda bezi yok.

ABD İsrail’in arkasında oldukça

Dün, 14 Haziran’da Trump’la konuşan bir ismin de Netanyahu olduğu bildiriliyor. Medyaya sızan haberlerden Netanyahu’nun Trump’a, bırakın diplomasi yöntemlerini bir kenara, İran’ı resmen birlikte vurmayı teklif ettiği anlaşılıyor. Resmen diyorum, çünkü ABD, İran’a durmadan “Ben saldırmadım, bana vurursan yakarım” mesajı verse de yer yüzünde İsrail’in, Gazze’den İran’a dek yayılmacı saldırganlığının ABD’nin açık desteği sayesinde olduğuna inanmayan her halde bir kişi yoktur.

Bu destek oldukça Netanyahu’nun sözünü dileyeceği de diplomasi çağrılarına aldıracağı da yok. Artık İsrail lobisinin finans gücünden mi Trump yönetimin ideolojik bağnazlığından mı yoksa her ikisinden birden midir, (Ahmet Kasım Han’ın dün gayet açık yazdığı gibi) Trump’ın Netanyahu’ya sözü geçmiyor.

Ya da başka deyişle bir tek onun geçebilir. Geçenlerde Erdoğan’ın Gazze’de devam eden katliamlar konusunda Trump’a “bir tek sen durdursun” demesi gibi.

Ne yazık ki ABD’nin desteği sürdükçe, ona dokunan bana dokunmuş sayılır tehditleri sürdükçe İsrail’in Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’i kasıp kavurmaya devam edeceği aşikâr.

Putin gibi Erdoğan da bu acı gerçeğin farkında ama onlar da üstlerine düşeni yapıyorlar. Vaziyet parlak değil.