Ukrayna’nın Rusya’ya sürpriz saldırıları savaşı bitirmez, uzatır

Ukrayna, Rusya’ya dronlarla yürütüğü hava saldırısından bir gün sonra da Kırım’la Rus anakarasını bağlayan Kerç köprüsünü bombaladı. Deneyimli diplomat Özdem Sanberk, bu saldırıların savaşı bitirmeye değil uzatmaya yarayacağı görüşünde.

Ukrayna 2 Haziran’da çatışma hattının 4000 km ötesine dek varan mesafedeki Rus hava üslerine “Örümcek Ağı” adını verdiği bir insansız hava araçları saldırısıyla, nükleer başlık taşıyabilecek kapasitedeki çok sayıda ağır bombardıman uçağını tahrip etti. Böylece Rusya hava kuvvetlerine büyük zayiat verdirdi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, saldırının 18 aydır süren gizli bir planın sonucu olduğunu açıkladı. Söylediğine göre operasyonda 117 insansız hava aracı (dron) kullanılmış ve 41 Rus savaş uçağı pistlerinde vurulmuştu. Dronlar ticari araç görünümündeki kamyonlarla hedeflerine yakın noktalara konuşlanmış, uzaktan kumandayla kamyonlardan havalanıp Rus hava üslerine saldırmıştı.

Ukrayna bununla da kalmadı. Hemen ertesi gün, (3 Haziran’da) Ukrayna ile Rusya arasındaki Kerç Boğazında 18 km uzunluğundaki Kırım köprüsünü, deniz altından, su altı komandolarının bombalı saldırısıyla havaya uçurmuşlar, Rusya’nın Kırım’la ulaşımını (üç günlüğüne de olsa) felce uğratmışlardı.

İnanılmaz cürette iki operasyon

Aylar süren hazırlıklarla, bu vüsatte iki operasyonun birer gün arayla, yani aynı anda sayılabilecek bir süratle başarıyla gerçekleştirilmesi, tüm dünyada yankılar yarattı. Her iki operasyonun Batılı büyük Devletlerin aktif katkısı olmadan yapılamayacağı ilk anlarda hatıra gelmiş olsa bile, operasyonların ayrıntıları ortaya çıktıktan sonra söz konusu saldırıların ABD veya diğer Batılı devletlerin icra desteği olmadan gerçekleştirildiği izlenimi var.

Aslında sıkı bir disiplin ve yüksek düzeyde cüret ve teknolojik maharet gerektiren her iki saldırının hiçbir sızıntıya yer verilmeden kuvveden fiile çıkarılmasında muhakkak ki Ukrayna ulusal istihbarat örgütünün (SBU) birincil rolü yadsınamaz.

Bir bakıma İsrail’in elektronik cihazlar üzerinden 2024’te Hizbullah’a karşı yaptığı operasyonu anımsatan bu saldırılar için Batılı Devletlerin Ukrayna’ya kayda değer bir aktif katkısı olmadığı kabul edilmekle beraber, Avrupa Birliği üyelerinin Kiev’e muhtemel desteği önümüzdeki günler için daha fazla bir anlam ifade edebilir.

Saldırılar savaşı bitirmez, uzatır

Her şeyden önce Ukraynalıların gerçekleştirdiği bu iki cüretkâr silahlı eylem Ukrayna’nın savaşma istek ve iradesini ortaya koymakla, Avrupalı devletlerin bu ülkeye verdiği desteğin tekrar artmasını beraberinde getirebilir. Söz konusu desteğin artması ise savaşın bitmesini değil uzamasına sebep olabilir. Bu durumda Ukrayna savaşı uzatan taraf görünebilir.

Batı kamuoyu ve hükümetleri bakımındansa savaşı uzatan asıl asıl tehdidi Rusya Federasyonu, daha doğru bir ifadeyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin oluşturuyor. Bu nedenle zayıf Ukrayna’nın süper güç Rusya’yı küçük düşüren bu iki hamlesi, tüm Batı Avrupa ülkelerinde adeta bir sevinç havasına yol açtı.

Amerika’ya gelince kısa bir süre öncesine kadar Avrupalı NATO müttefiklerine nazaran Putin’le daha yakın bir tutum içinde olduğu izlenimleri yaratan ABD Başkanı Donald Trump’ın önceliklerinin şu anda sadece Rusya-Ukrayna konusu değil. Çin’le çetrefilli ilişkiler, “gümrük vergileri savaşları” ve Elon Musk’ın Beyaz Saray’dan ayrılır ayrılmaz Trump’ı nankörlükle suçlaması da var.

Avrupa ABD’den istediğini alamıyor

Şu kadar ki Donald Trump’ın yakın çevresi tarafından, Başkanın Ukrayna saldırısının başarısından etkilendiğini ve saldırının ‘sıkı bir hamle’ olduğunu söylediği iddia ediliyor. Ancak yine aynı çevrelere göre Trump, Rusya’nın yanıt vermesinden de endişelendiğini ve bu durumun barışı geciktireceğini dile getirmiş. Eğer doğruysa Trump’ın bu endişesi, savaşı uzatan tarafın zayıf aktör Ukrayna olacağı yolundaki görüşleri teyit ediyor. Diğer bir tahmin de Trump’ın yine Rusya’nın Ukrayna’ya yanıt vermesinden duyduğu endişesinin, Rusya’ya yakın tavrını değiştirmesine yol açmayacak olması.

Nitekim, Almanya Başbakanı Freidrich Merz, 6 Haziran’da Beyaz Saray’da Trump’tan Ukrayna konusunda umduğu desteği bulamadı.

Trump’ın, savaşın bitmesinden yana ama o kadar da acelesi yok gibi görünüyor.

Saldırılar Rusya’yı ne kadar etkiler?

Ukrayna’nın sürpriz saldırılarına geri dönecek olursak, Kiev’in bu sürpriz hamleleri tabiatıyla ABD veya diğer Batılı devletlerin açık desteğini gerektirmiyor.

Ancak Ukrayna’nın Rusya’yı hazırlıksız yakalaması ve bu askeri/siyasi hamlelerin İstanbul’da iki taraf arasındaki barış görüşmelerinden önce yapılması önemli. Rusların saldırılara rağmen Türkiye’nin ev sahipliğindeki toplantıya katılmaktan vaz geçmedi, yine de Putin Ukrayna’ya ağır bir yanıt verileceğini söyledi. Bu da saldırıların savaşı uzatacağına işaret.

Öte yandan saldırıların Rusya’ya Kırım Köprüsünün onarılması ve hasarlı araçlarının tamiri gibi konularda bazı masraflar yükleyeceği belli. Fakat bunların ötesinde söz konusu masraflar Rusya’nın savaş kabiliyetine zarar verecek büyüklükte olmadıkları gibi, Rusya’nın savaşma isteğini de yok edebilecek vahamette değil.

Yine de Rusya’ya hatırı sayılır itibar kaybettirdikleri ise ortada. Bu itibar kaybının Rusya Başkanı Putin’in içerdeki nüfuzu açısından bir etkisi olup olmayacağı konusunda, eldeki açık bilgiler ışığında geçerli bir tahminde bulunmak mümkün değil.