Bahçeli’nin Öcalan’a “kurucu önder” demesi MHP çizgisindeki Türkgün tarafından sansürlendi ama bu bir dil sürçmesi olmayabilir. Bahçeli, “Terörsüz Türkiye” ve Anayasal sistem değişikliğiyle ile tasarladığı ikinci cumhuriyette MHP hep iktidar denklemine kalsın istiyor.
Belki de gaf değildi MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bayramın ilk günü verdiği mesajda PKK’nın kurucu önderi Abdullah Öcalan’a “kurucu önder” demesi. MHP çizgisindeki Türkgün gazetesi ikinci gün Bahçeli’yi sansürledi, o sözlerin, çıkarıp “bölücü örgüt” sözünü öne çıkardı ama o kadar tv ve ajansın video kayıtları ortadaydı.
Ben Bahçeli’nin sözlerini sıradan bir dil sürçmesi olmayabileceği kanısındayım. Siyaset kurdu Bahçeli, bu sözü ilk kez kullanmıyordu ve belki de süreci hızlandırmak için tekrarlaması gerektiğini düşünüyordu. Bu söylemin PKK’nın silahsızlandırılarak parlamenter siyasete katma sürecine (resmi söylemle Terörsüz Türkiye) olumlu etkisinin sonradan söylenmemiş saymanın etkisine göre daha yüksek olduğunu değerlendirmiş olabilir. Olamaz mı? Bahçeli’nin her bir hamlesiyle bütün milleti az mı ters köşeye düşürdü?
Devrim mi, karşı devrim mi?
Çünkü aynı mesajda Bayram sonrası Cumhur İttifakının izleyeceği stratejiye dair de ipuçları verdi Bahçeli. Sadece Anayasa değil, seçim sistemi, siyasi partiler yasası, TBMM içtüzüğü her şey değişmeliydi.
İster devrim deyin ister karşı devrim; Bahçeli, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ikinci cumhuriyet tasarımı yapıyor.
Bahçeli’nin tasarımında bir değil, iki, süreç var, iki süreç bir arada. Biri Kürt milliyetçiliğini resmen parlamenter sistem içine çekmek. PKK ile ilk doğrudan diyalog süreci MHP’nin sert muhalefetiyle karşılaşmış, 7 Haziran 2015 seçimlerinde DEM’in öncülü HDP’nin tek başına Meclis’e girmesi, Bahçeli’nin aynı gece seçim tekrarı istemesiyle suya düşmüştüğ. Şimdi bu ikinci süreç MHP tarafından başlatıldı.
İkinci süreç içe bunun Anayasal zeminini kurma süreci; o arada muhalefete nefes aldırmayacak yasal önlemler almak. Yanlış anlaşılmasın, siyasi partiler yasası da seçim yasası da Meclis iç tüzüğü de değişse iyi olur; sorun değişimin daha demokratik ya da daha otoriter yönde mi olacağında.
DEM’le Kürt sorunu, AKP’yle Anayasa
Bahçeli’nin en ciddi endişesinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın olur da 2017’de birlikte kurup şimdi “darbe ürünü” damgası vurdukları mevcut Anayasada yüzde 50+1 barajının düşürülmesi olduğunu hatırlamak gerekir; başka türlü ne Erdoğan Bahçeli’ye mecbur kalır ne AK Parti MHP’ye.
Bahçeli o nedenle MHP’yi AK Parti gözün de de iki sürecin katalizörü, kolaylaştırıcısı olarak tutmak zorunda. CHP’nin İmamoğlu vakası ve üzerindeki baskılar nedeniyle katılmadığı partiler arası bayramlaşma törenlerinde verilen mesajlar da MHP’nin bu role devam etmek istediğini de gösterdi.
MHP heyeti DEM Parti ziyaretinde PKK sürecini öne çıkardı, AK Parti ziyaretindeyse Anayasayı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz, AK Parti ziyaretinde, 2017’de kendi ürünleri olan “Bu Anayasadan kurtulmamız lazım” dedi.
Durmaz’ın ikinci ziyareti Anayasa değişikliği için gözlerin üzerine çevrildiği DEM Parti’yeydi; bu kez “Terörsüz Türkiye” idi konu. Orada DEM Parti Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki’nin sözleri dikkat çekiciydi. Yıllardır her bayramı barış umuduyla kutladıklarını söyleyen Tiryaki, “Sanki” dedi; “Bu bayram o bayramdır.”