Gaziosmanpaşa turnusolü

Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe tutuklandı ve görevden alındı.

Suçlama yolsuzluk.

Tam bir komedi aslında.

Yolsuzluk denilen olay olduğu sırada Başkan Bahçetepe görevde değil. Kararın altında imzası yok ve belediyenin AKP’nin çoğunluk olduğu meclisinden AKP oyları ile geçmiş bir mesele. Yani ortada bir yolsuzluk var ise AKP’li belediye meclis üyeleri yolsuzluk yapmış olmalı.

Ama suçlanan, tutuklanan, görevden alınan CHP’li Başkan Bahçetepe.

Üstüne üstlük yolsuzluk yaptığı söylenen CHP’li belediye başkanının evi yok, otomobili yok, bankadaki toplam birikimi 300 bin TL, bir de 200 bin TL birikmiş bireysel emeklilik hesabı var. Evi olmadığı için halasının yanında yaşıyor. Tek geliri 125 bin TL’lik belediye başkan maaşı zaten yaşam standardı da bu gelire uyuyor.

Buna rağmen yolsuzluk suçlaması ile tutuklu.

Ve bu tutukluluk, AKP’nin siyasi anlayışının, yönetim anlayışının ve AKP’li milletvekillerinin ülkenin meselelerine hakimiyetini gösteren 3’lü bir turnusol kağıdı haline geldi.

Turnusol 1: CHP’li başkan tutuklu olunca yeni başkan belediye meclisinde yapılacak seçimle belirlenecek mecburen.

Ne beklersin, siyasi nezaket, siyasi zarafet ve Gaziosmanpaşa halkının seçimdeki tercihine saygı gereği CHP grubundan birinin belediye başkanı seçilmesini, değil mi!

Tabii ki, böyle bir şey olmadı. AKP büyük bir oportünizm ve fırsatçılık ile belediye meclisindeki Cumhur İttifakı gücü ile bir AKP’liyi vekil belediye başkanı olarak seçti. Seçmeni umursamadı, nezaket ve zarafetin yanlarına bile uğramadığını gösterdi.

Turnusol 2: Peki, AKP’nin Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı olması için aday gösterdiği kişinin nasıl bir sicili var? 

Öncelikle FETÖ’cülüğü net. 

Sosyal medya hesabı Gülen’e övgüler, şike sürecinde Fenerbahçe’nin Gülen’le ilgili açıklamalarına tepkiler, FETÖ’nün tabldotunun vazgeçilmezi maklubeye hasretlerle dolu. 

Öyle ki, darbe girişiminden sonra bile bunları hesabından silmeye gerek görmemiş birini önce aday, sonra başkan yapıyor AKP. 

Belli ki, parti içinde FETÖ geçmişi olmayan temiz birini bulamıyorlar, bulsalar da aday yapmıyorlar. Hâlâ ille de FETÖ’cü olsun istiyorlar. Bu da partinin hâlâ FETÖ ile nasıl iç içe olduğunun göstergesi.

Turnusol 3: Tüm bu olan biteni savunmak ve CHP’yi suçlamak üzerine AKP’nin çok bilmiş ve çok konuşkan milletvekillerinden Ayşe Böhürler bir televizyon programına katılıyor. 

Ve burada Hakan Bahçetepe’ye CHP’den ayrılıp AKP’ye katıldığı için teşekkür ediyor, muhafazakar seçmenin sesine kulak verdiği için kendisini kutluyor. 

Bir iktidar milletvekili ki, Türkiye’nin günlerdir konuştuğu bir meselenin ne olduğundan, kimin tutuklandığından, niye Gaziosmanpaşa’da bir değişiklik olduğundan, seçim yapılmadığından falan haberi bile yok. 

Sözde her şeyi bilen, her şeye hakim müthiş bir milletvekili, süper bir siyasi kişilik. Ayakta uyuyor, belli ki gazete falan okumadığı gibi gündemle alakası yok. Sonra bunlar gidip TBMM’de hepimizin geleceğini ilgilendiren konularda parmak kaldırıp, parmak indiriyorlar.

Yargı operasyonu CHP’ye kötülük yapacakken aslında giderek AKP’nin maskesini düşürüyor ve AKP’nin Türkiye’yi nasıl bir anlayışla, nasıl kadrolarla yönettiğinin göstergesi haline geliyor.

Tabii kimin umurunda diye soracak olursanız ona verecek bir yanıtım yok.

Çünkü anketler dışında henüz bilmiyoruz.

Ama AKP’nin bir erken seçimden çok koktuğunu da görüyoruz.

Nasreddin Hoca’nın yünleri

TAİ ya da yeni kullanılan adıyla TUSAŞ’ın geliştirmeye çalıştığı Kaan uçağından 48 adetinin Endonezya’ya satışı iktidar trolleri arasında coşku ile karşılandı ve hemen muhalif yazarlara yönelik hakaret dolu paylaşımlar yapmaya başladılar.

Birincisi, Türkiye bırakın 5. nesil ya da iddia ettikleri gibi 6. nesil bir savaş uçağını, 4. nesil bir savaş uçağının seri üretimine başlasa bundan gurur duyar mutlu olurum.

Bizim anlatmaya çalıştığımız, henüz geliştirilme aşamasında olan bir uçağın sanki yarın Türk Hava Kuvvetleri envanterine katılacakmış gibi sunulmasının yanlışlığı. Çünkü bir uçağı geliştirmek, bu konuda tecrübeli, havacılık endüstrisi gelişmiş ülkelerde bile onlarca yıllık bir süreç.

Kaan uçağı da Türkiye’de geliştirilen bir savaş uçağı.

Şu anda pek çok parçası yurt dışından temin edilen, motoru bile ABD’den gelmiş bir uçak.

Elimizde bir adet prototip var ve ikincisi de bildiğimiz kadarı ile hazırlanıyor.

Şu ana kadar da iki uçuş gerçekleştirdi ve maksimum 230 knot sürate ve 10 bin feet yüksekliğe çıktı.

Hedef hız en az 700 knot, hedef yükseklik ise 50 bin feet.

Yani şu anda Kaan emekleme aşamasında.

Kötü mü, hayır.

Bütün uçaklar böyle geliştiriliyor. Adım adım, yavaş yavaş. Kaan hızlı bile gelişiyor aslında.

Bir yandan da bu uçakta kullanılacak afterburner’lı turbofan motoru da geliştirmeye çalışıyoruz.

TUSAŞ’ın açıklamaları bile bu uçağın en erken 2030 yılında hava kuvvetlerine teslim aşamasına gelebileceğini söylüyor.

Ve şimdi birileri Endonezya’ya 48 adet uçak sattığımızı söylüyor.

2024 Aralık’ta da Suudi Arabistan’dan 100 adet sipariş almıştık.

Şu kadarını söyleyeyim, eğer TUSAŞ’ın öngördüğü gibi bu uçak 2030 yılında hazır olursa, ilk uçakları Endonezya’ya satsak bile Endonezya ile yapılan anlaşma gereği bu uçakları 120 ayda yani 10 yılda teslim edeceğiz. Yaklaşık 2 ayda bir uçak. Teslimat 2040’da bitecek.

Suudi Arabistan’a da 100 uçak. Kaç ay tutacağını siz hesaplayın.

Yani uzun bir yol.

Bizim tepki gösterdiğimiz bu yolun sanki bitmiş gibi anlatılması ve bu uçakların yarın Türk Hava Kuvvetleri’ne, önümüzdeki ay da Endonezya ve Suudi Arabistan’a verilecekmiş gibi milletin kandırılması. Bir anlamda İmza otomobillerini anlatan Jet Fadıl gibi davranılması.

Yoksa ben Türkiye’nin yaptığı uçakla gurur duyarım.

Sonuçta TAİ bir AKP kurumu değil.

Bu ülkenin, bu milletin kurumu.

1974’ten beri.

Kullandığımız F-16’ları kim üretti zannediyorsunuz, troll taifesi.

Altay seri üretimde mi!

Bu arada trollere ve halkı kandırmayı marifet sayanlara bir hatırlatma yapayım.

Biliyorsunuz bir de Altay tankımız var.

Bu tankın üretime hazır prototipi 2012 yılında Başbakan’a tanıtılmış ve 2015 yılında seri üretime hazır hale geleceği açıklanmıştı.

Sene 2025, yani 10 sene daha geçmiş ve henüz ortada seri üretim yok.

Normal mi!

TSK yeni gelişmelere göre yeni taleplerde bulunduğu için, çeşitli aşamalarda farklı sorunlar çıkabildiği için olabilir.

Aynı durumun Kaan için de söz konusu olduğunu düşünün.

O da 2030 denirken, 2040’a sarkabilir.

O yüzden millete palavra satmayın.

Dediğimiz bu.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Milleti uyutmadığımız zaman.