Halkın sesi

İktidar, halkın tercihlerini yok saydığı gibi sesini de kısmak istiyor.

Demokrasilerde ülkeler halkın tercihlerine göre yönetilir.

Halk, iktidarı da muhalefeti de sandıkta belirler.

Bütün siyasi partiler sandık sonuçlarına saygı duymak ve gereğini yapmak zorundadır.

Sandık sonuçlarını yok saymak, halkın sesini kısmak demokratik hukuk devleti kurallarını rafa kaldırmaktır.

İktidar 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde uğradığı yenilgiyi kabullenemiyor.

Seçim sonuçlarını devlet gücüyle yok sayıyor.

Seçilmiş belediye başkanları tutuklanıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP’li belediye başkanları da tutuklandı.

Tutuklanma gerekçelerini, aralarında organize suç örgütü lideri olmaktan tutuklu bulunanlar da dahil cezaevinden çıkmak için iftara atanların ifadeleri oluşturuyor, kanıtlar değil.

Halkın seçtiği belediye başkanları tutuklanıp görevden alınıyor, bazılarının yerlerine kayyım atanıyor, bazılarının yerine ise vekil seçiliyor.

İktidar, halkın tercihlerini hiçe saydığı gibi özgür gazetecilik, yayıncılık yapmaya çalışan kanalları cezalandırarak halkın sesini de kesmek istiyor.

Bunun son örneği Halk TV Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu hakkında yakalama kararı çıkarılması oldu.

Organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan ve cezaevinden çıkmak için itirafçı olan Aziz İhsan Aktaş’ın kurduğu bir cümleye dayanarak Cafer Mahiroğlu hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Aktaş’ın, “Anladığım şu kişilerle ortak olmuş” diye ifade vermesi Mahiroğlu hakkında yakalama kararı için yeterli görüldü.

Mahiroğlu ise bu iddia karşısında şu açıklamayı yaptı:

“Halk TV’yi aldığım günden beri hakkımda atılmadık iftira bırakmadılar. 35 yıldır yurtdışında ikamet ediyorum. Yaptığım işler ortada. Demek ki halkın televizyonu Halk TV’nin sahibi olmanın, demokrasiyi, hakkı ve hukuku savunmanın, yanlışlara itiraz edip, yolsuzluklarla mücadele etmenin bir bedeli var. Hiç tanımadığım ve hayatımda görmediğim birinin kurgulanmış yalan beyanları ve iftiraları üzerinden suçlanıyorum. Ne yapılmak istendiğinin farkındayım.”

Mahiroğlu, iftiracı kişiyi tanımıyor.

İddia ettiği gibi bir ortaklığı yok.

Bu iddiayı araştırmak zor değil.

Ticaret siciline bakıldığında böyle bir ortaklık olmadığı görülür.

Bu kadar basit bir kontrolü yapmayıp yakalama kararı çıkarmak hukuk devleti niteliğiyle bağdaşmaz.

Anlaşılıyor ki hedef Halk TV.

Halk TV yaptığı yayıncıkla halkın sesini duyuruyor.

Özgür yayıncılığın gereğini yapıyor.

Bu nedenle susturulmak isteniyor.

Halk TV’yi susturmak halkı susturmaktır.

İktidar, halkın sesini yansıtan, özgür gazetecilik yapmaya çalışan yayın organlarına sık sık kestiği cezalarla, sahipleri ve mensupları hakkında davalar açarak, ekran yüzlerini gözaltına alarak dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyor.

Halkın iradesini yok saymak, halkı sesini kısmak sonuç verecek bir yöntem değildir.

Tarih bunu kanıtlamıştır.